Yarın hemen hemen bütün dünya 1 Mayıs’ı kutlayacak, ama her ülke kendine has bir şekilde.
Müsaade ederseniz 1 Mayıs’ın benim için neyi ifade ettiğini anlatayım. Bizim zamanımızda 1 Mayıs neşeli bir bayramdı. Arkadaşlara kıra çıkar, piknik yapardık. Hıristiyan komşularımız, şans için, mutlaka çiçek toplarlar eve getirirlerdi; zira 1 Mayıs duygusal umut dolu bir kavramdı.
Bendeniz, Fransız okullarında yetiştiğim için ‘muguet’nin (müge) etkisi altında kaldım.
Nedir bu ‘muguet’?
Eskiden İstanbul’da daha fazla yetiştirilen, şimdi nadiren bulunan baharın müjdecisi sayılan inci çiçeğidir.
Antik çağlardan beri bu çiçek uğur getiren bir bitki olarak kabul edilirdi.
Ancak bu minik çiçeğin esas serüveni Fransa’da başlar. Şansı aniden Rönesans döneminde açılır. 1561 yılında, 1 Mayıs günü, Fransa kralı 9. Charles’a bir demet sunulmasıyla, birden bir sembol ve gelenek olacaktır. Çiçekçiğimiz, kralın o kadar hoşuna gitmiş ki o andan itibaren, aynı tarihte saraydaki bütün hanımlara birer demet verilmesini emretmiş. ‘Muguet’nin asaletinin kabulü de böylece tescil edilmiş.
Ama asil olmakla da kalmamış. Şimdi sıkı durun ve bu günün nereye varıldığına bakın: Fransa'da 1 Mayıs'ta inci çiçeği satışları önemli bir ekonomik faaliyet oluşturur. Her yıl yaklaşık 60 milyon dal inci çiçeği satılmakta ve bu satışlar resmi olarak 24 milyon Euro’luk bir pazar değeri yaratmaktadır. Ancak, 1 Mayıs'ta bireylerin vergi ödemeden sokakta çiçek satma hakkı sayesinde, bu rakamın gayri resmî olarak 100 milyon Euro’ya kadar çıktığı tahmin edilmektedir.
Eh asaletin hakkını asile vermek lazım değil mi?
Yıllar içinde diğer Avrupa ülkelerine de yayılan 1 Mayıs günü hem değişik şekillerde kutlanmakta ve hem bu seviyede değilse bile çok önemli piyasalar yaratmış ve yaratmaya devam etmektedir.
Birkaç örnek sunmak isterim. Ümit ederim hoşlanırsınız.
Finlandiya'da 1 Mayıs, ‘Vappu’ adıyla anılır ve yılın en büyük kutlamalarından biridir. Kutlamalar genellikle 30 Nisan akşamı başlar ve 1 Mayıs boyunca devam eder. Bu dönemde insanlar parklarda piknik yapar, geleneksel olarak, ‘halka çöreği’ (tippaleipä) yer ve gazoz benzeri bir içecek olan sima tüketir. Öğrenciler beyaz mezuniyet keplerini takar ve Helsinki'de Havis Amanda heykelinin yıkanması gibi sembolik etkinlikler düzenlenir.
Almanya'da 1 Mayıs, ‘Tag der Arbeit’ (Emek Günü) olarak resmi tatil ilan edilmiştir. Ülke genelinde, özellikle büyük şehirlerde sendikalar ve işçi örgütleri tarafından yürüyüş ve mitingler düzenlenir. Berlin ve Hamburg gibi şehirlerde, zaman zaman aşırı sol ve sağ grupların gösterileri nedeniyle güvenlik önlemleri artırılır. Almanya'nın en büyük sendikası Alman Sendikalar Birliği (DGB), bu gün vesilesiyle işçilerin haklarına dikkat çeker ve sosyal adalet taleplerini dile getirir.
Ancak gösteriler bittikten sonra her tarafta piknikler müthiş yemekler ve bira şenlikleri düzenlenir. Ortada ne aşırı sol kalır ne aşırı sağ… Herkes sağına soluna bakmadan eğlenir…
İngiltere'de 1 Mayıs, hem geleneksel ‘May Day’ festivali hem de İşçi Bayramı olarak kutlanır. Kırsal bölgelerde, Mayıs Kraliçesi seçimi ve maypole (mayıs direği) etrafında dans gibi geleneksel etkinlikler düzenlenir. Londra gibi büyük şehirlerde ise sendikalar ve çeşitli gruplar Trafalgar Meydanında toplanarak yürüyüş ve mitingler gerçekleştirir. Ancak, 1 Mayıs İngiltere'de resmî tatil değildir; onun yerine mayıs ayının ilk pazartesi günü ‘Early May Bank Holiday’ olarak resmi tatil ilan edilmiştir.
Eh, zannedersem sıra ülkemize geldi.
Osmanlı döneminde işçi örgütlenmesinin en gelişmiş olduğu şehir Selanik’te 1911’de tütün, liman ve pamuk işçileri 1 Mayıs’ı gösterilerle kutladılar1.
İstanbul’da ise 1912 yılında, sonra 1921’de2 kutlandı. 1923’te yasal olarak İşçi Bayramı olarak kabul edildiyse de 1924 yılında hükümet 1 Mayıs kutlamalarını yasakladı. 1925’te ise takrir-i sükûn yasası ile her türlü gösteriler yasaklandı.
Araya küçük bir parantez açmama lütfen müsaade ediniz. 1921-1922 yılında Ankara’da 1 Mayıs kutlamaları yapıldı. Ancak bu törenler daha çok Sovyetler Birliği ile birlikte emperyalizme karşı dayanışma gösterileri idi…
1 Mayıs’a Bahar Bayramı olarak adının verilmesi için 1935 yılını beklememiz gerekti. O gün de tatil olarak ilan edildi.
Bu sayede Bahar Bayramı olarak neşe içinde kutlamak herhalde sadece bizim nesle nasip oldu… İlkokuldan lise sona kadar bizler, amiyane tabirle kırlardaydık.
Gelin bu günü hep beraber inci çiçeğini gününü de3- ona şans getirmesi dileğiyle- en sevdiğimiz kişiye verelim. Ve hepimiz baharın güzelliklerini umutla kutlayalım.
---
1 O yıllarda Selanik şehrinin toplam nüfusu 120 bin olarak tahmin ediliyor. Bunların 80 bini Yahudi idi.
2 1921’de İstanbul’un işgal altında olduğunu hatırlayalım. İşgal kuvvetlerinin yasaklamasına rağmen kutlamalar yapılmıştı.
3 İnci çiçeğinin Fransızca karşılığı ‘Muguet’dir. Bize okulda 1 Mayıs ‘Fête de Muguet’ olarak öğretildi.