Nefret değil sevgi kazandı

Selin BARLAS Köşe Yazısı
21 Ocak 2021 Perşembe

Yalnız kalmış bir adamın vedası…

Veda törenine gelmeyi reddetmiş davetliler…

Sahte, samimiyetsiz ve gergin bir adamın hırsından ve harisliğinden doğmuş bir kaos hali…

İçi boş ve gerçekten çok uzak laflarıyla meşhur Trump; “Güle güle, sizi seviyoruz, bir şekilde geri döneceğiz, sizlere güzel bir hayat dilerim” diyerek birbirine kattığı ülkesine sırtını dönüp Florida’ya gitti.

Yeni yönetime şans ve başarı da diledi tabii… Fakat her sahtekâr gibi birbiriyle çelişen sözleri ve hareketleri tarihte yerini aldı. Muhafazakâr ve geleneksel bir zümreyi temsil eden Cumhuriyetçi Parti’den çıkmış ve Başkanlık yapmış bir adamın geleneği bozup görev devir törenine gitmemesi yine çelişki değilse ne?

İşin ilginç yanı Başkan Yardımcısı Mike Pence’in daimî olarak Trump’ı desteklediği halde 6 Ocak günü Kongre Binasına yapılan isyanda Trump yandaşları tarafından infaz edileceğinin söylenmesi üzerine münasebetlerin dengesi değişmiş olacak ki Pence devir teslim töreninde vardı. Tabii Pence gelenek ve vatan kavramı olan bir siyasî figür. Orada bulunması hem Trump’tan kendini soyutlaması hem önce vatan mesajı verdiğini gösterdi…

Eski başkanlardan Clinton, Bush Jr, Obama eşleriyle törende bulunurken birlik ve gelenek Amerika’nın kimliğinin bir kişi veya kişiler tarafından değiştirilemeyeceğini hatırlattı.

21 yaşındaki meşhur şair Amanda Gorman sarı ceketi, güzel yüzü ve büyülü sözleriyle en az Lady Gaga kadar izleyenleri etkiledi. Gorman’ın etkileyici ve gözleri buğulandıran şiirinden dikkat çeken bir kesitte dedikleri şuydu:

“Ülkemizi paylaşmaktansa yıkmaya kalkacak güçler ile karşılaştık. Demokrasiyi engellemek için ülkemizi gözden çıkaranları ve bu çabanın neredeyse hayata geçtiğine şahit olduk. Demokrasi her ne kadar ertelenirse ertelensin mağlubiyeti mümkün değildir.”

Biden’ın konuşmasında ise verdiği belki en önemli mesaj “Hiçbir şeyin değişemeyeceğini söylemeyin!” oldu. Trump’ın iktidarına ithaf edilmiş olduğu yorumları yağdı. Ülkedeki kutuplaşmaya son vererek, uluslararası arenada politikaların yenilenmesi ve acil yapılacak sağlık ve eğitim reformlarının değişmesi konusunda adımların hemen atılacağı biliniyor…

Beni çok etkileyen Biden’ın konuşmasında “Ben bu iyileşme sürecine ruhumu adadım” lafı oldu…

 

Törende gözlerim doldu…

Çok…

Belki daha iki hafta önce Amerikan demokrasisinin sembolü olan Capitol Hill’e yapılan saldırıdan sonra bu tören özellikle özgürlüğün, birbirini anlamaya çalışmanın, üslubun, aklın ve vicdanın tekrar yeşerebileceğini görmek etkiledi…

Törende yeniden “ilerlemenin, birliğin ve Tanrı’nın kanatları altında herkese adalet ile” vaadi ilkesini duymak güneş gibi doğdu üzerime…

Virüs ve güvenlik krizleri sebebiyle geleneğin biraz reform/deforme olması icap ettiğinden unutulmayacak görüntüler akılda kaldı.

Gel gelelim geleneğin yıkılmasına…

Dünyanın en eski demokrasisinde ilk kadın başkan yardımcısı oldu. Ella Fitzgerald’ın şarkı söylediği için hapse atıldığı, Rosa Parks’ın beyazlarla otobüse bindiği için gözaltı ve hapis cezalarıyla karşılaştığı Amerika’da bugün tarih yazıldı. Cinsiyet ve renk kavramları için devrim niteliği taşıyan 20 Ocak günü unutulmayacak…

Benim kızım ve dünyanın her köşesinde kız çocukları için ihtimaller ve rüyalar ulaşılabilir oldu. Bunun için şimdiye dek sanatları, fikirleri, bilgileri ve cesaretleriyle mücadele etmiş tüm kadınlara müteşekkir olduğumuzu söylemeden olmaz…

Biden gösterilerden, konserlerden sonra Oval Ofis’te masasına oturup Trump’ın imzaladığı 17 kararı iptal etti. Paris Anlaşmasına geri dönüldü. Meksika sınırında inşa edilen duvarın yapımına son verildi. Beş Müslüman ülkeye uygulanan seyahat yasağı kaldırıldı. Ekonomik krizden dolayı kiralarını ödeyemeyenler için çeşitli yardım paketleri ve önlemleri çıkartıldı.

 

Obama’nın Harris’e “seninle gurur duyuyorum” demesi…

Capitol Hill saldırısında kalabalıkları tek başına senatörlerden uzaklaştıran polis memuru Eugene Goodman’ın onurlandırılması…

Lady Gaga’nın göğsündeki güvercin ve zeytin dalı broşu… O muazzam sesi ile inlettiği bayraklarla donanmış Washington DC’nin asker dolu sokakları…

Olağanüstü bir durumdaki bir dünyada herkes yalnızlaşmış ve kutuplaşmışken basitçe birbirini önemsemek ve özen göstermek, değer vermek ve sevmek gibi kavramlar defalarca tekrar edildi…

Millî marşın son kıtasındaki “özgürlerin vatanı ve cesurların yurdu” sanki yeniden hayat buldu…

 

Ümitliyim…

Çünkü;

Susmak değil konuşmak,

Kavga değil uzlaşmak,

Nefret değil sevgi,

Kazanır işte!

Dilerim bu değişim dünyada özgürleşmenin, eşitliğin, adaletin önemsendiği ve herkesin bunun için çabaladığı bir yolu aydınlatır…

Bazen her şey uzak görünen bir ışığın açtığı yolda başlar…

Tebrikler Amerika!

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün