Müzikte Çığır Açan Besteci - 5 John Cage

"Bir müzik kulağına sahip değilim ve yazmadan önce müziği zihnimde duyamam. Hiçbir zaman da duymadım. Ezgileri aklımda hiç tutaman. Solfej, hafıza ya da hayal gücü olarak adlandırılabilecek bütün o şeylere hiçbir zaman bir yakınlığım olmadı. Bunlardan daha radikal özelliklere sahip olsam da çoğu müzisyenin sahip olduklarından yoksunum… Bu yoksunlukları aşmaya yönelik hiçbir zaman bir arzum olmadı, aksine bunları yaratıcılığı besleyen birer avantaj olarak kullandım. Yazmadan önce müziği kafamda duymak yerine, o ana dek hiç duymadığım bir şeyi duyacağım şekilde beste yapmaya çalıştım.” JOHN CAGE

Renan KOEN Köşe Yazısı
3 Nisan 2024 Çarşamba

Müzikte, bütün seslerin ve sessizliğin dünyasının algısını vurgulayarak çığır açmış besteci John Cage’i, hocası Schnöberg’i anlayabilmek için çok kısaca yer verdiğim Klâsik Batı müziği tarihine geçen hafta kaldığım yerden devam ediyorum. Önce 1750-1830 yıllarına giderek Klâsik Dönem’deyiz;

Klâsik dönemde mimarlar ve müzisyenler Barok ve ardından gelen Rokoko dönemlerinin yoğun süslü üslûplarından uzaklaştı ve bunun yerine Klâsik Yunan'ı anımsattığını düşündükleri temiz, düzenli bir üslubu benimsediler. Yeni oluşmuş aristokrasiler, sanatın patronları olarak hükümdarların ve kilisenin yerini aldı. Bu yeni grup, kişisel olmayan uyumlu ve zarif bir müzik talep ettiler. Bu dönemde Avusturya'nın başkenti Viyana, Avrupa'nın müzik merkezi haline geldi ve bunun sonucu olarak dönemin eserleri genellikle “Viyana stili” olarak anılır. Besteciler, Viyana ve çevresinde eğitim almak için Avrupa'nın her yerinden gelerek önümüzdeki birkaç on yıl boyunca Avrupa müzik kültürüne hakim olacak müzik formlarını yavaş yavaş geliştirip, bu formların döneme ve sonrasına damgasını vurmasını sağladılar. Bu formlar arasında, Sonat, Senfoni, Konçerto’yu sayabiliriz. Oda müziği de gelişti ve Quartet yani dört kişiden oluşmış yaylı çalgılar topluluğu, yeni müzik formlarıyla biçimlendi. Barok opera stilinin aşırılığına karşı reform, ‘Orpheus ve Eurydice 1762Alceste, 1767 ve Paride ve Elena, 1770 operalarıyla, Bohemya-Avusturyalı besteci Christoph Willibald Gluck tarafından gerçekleştirildi. Besteci ve keman sanatçısı Johann Stamitz ise Barok dönemde mevcut olan orkestra anlayşının genişletilmesine büyük katkıda bulundu ve Senfoni Orkestrası fikrini geliştirdi. Klâsik dönem, Viyana ekolünün üç büyük bestecisi Franz Joseph Haydn, Wolfgang Amadeus Mozart ve Ludwig van Beethoven'ın usta ve görkemli senfonileri, sonatları ve yaylı çalgılar dörtlüleriyle zirveye ulaştı. Büyük besteci L.V. Beethoven, nüanslarda kullandığı renklerle devrimsel bir hareketle Klâsik Dönem’in ve birazdan yolculuk yapacağımız Romantik Dönem’in kapılarını açtmıştır.

Romantik Dönem’in oluşmasındaki en büyük etken şüphesiz 1789-1799 yıllları arasında gerçekleşmiş Fransız İhtilâli. Geç Ortaçağ döneminden beridir süregelen eski rejim artık son bulmaya yüz tutmuş ve Kralın mutlak hakimiyetinde olan halk aydınların öncülüğünde artık baş kaldırmıştır. Büyük bir kaos ve çok kişinin ölümüne yol açmış bu ihtilal sayesinde İnsan Hakları, Eşitlik, Adalet, Milliyetçilik, Özgürlük, Laiklik, Demokrasi gibi kavramlar uygulanmaya başlandı. Müzik ortamına geri dönecek olursak, Klâsik Dönem’in incelikli, sağlam, reform dolu ama duyguların ifadesine yer vermeyen üslûbu bir reform yaşadı. Artık, duygusal ifade, kişisel ifade özgürce özgürce ön plâna çıkmaya başladı. Besteciler, iç dünyalarını müzikleri aracılığıyla ifade etme konusunda özgürleştiler. Duygusal çatışmalar, özlem, aşk ve doğa gibi temalar işlenmeye başladılar.

Orkestral müzik önemli bir gelişme gösterdi. Senfonik şiirler, senfoniler ve konçertolar gibi büyük orkestral yapılar popüler hale geldi. Ulusal kimlik ve folklorik unsurlar önemli bir rol oynadı. Birçok besteci, kendi ülkelerinin geleneksel müziklerinden ve folklorik unsurlardan ilham alarak eserler bestelediler. Programlı müzik önemli bir yere sahip oldu. Senfonik şiirler, operalar ve baleler, belirli bir konuyu veya hikayeyi müzik aracılığıyla anlatmayı amaçlar. Müzik teknolojisindeki gelişmeler, bestecilerin eserlerini daha karmaşık ve zengin bir şekilde ifade etmelerine olanak sağladı. Özellikle piyano teknolojisindeki gelişmeler, piyanonun solo enstrüman olarak daha yaygın bir şekilde kullanılmasını sağladı. Romantik dönemin en önemli bestecileri arasında Klâsik Dönem ile köprü vazifesi gören Ludwig van Beethoven ve Franz Schubert, Romantik Dönem bestceileri arasında ise Frédéric Chopin, Johannes Brahms, Franz Liszt, Richard Wagner ve Pyotr Ilyich Tchaikovsky gibi isimler bulunur. Bu besteciler, Romantik Dönemin müzikal çeşitliliğini ve derinliğini yansıtan önemli eserler bestelediler.

“J'ai perdu mon Eurydice” Juan Diego Flórez, tenor

The Royal Opera

Orpheus ve Eurydice, 1762 / Christoph Willibald Gluck ( 1714-1787)

https://www.youtube.com/watch?v=3MCOKMuwKkA

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün