ABD’de yüzyılın seçimi

Alber NASİ Köşe Yazısı 1 yorum
28 Ekim 2020 Çarşamba

Önümüzdeki hafta ABD başkanlık seçimlerine gidiyor. ABD halkı mevcut Cumhuriyetçi Başkan Donald Trump ile Demokrat Parti Başkan adayı Joe Biden arasında bir seçim yapacak.

Trump tarz olarak alışılagelmiş Amerikan başkanlarına benzememekle beraber, kendi kısıtlı dört senelik döneminde ABD politikalarını ve önceliklerini değiştirmeyi başardı.

Başkanlığının ilk senesinde oldukça bocalayan Trump, kabinesini oturtmakta bir hayli zorlanmıştı. Önceliği ABD’nin cari açığına veren ve Çin ile ciddi bir ticaret savaşına girişmekten kaçınmayan Trump, gerçekleri de en kaba şekilde ifade etti. Bilinen başkan ve hatta politikacı imajından çok farklı bir tablo sergileyen Trump, koronavirüsün sebep olduğu ekonomik krize kadar başarılı sayılabilecek bir başkanlık sergiledi. Hele hiçbir politik geçmişi olmadığı ve yetmiş yaşının üstünde olduğu göz önüne alınırsa, olağanüstü bir performans sergilediği söylenebilir.    

Çin ile ABD’nin arasındaki esas meselenin basit bir ticaret açığı olmadığını, esas tedirgin edici olanın Çin’in ihraç ettiği teknolojik ürünlere ve bazı uygulamalara casus yazılımları yerleştirerek bunu farklı amaçlar için kullandığının ortaya çıkmasıydı. Bu noktadan sonra Trump ikinci kez ABD başkanı seçilmese dahi, Çin ile ABD hatta Çin ile Avrupa arasındaki ilişkilerin tekrar aynı noktaya gelmesi mümkün olmayacak. Kaldı ki, ABD’den sonra Birleşik Krallık da telekomünikasyon altyapısında kullandığı Çin ürünlerini tedricen kullanım dışı bırakmaya başladı.

Trump’ın attığı en önemli adımlardan biri, aynı zamanda damadı olan Jared Kushner’i Ortadoğu özel temsilcisi olarak atayarak İsrail ile Arap ülkeleri arasında kopuk olan ilişkilerin kurulmasına önayak olmasıdır. İsrail, halihazırda Arap ülkeleriyle kurduğu diplomatik ilişkiler sayesinde Yahudilerle Arapların, hatta Yahudilerle Müslümanların düşman olduğu paradigmasını tamamen yıktı. Olması oldukça muhtemel Suudi Arabistan-İsrail barışının gerçekleşmesi halinde ise bu olgu tamamen perçinlenmiş olacak. O andan itibaren Ortadoğu meselesi olarak anılan ve neredeyse küresel bir sorunmuş gibi gösterilmeye çalışılan Arap-İsrail sorunu yerini, İsrail ile Gazze ve Batı Şeria’da yaşayan Araplar arasında çözülmesi gereken yerel bir mesele haline bırakacak.

Elbette her durumda İsrail daha doğrusu Yahudi düşmanları bölgedeki gerginlikten yararlanarak her fırsatta İsrail üzerinde baskı kurmaya çalışacak, Hamas’a lojistik ve askeri destek sağlamaya devam edecek. Ancak bahsi geçen sorun dünya gündeminde eski popülerliğe sahip olamayacak. Araplarla ilişkilerini bahane ederek İsrail ile mesafeli ilişkiler içinde olan özellikle bazı Avrupa ülkelerinin İsrail’e dair görüş ve politikaları da ister istemez belli bir netlik kazanacak.  

ABD seçimlerinin favorisi Donald Trump değil. Anketler Joe Biden’ın açık ara önde olduğunu gösteriyor. Seçim sisteminin karmaşıklığı sebebiyle favori olmasına rağmen Biden’ın kazanma olasılığı Trump’tan çok da fazla değil. Trump gelmiş geçmiş en iyi başkan değil. Kaba ve densiz olduğu bile söylenebilir. Hatta kadınları küçümseyen ve ırkçı söylemleri oldukça rahatsız edici. Ama her şeye rağmen Biden kadar itici değil. Biden seçildiği taktirde Rusya ve Türkiye ile ilişkileri iyice gerecek. Obama zamanında imzalanan ve Trump zamanında ABD’nin çekildiği İran’ın nükleer program anlaşmasına tekrar dönmesi ise olası. Kısaca Biden seçilirse Türkiye ve Rusya’ya yaptırım kaçınılmaz, İsrail ise İran’ın nükleer tehdidine maruz kalabilir.

Diğer yandan oy verme teknikleri üzerinde büyük tartışma sürüyor. Trump mektupla oy kullanılmasına baştan beri karşı. Başkan kim seçilirse seçilsin diğer taraf tekrar sayım için itirazda bulunacak. Yani 14 Ocak 2021 tarihinde kimin yemin edeceği kavgası muhtemelen o tarihe kadar devam edecek.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün