Sevgili okur,
Ligleri bitirdik ve bütün dedikoduların atıldığı, herkesin ilk duyduğu duyumu kaleme aldığı o döneme girdik.
Yine bir yaz transfer dönemindeyiz!
Bu yazı, Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş’ın transfer dönemine dair düşüncelerimi paylaşmak için kaleme alındı. Daha doğrusu, Fenerbahçe’li bir spor yazarının birtakım feryatlarını duymak için kaleme alındı da diyebiliriz.
Hazırsanız, başlayalım şikayetlere…
Öncelikle, Galatasaray’ın bu yaz yaptığı transfere bir göz atalım. Sanıyorum tek bir kelime yetecektir: SANE. Sarı-Kırmızılılar, özellikle Leroy Sané’nin transferiyle adeta bir bomba patlattı. Bu transfer, sadece bir oyuncu değil, bir marka. Galatasaray bir marka transfer etti diyebiliriz. Sané, teknik becerisi ve hızıyla rakip defansları alt üst edebilecek bir yetenek. Dahası, Galatasaray, bu transferle sadece kadrosunu güçlendirmekle kalmadı, aynı zamanda tüm Türkiye’ye “Biz ve dominasyona devam!” mesajıyla beraber Avrupa’da gerçekten iddalı bir konuma geldi. Hali hazırdaki kadrolarıyla da rakipleriyle olan makası fersah fersah açmış durumdalar. Eğer bu gidişat böyle devam ederse, Galatasaray’ın ligdeki hakimiyeti kalıcı hale gelecek gibi görünüyor.. Zira, karşısındaki herhangi bir anadolu takımı çok aça çok çaresiz kalacaktır. Hele ki Osimhen kalırsa..
Fenerbahçe ise maalesef zor bir durumda (çok şaşırtıcı değil). Sarı-Lacivertliler, transfer döneminde geç kalmanın daha doğeusu kendi içindeki problemleri çözeememenin, peangalarını kıramamanın sıkıntısını yaşıyor. Artık eski cazibeleri kalmadı bu acı bir gerçek. Yeni transferlerin Fenerbahçe’ye ikna olmaması, taraftarları hayal kırıklığına uğratıyor. Takımın kaleye ve forvet hattına acil takviyelere ihtiyacı var. Hem de çok acil. Üstüne üstlük yönetimin değişmesi için toplanan imza meseleleri kulübü epey karıştırmış durumda dolayısıyla şu anki tablo, taraftarları endişelendiriyor. Feryadım bunadır. Biz nasıl aydınlığa çıkarız? Gerçekten bilmiyorum. Geçmişteki başarıların gölgesinde kalmamak için acilen bir şeyler yapılması gerekiyor.
Beşiktaş’a gelince, durum hiç de iç açıcı değil. Hatta bana kalırsa en büyük sıkıntı burda. Astronomik borçları, kulübün geleceğini tehdit ediyor. Yönetimin bu borç yükü altında nasıl bir strateji izleyeceği belirsiz. Zaten Fenerbahçe ve Galatasaray makası fersah fersah açmışken bu işin sonu nereye gider inankn kestirmek güç. Eğer Beşiktaş, finansal sıkıntılara bir çözüm bulamazsa, mevcut kadrosunu korumak bile zorlaşacak ve ne yazık ki gelecekte üçüncü büyük olarak anılmaya başlanacak. Taraftarların bu duruma tepkisi ise giderek artıyor. Kulübün geleceği için bir plan oluşturulması şart.
Sonuç olarak, 2025 yaz transfer dönemi, Galatasaray’ın şov yapmasıyla şekillenirken, Fenerbahçe ve Beşiktaş’ın zorlukları da gözler önüne seriliyor. Galatasaray’ın rakipleriyle arasındaki farkı açması, gelecek sezon sonunun çok da farklı olmayacağı anlamına geliyor tabii ki bir günde değişebilir tüm bunlar. Gelecek sezondan Fenerbahçe için Avrupa’da nispeten ümitli olsam da (Mourinho’nun Avrupa’yı ciddiye alacağını düşünüyorum) Türkiye’de çok bir şey değişeceğini sanmıyorum.
Bakalım bu yaz transfer sezonu bizlere neler getirecek. Bir sonraki yazılarımda gidişatı güncellemeye devam edeceğim.
Herkese futbol dolu günler dilerim (Ağustosa kadar nasıl bekleyeceğiz bakalım)…