Verdiğimiz kararlarda özgür müyüz?

Alber NASİ Köşe Yazısı
20 Ekim 2021 Çarşamba

Yükselen petrol fiyatları, yükselen hammadde fiyatları, yükselen enflasyon, yükselen işsizlik, tedarik zincirlerinde bozulma ve bitmek bilmeyen Korona virüs ve varyasyonları… Bütün bu konular artık küresel sorunlar olarak önümüze geliyor. Tabi unutmadan Çin’de patlak veren ama şimdilik unutturulan emlak balonu krizi, benzer bir şekilde Amerikan hükümetinin Aralık ayında karşı karşıya kalabileceği borçlanma tavanı krizi de var.

Adeta tüm bu sorunlar ve konular dünya gündeminde değilmiş gibi, günümüzde dünyanın en önemli gündem maddesi Güney Kore yapımı Squid Game dizisi oldu. Gazetelerde, Youtube’da, Facebook'ta hep Squid Game’den bahsediliyor. Hatta o kadar popüler bir hale geldi ki yayınlandığı Netflix’i kurtarır mı diye başlayan tartışmalar, ciddi ekonomi makalelerinde bile yer alıyor.

Konusu, ana fikri ve mesajı son derece insani değerler taşıyor olabilir. İnsanlığın vardığı noktayı tüm çirkinliğiyle gözler önüne sunuyor olabilir. Ancak bu sorunlar sadece bugünün sorunu olmadığı gibi yakın gelecekte de çözülebileceğe benzemiyor.

Benzer içerikli dizilerin de yakın gelecekte topluma sunulması şaşırtıcı olmayacak. Şaşırtıcı ve hatta ürkütücü olan medyanın gündemi ağız birliği etmişçesine bir anda değiştirebilme gücü. Bu tip diziler özellikle Netflix dizileri toplumun genel değer yargılarını ve yaklaşımlarını  değiştirmek için kurgulanmış gibiler adeta. Güney Kore dizisi olmasına karşın Netflix’in bu diziyi rastgele seçip platforma yerleştirdiğini düşünmek ancak saflık olur.

Uzunca bir süredir belli platformlarda asgari geçim geliri adı altında bir gelirden bahsediliyor. Dünya üzerinde yaşayan her bireyin minimum bir gelire sahip olması gerektiği gerektiği fikri savunuluyor. Belli aralıklarla Squid Game tarzı -bir anlamda düşmüş olan insanların çaresizliklerini anlatan- dizilerle topluma bu fikir dayatılabilir. Empati kurunca desteklenebilecek bir fikir gibi görünse de, bu tip fikirlerin niteliksiz yığınlar oluşturma riski çok daha yüksek.  Yine de bir kaç sene içerisinde bu tip fikirlerin daha çok gündeme geleceğini göreceğiz. Mesela 2020 yılında Netflix’de yayınlanan ‘Inhuman Resources’ adlı dizi bu kadar sert içerikli olmasa da benzer mesajlar veriyordu.

Artık insanlar hatta toplumlar değişik kanallardan yapılan yayınlarla bir anlamda formatlanabiliyor. Bilgi her zamankinden çok daha fazla ancak bilginin doğruluğu çoğu zaman şaibeli. Çok büyük sorunlar önemsizleştirilebiliyor, çok detay ve marjinal sorunlar ise dünyanın en önemli sorunuymuş gibi servis edilebiliyor. Tüm bu koşullar altında insanların ve toplumların sağlıklı ve doğru karar vermesi bekleniyor. Bu mümkün olabilir mi? Bu soruya cevabınız olumluysa, nasıl yapacaklar?

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün