No: 21

Nur ŞAUL BARAKAS Köşe Yazısı
6 Ocak 2021 Çarşamba

Evet, her şey değişti, değişmek zorunda kaldı. Başta bizler, sonra işlerimiz, davranışlarımız, daha sonra öğretilerimiz, konuşmalarımız ve genel anlamda hayata bakış açılarımız.   

Geçtiğimiz hafta, çok zor ve bir o kadar da yıpratıcı 2020 yılına son noktayı koyduk. Üstesinden gelinmeye çalışılan hastalıklar ve zorluklar, yaşanılanlar ve bıraktıkları izler hep hafızalarda 2020 olarak kalacak. Kim bilir belki de en çok kullandığımız “Görüntüm net mi? Beni duyabiliyor musun?” cümlelerine yıllar sonra kullanmak bile istemeyecek ve yeni mottolar üreteceğiz.

Bu yıl, ipuçlarından yeni çözümler üretmeyi, anın değerini bilmeyi ve keyif almayı, ‘yeni normal’’in artık alışmak zorunda olduğumuz bir düzen olduğunu her ne olursa olsun mücadelenin vazgeçilmezliğini öğrendik.

2020 yılında dijital platformlar her sektörde atak yaptı. Yediden yetmişe herkesi belli çatılar altında birleştirdi. Canlı yayınlar birbiriyle yarıştı, seminer planlamaları hiç eksik olmadı. Eller havaya partiler kapanma sendromuna ilaç gibi geldi. Okunan kitaplardan sonra filozof olacakların sayısı yükselirken, evde iş yaparken bile hikâye dinleyenlerin hali pek bir hoştu. İçinden geçtiğimiz dönem tüm dünyayı son hızla dijitalleşmeye itti, süreçleri hızlandırmayı mecbur kıldı.

Evren 2020’yi uğurlamaya hazırlanırken aralık ayı korona aşısının haberleri ile bezendi. Aşıyı yaptıranlar ise sosyal medya paylaşımlarını hiç eksik etmedi.

Yakinen takip ettiğimiz sağlık haberlerinin yanı sıra ufkumuzu bir nebze açabilecek sanat fuarı Contemporary İstanbul bu yıl ilk kez dijital platformdan sanatçılar ve galerilerle, sanatseverleri ve koleksiyonerleri bir araya getirdi. Bu yıl 15. kez düzenlenen fuar 11 ülkeden, 37 galeriye, 550 sanatçıya kapılarını açtı. Her galeri özenle düzenlenmiş her esere açıklamalarını koydu, satışların artması için elinden geleni yaptı. Galeriyle hızlı irtibat için düzen kuruldu. Bazı günlerde özel rehberli turlar düzenlendi. Bilgilenmek sanatın iyileştirici gücünü hissedebilmek adına adeta bir şifalanma oldu. Sanal ortamda gezilen bu fuarda eserlerde hep bir umut ve bir ışık vardı. 

Bu kadar çok dijitalleşmeden konuşmuşken Contemporary İstanbul’un sekiz yıldır bir parçası halini alan Plugin’den söz etmemek olmaz. Plugin’de bu yıl, Sotheby’s Müzayede Evinde ilk kez yapay zekânın ürettiği insan portrelerini açık arttırma ile koleksiyonerlere sunan Alman sanatçı Mario Klingemann, yapay zekânın hiç var olmayan insanların portrelerini ürettiği projeleri ile bilinen, Hideaki Okawa’nın da eserlerine yer verildi.

Değişimler hızla geliyor. Meslek seçiminden tutun uygulamalara kadar alışkanlıklar yerini yeni tarzlara kaptırıyor. Dünya, sadece dijital bir sınav değil aynı zamanda iklimsel ve insani sınavını da veriyor. Her gelişim farklılıkları doğurduğu gibi mücadele alanlarında da sahalar açıyor. Bu akışa dahil olabilmek ise bunları nasıl görüp yorumladığınızla alakalıdır.

20’yi takip eden 21’e her alanda ve anlamda birazda şans vermek, inanmak gerek. Ne de olsa o 21 ‘Black Jack’… Şans ve taktik anahtarı kapıyı açabiliyor…

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün