İngiltere seçime gidiyor

Hayati MOLİNAS Köşe Yazısı
5 Haziran 2024 Çarşamba

İngiltere Başbakanı Rishi Sunak, beklenmedik bir kararla sonbaharda yapılması planlanan genel seçimlerin tarihini öne çekti ve 4 Temmuz´da yapılacağını duyurdu.

Seçim çağrıları genelde doğru zamanlamayla ilgilidir.

İngiltere’de nisan ayında enflasyon oranı yüzde 2,3’e indi. Bu olumlu gelişme, Muhafazakarların oy oranını arttırabilir gibi görünüyor. Diğer taraftan, yaz boyunca deniz yoluyla daha fazla mülteci geleceği  beklentisi var. Bu da Muhafazakar Parti’nin oy oranını düşürebilir. Ayrıca, genellikle okudukları şehirde oy vermek üzere kayıtlı öğrenciler temmuzda  tatile çıkıyor, dolayısıyla oy kullanamayacaklar. Bu durum, genç seçmenler arasında popüler olmayan Muhafazakar Parti'ye fayda sağlayabilir.

Bu yıl birçok kişi, haziran ve temmuz aylarını Avrupa Futbol Şampiyonası’nı izleyerek geçirecek. Bu tarihlerde, İngiltere ve İskoçya’dan Almanya’ya 500 bin kişinin maçları izlemek için gideceği planlanıyor. Bu kişiler için oy kullanmak zor görünüyor. Ancak yaz ayları, spor aktiviteleri ve güneşin geri gelmesiyle İngiltere’de genellikle olumlu bir hava yaratır. Bu, her iki parti içinde fazla oy anlamına gelebilir.

Muhafazakar Parti son yapılan anketlerde İşçi Partisi’nin yüzde 21 gerisinde görünüyor.

14 yıldır iktidarda olan Muhafazakar Parti, göçmen sayısındaki artış korkusuyla Britanya'yı Avrupa Birliği'nden çıkardı. Ancak sonrasında kara ve deniz yoluyla gelen göçmen ve mültecilerin sayısında rekor artış yaşandı. Bu da halkın kendinini kandırılmış hissetmesine neden oldu. Ayrıca, COVID-19 salgınını kontrol altına almak için başlarda acemice mücadele ettiler. COVID sonrası enflasyon tarihi bir rekor kırdı. Kira fiyatlarından gıda fiyatlarına kadar her şeyde çok yüksek artışlar oldu.

İngiliz kamuoyu, şu anda yaşanan en önemli sorunun ekonomik olduğunu belirtiyor. Bunun ardından ise sağlık sektöründeki uzun kuyruklar ve aksayan tedaviler geliyor.  Ayrıca göçmen sayısındaki durdurulamayan artış da önemli bir sorun olarak kabul ediliyor.

İşçi Partisine gelince Keir Starmer, dokuz yıl önce politikaya girdi. Partinin başına geçtikten sonra, eski lider Jeremy Corbyn’in önderlik ettiği ve İşçi Partisinin içine işlemiş antisemit görüşleri temizlemek için çok çaba harcadı ve başarıya ulaştı. Son olarak, “Londra’dan seçimlere bağımsız aday olarak katılacağım” diyen Corbyn’i partiden ihraç etti.

Ancak İşçi Partisi bugünlerde baskı altında. İsrail ile Hamas arasındaki savaşta İsrail’in yanında olması nedeniyle, öğrencilerin ve Müslümanların desteğini kaybediyor. Nisan ayında yapılan bir ankete göre, İşçi Partisi'ne oy vermek isteyenlerin yüzde 59'u İsrail'in Gazze'de insan haklarını ihlal ettiğine inanıyor ve İşçi Partisi’nin İsrail’e sert tepki vermesi gerektiğini düşünüyor.

Aslında hem Muhafazakar Parti hem de İşçi Partisi, Ortadoğu'daki çatışmalar nedeniyle bölünüyor. Muhafazakârlar, İslamofobi suçlamalarıyla karşı karşıya kalarak Müslüman azınlıkların oylarını kaybediyor. İşçi Partisi ise İsrail’in yanında durması nedeniyle kendi seçmenini huzursuz  ediyor.

İşçi partisi kazanırsa ne değişecek?

Keir Starmer, başbakan olması halinde birçok zorlukla karşı karşıya kalacak. İçeride, ekonomik büyüme maalesef hızlı değil. Sağlık ve barınma gibi kamu hizmetleri üzerinde ciddi baskılar var ve yeterince kaynak yok. İşçi Partisi’nin Gölge Maliye Şansölyesi Rachel Reeves, “Bir zamanlar bildiğimiz şekliyle küreselleşme öldü” dedi. İktidara geldikleri takdirde, yurtiçi üretim kapasitesini arttırmayı hedefleyen modern sanayi stratejisini uygulamaya alacaklarını dile getirdi; ancak bunu hangi kaynakla yapacakları belli değil.

Dış politikada, Keir Starmer’i Çin ve ABD arasındaki gerilim, Rusya'dan gelen tehdit ve Ortadoğu krizi gibi karmaşık meseleler bekliyor. Ayrıca iklim değişikliği ve siber güvenlik gibi sorunlara da çözüm bulması gerekiyor.

Sosyalizm, İngiltere’nin tarihinde ve siyasetinde, 19. yüzyıl Endüstri Devrimine kadar  uzanan köklü bir geçmişe sahiptir. Bugün hala devletin sağlık hizmetleri, eğitim ve sosyal güvenlik gibi alanlarda çok önemli bir rolü vardır. Diğer taraftan, özel mülkiyet, serbest ticaret ve piyasa ekonomisi, ülkenin temel ekonomik prensipleri olarak öne çıkar. Yönetim ideolojisi aslında  çeşitli etkilerin güzel bir karışımıdır.

Son yıllarda, İngiltere’de sosyalist fikirlere ilgi arttı. Bu eğilim, artan gelir eşitsizliği, yoksulluk ve kamu hizmetlerindeki kesintilere karşı bir tepki olarak görülüyor. İşçi Partisi Lideri Starmer, sık sık sosyalist değerlere bağlı olduğunu dile getiriyor. Gelir eşitsizliğini azaltmak ve kamusal hizmetleri iyileştirmek için çalışacağını belirtiyor. Dünyada birçok ülke sağcı, milliyetçi ve popülist liderlerin etkisi altına girerken, endüstri devriminin ve işçi hareketinin beşiği olan İngiltere’de sosyalist bir liderin başa geçmesi izlemeye değer bir gelişmedir.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün