Üstinsan

Ferhat ATİK Toplum
22 Mart 2017 Çarşamba

Kötülükten veya kötü eylemden arınamayışın isyanı, felsefenin ve filozofların da problemi olmuştur. Felsefe, gerçeğin (realitenin) tümünü, özdek ve yaşam ile ilgili türlü belirtileri neden, ilke ve erekler bakımından inceleme amacı taşıyan düşünce etkinliği olarak tanımlanır. Görürüz ki tüm bu fiillerin sürecinde felsefe, insanla derinden ilgilenir. İnsan merkezlidir.

Üstinsan sözcüğünü ilk olarak teolog ve yazar Heinrich Miller, on yedinci yüzyılda yazdığı Geistlichen Erquickstunden adlı eserinde kullanmıştı. Nietzsche, üstinsanın tüm evrenin amacı ve sebebi olduğunu ileri sürmektedir. Ona göre üstinsan insanlığın da amacıdır.

Nietzsche, üstinsan kavramıyla, soylu bir insan eylemliliği kavramını yeniden kurmaya çalışır. Son İnsan, yalnızca maddi teselli peşindeyken, üstinsan yaşamını büyük eylemler uğruna harcamaya hazırdır. Üstün olmak, isteyerek iyinin ve kötünün ötesinde durmaktır.

Nietzsche kendisini, üstinsanın habercisi olarak tanıtır. Bu konuda eserinde şöyle yazmıştı:

“İnsan bir iptir ki hayvanla üstinsan arasına gerilmiştir. Uçurumun üstünde bir ip. Tehlikeli bir geçiş, tehlikeli bir yolculuk, tehlikeli bir geriye bakış, tehlikeli bir ürperiş ve duraksayış. İddia ederim ki benim üstinsan dediğime, siz şeytan diyeceksiniz. Haydi haydi, ey üstinsanlar! Ancak şimdi insan, geleceğin doğum sancısındadır. Tanrı öldü, şimdi dileriz ki üstinsan yaşasın.”

***

“Tanrı öldü”, Nietzsche’nin en popüler kabul edilen sözüdür. Bu düşünceyi Nietzsche, ilk kez Şen Bilim adlı eserinde dile getirmiştir. O dönemin koşullarına göre yorumlanması gereken “Tanrı’nın Ölümü” düşüncesini, kendi tabiriyle bir kaçığın ağzından duyurur. Gündüz vakti elinde fenerle dolaşıp “Tanrı öldü! Tanrı öldü!” diye bağıran bir delinin ağzından, Tanrı’nın ölümünü ilan eder.

Nietzsche “Hiçbir adalete sığmayan, sayısız çatışma ve acılar iyi bir Tanrı’ya nasıl mal edilebilir?” sorusundan yola çıkarak, Tanrı’nın ölümünün insanın anlaşılmaz olan doğasını yenmesi için ve ‘üstinsan’a ulaşılabilmesi için bir mecburiyet olduğunu savunmuştur hep.

Nietzsche’ye göre geliştirmiş olduğumuz tüm değerler, dünyanın gerçek doğasını görmemizi engellemek amacıyla geliştirilmiş araçlardan başka hiçbir şey değildirler.

Nietzsche hayatı katlanılabilir kılan araçlara karşı çıkar. Öte yandan, bunlar varolmadan yaşamanın ne kadar zor olduğunu ve ne kadar yüksek düzeyde hayat ve birey bilinci gerektirdiğini söyler. İşte onun istediği de budur. Bilime hizmet edenler bu noktada birbirinden farklı değillerdir. İkisi de bu araçların ve vaatlerin tekrar tekrar insan hayatına girmesine ve insanların bunlara körü körüne bağlanmasına neden olurlar.

İnsanlar bu araçlardan kurtulup zorla bir gereklilik kazandırılmış dünyadan sıyrılmalıdırlar. Tanrı ölmüştür; çünkü insan kendi hareketlerini yönlendirebilecek düzeydedir. Fakat tahmin edildiği gibi Nietzsche bu durumdan tam bir çıkış önermez. Bu çıkışı insanların başarabileceğini söyler.

***

Felsefe, yaşamımızdaki her olguda kullanılabilen bir çözüm süreci aslında. Bunu bilmek, sadece çözmeye başlamak değil, felsefik yolculuğa çıkmış olmak anlamı taşıyor. Her düşünsel ihtiyaçla birlikte felsefe, yüzeysel gündeliği anlamla donatan bir güç.