Suç ve ceza(sızlık)

Zehra ÇENGİL Köşe Yazısı
9 Ekim 2024 Çarşamba

19 yaşında iki kız kardeşimiz İkbal Uzuner ve Ayşenur Halil, geçen hafta yarım saat arayla bir cani tarafından katledildi. Aynı gün Beyoğlu’nda gece bir kız, iki kişinin tacizine uğradı ve taciz eden kişiler suç geçmişlerine rağmen serbest bırakıldı.

Tekerleği patlamış bir kamyon gibi yokuş aşağı gidiyoruz. Güveneceğimiz bir adaletimiz kalmadı, dağlarımızın üstüne bir bir kar yağdı.

Kadın olmak zor zanaat. Sizinle geçmişimden bir hikaye paylaşmak isterim. Lise son sınıftaydım ve o zaman 2,5 yıl devam eden ilişkim bir kavga sonucu ayrılıkla bitti. Kendimi hatalı hissettiğimden ve bu şekilde manipüle olduğumdan barışmak için elimden geleni yapmaya gayret ettim fakat olmadı. Üniversiteyi kazanmış ve Çanakkale’den İstanbul’a gelmeye hazırlanıyordum. Kalbim kırık olduğundan yarım kalmışlık hissi yakamı bırakmıyordu. Fakat okula başlayınca her şey değişti; yeni ortamlar, yeni bilgiler, yeni arkadaşlar. Üniversitenin haber kulübü MİHA’ya (Marmara İletişim Haber Ajansı) yazıldım. 1. sınıftayken Cumhuriyet Gazetesi Pazar Eki’nde haberlerim yayınlanmaya başladı. Yeniden doğmuş gibiydim. Gel zaman git zaman… Sonradan ilişkimin beş sene süreceği ve bana hayatımın en kıymetli anlarını yaşatan, hala sevgiyle andığım, beni değiştiren ve geliştiren kişi ile tanıştım. Aynı okuldaydık, benim haberlerimi edit’ler, birlikte fotoğraf çekmeye giderdik. Akşamları bana Cemal Süreya, Pablo Neruda kitapları verir bambaşka bir vizyona erişmeme katkıda bulunurdu.

Hemen öncesine dönelim. Barışmak için her şeyi yaptığım, ağladığım-sızladığım o kişi klasik olarak ben ondan vazgeçince geri dönmek istedi. Ama ona göre maalesef, bana göre ne mutlu ki ben kendime dönmüştüm. Sayısız aranmaya rağmen artık okuluma adapte olmuştum çünkü önümde ailemi mahcup etmemem gereken kocaman bir gelecek vardı.

BEN DE 19 YAŞINDAYDIM

Aradan bir sene geçti, yeni ilişkim gayet iyi gidiyordu. Bir gün tehdit telefonları almaya başladım. O dönemler ‘özel numara’ çok yaygındı. Telefonda şiveli bir kişi “Seni bulacağım, adresini biliyorum” diyordu bana. Çok korktuğum bir gün erkek arkadaşım telefonu aldı ve o sapık “İkinizi de s…..z. Nişantaşı’nda olduğunuzu biliyoruz. Bittiniz” diye sebebini bilemediğimiz tehditleri ardarda sıraladı. Sokağa çıkıp sağımı solumu kollamak zorunda hissetmeye başlamıştım. Dayanamadım ve gidip savcılığa başvurdum. Özel numaraların bana verilmesi için talepte bulundum. Savcılık bir süre sonra listeyi verdi, bir de ne göreyim? Eski erkek arkadaşımın numarası, üstelik kendisi de askerdeymiş. Hemen annesine listeyle birlikte askerlik şubesinde çalışan bir aile dostumuzu gönderdik ve bu hareketler son bulmazsa askerliğinin yanacağını söyleyerek bilgi verdik. Benim kabusum böyle bitti.

Ben de 19 yaşındaydım. İkbal ve Ayşenur’un yaşadıklarının ağırlığını tahmin bile edemiyorum. O psikopattan ölüm tehditleri almak, kendini- ailesini korumaya çalışmak, her an tetikte yaşamak… 19 yaşında hayatının baharında bir genç kızın uğraştığı şeyler bunlar olmamalı. Tehdit videosundan sonra İkbal’in babasının defalarca şikayetçi olduğu söyleniyor; neden tutuklanmadı bu katil? Bu ülkede sadece iktidarı eleştirmek mi suç? İnsanlar adalete olan güvenini kaybetti, taciz edilen genç kızımızın adresini öğrenmesinler diye şikayetçi olmaması utanç verici değil mi?

Sosyal medyadaki detayları görüp de çıldırmamak işten değil. Kendilerini ‘incel’ olarak tabir eden topluluklar ve katil Semih Çelik’in bunlarla bağlantılarıyla ilgili bilgiler giderek yayılıyor. İngilizce zorunlu bekar anlamına gelen ‘involuntary celibate’ın kısaltması olan ‘incel’; çirkin ya da yoksul olduğu sebebiyle kadınların kendisine bakmayacağına inananların oluşturduğu grup anlamına geliyor. Bu topluluğun Türkiye’deki yansımalarından olan discord grubu C7K (Cehennemin 7 Katı) adındaki grubun Spotify'daki şarkısı C7K MARŞI’nda “Neslican'ı ben s***im. Özgecan'ı metres ettim” gibi ifadeler yer alıyor.

EĞİTİM, EĞİTİM, EĞİTİM!

Böyle zihniyetlerin aramızda yaşadığını bilmek dehşet verici. Burada eğitimin önemi ortaya çıkıyor. Anne ve babalar, lütfen erkek çocuklarımızı bir karıncayı bile incitmeyecek şekilde, kadının, kız kardeşin, annenin önemini bilen bir tavırla yetiştirelim.

Bugün, bu yazıyı göndermeden önce yola çıktığımda tam okulların başlangıç saatine denk geldim. Mutlu mesut kız çocukları, çantalarıyla ve yüzlerinde kocaman bir gülümseme ile derse girmeye hazırlanıyordu. Biri eğilip, bir sokak kedisini sevdi.

İçindeki sevgiyle başka bir canlıyı mutlu etmek bu kadar kolay işte. Kimse kimsenin elinden bir kedinin başını okşama hakkını alamasın daha fazla. Aileden başlayarak bireye düzgün eğitimler verilsin, caydırıcı cezalar arttırılsın, basın- influencer’lar bas bas bağırsın, ne olacaksa olsun, her türlü önlem alınsın ama kızlarımız, kadınlarımız, masumlarımız yaşasın artık!

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün