Kaleme bir kez dokunmuşsanız

Tülay GÜRLER KURTULUŞ Köşe Yazısı
24 Kasım 2021 Çarşamba

Kaleme bir kez dokunup yazmanın büyülü dünyasında dolaşmışsanız, onu bir daha asla bırakamazsınız. Renata Sibel Yolak da böyle bir yazar…

Öğretmenler gününde, siz bu yazıyı okurken onun Dostluk Köprüsü adlı derleme çalışması da raflardaki yerini almış olacak. Şöyle tanıtıyor kitabını:

“Öğretmenler de doktorlar gibi yemin ediyor.

Hangi din, dil, ırk ve ülkeden olursa olsun hepsine eşit ve sevgi dolu davranmak bir öğretmenin görevi.  Savaşta bile olsa, öğretmen her çocuğu sevmeli ve ayırım yapmamalı. Bu kitapta da hem Yahudi, hem Müslüman, hem Rum, hem de Ermeni Öğretmen ve eğitimciler anılarını paylaştılar. Din Dil ırk ayırımı yapmadan…

Çünkü dini, ırkı, dili ne olursa olsun öğretmen, öğretmen; öğrenci de öğrenci… Hiçbir fark yok. İstedim ki renkli bir mozaik olsun. İstedim ki öğretmenlerimizin bir anı kitabı olsun. İstedim ki öğrencilerimiz de unutamadığı ve hayatlarını değiştiren öğretmenlerini yazsınlar. Anılarını paylaşsın ve ölümsüz olsun. Nesillerden nesillere okunsun zevkle… Örnekleri de çoğalsın ve hiç unutulmasın…”

Evet, doğru… Biz de doktorlar gibi yemin ediyoruz. İnsana dokunuyoruz çünkü... Onun sağlığını ve sıhhatini korumak kadar önemli; onu doğru düşünen, doğru hisseden, insan gibi insan olmasına yardımcı olan biri olmak…

Tam da bugün, tam da Atatürk’ün kara tahta başında milletine yeni harfleri gösterdiği günde bu kitap üstüne düşen görevi hakkıyla yerine getirdi diye düşünüyorum. Renata Sibel Yolak’ın kaleminin son zamanlardaki işi sadece bu kitapla sınırlı değil…

Bir de öğrencilerin gözüyle bakmayı seçmiş öğretmenlere ve öğretmenliğe… Öğretmenlerin de bir zamanlar öğrenci olduğu düşünülürse mesleklerindeki en sağlam stajı yapanlar, yalnızca onlar…

Dostluk Köprüsü Öğretmen Anıları’ adlı kitabında anılara yer vermiş…

“Geçmişimizi, geleceğimizi ve her anımızı şekillendirmemize yardım eder bir öğretmen.

İşi asla kolay değildir. Hem de hiç kolay değil… Karşıdan çok kolay görünebilir farklı ailelerden gelen bir sürü öğrenciye aynı anda ulaşabilmek... Onların ihtiyaçlarını anlamak ve yardım etmek… Aynı seviyede olmayan bir sürü kişiye aynı anda öğretebilmek… Şımarıklıklarını çekebilmek, öğrenmek istemeyen öğrencilere öğrenme sevgisi aşılayabilmek...”

Ama yaparsınız.

Çünkü o çocuğun da bir gün büyüyeceğini, yetişkin olacağını, şekilleneceğini, donanımlı hale geleceğini bilirsiniz. O da bir gün anne veya baba olacak, bir işte çalışacak, bir iş kuracak, sahip olduğu değerleriyle hayata örnek olacak… Bu gerçek, hiç değişmez. Verilenleri almamaya ant içmiş gibi yaşarken içten içe hepsini alıp içinde bir yerlerde saklayan, sonra onlarla kendisini yaratandır öğrenci… Saklanacak bütün erdemleri de anne ve babasından sonra ona veren de öğretmenleridir.

Sibel Yolak da benim gibi öğretmen… Önce onun, bütün öğretmenlerimin, öğretmen arkadaşlarımın gününü kutluyorum. Bir mucizenin ortasındayız. Hiç unutmayalım, birinin hayatına dokunmak kadar büyülü bir iş yok… Bu zaten iş değil; bir duruş, bir seçim, bir karar ve bir yaşam biçimi… Tadını çıkaralım hem de he an…

Başta, Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bütün öğretmenlerin öğretmenler günü kutlu olsun!

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün