Hayat tiyatroya benzer…

Joelle PİNTO Köşe Yazısı
10 Ocak 2024 Çarşamba

Geçtiğimiz pazar bir arkadaşımla gittiğim ‘Aşık Shakespeare’ oyununa ben gitmek istememe rağmen ilk 15 dakika hemen konsantre olamadım. Başroller haricinde çok fazla yardımcı karakter, dansçılar, konuşma ve seslerin sebep olduğu dikkat dağınıklığımın ardından, ilk 15 dakikanın akabinde çok keyif alarak oyunu izlemeye başladım. Geçmişte dizilerden severek izlediğim Uraz Kaygılaroğlu’nun ve başrolü paylaştığı, bence bu oyunun yıldızı olan Nezaket Erden’in sahnedeki uyumu, yan karakterlerin başarısı, enerjik dansçılar, neşeli koreografiler, Aşık Shakespeare’i akıcı ve seyretmesi keyifli bir oyun haline getiriyor. Müziklerin de seyirciyi her an yüksekte ve neşeli tutma payı büyük.  

***

Yeni oyununu yazarken ilham perisi arayan Shakespeare’in Viola ile tanışması, Viola’nın tiyatro aşkı, özellikle de kadınların tiyatroda rol almasının yasak olduğu dönemde Viola’nın kalıpları yıkarak erkek kılığına girip tiyatroda oynama sahneleri çok sürükleyici. Juliette rolünün erkek bir oyuncu tarafından, Romeo rolünün ise erkek kılığındaki Viola’nın oynanması, Shakespeare ve Viola’nın aşk kaçamakları oyuna komedi unsuru katıyor. Oyunda günümüze de göndermeler var. Kadınların iş hayatındaki rolleri, Saray’ın kısıtlamaları, Shakespeare ve herkesin kraliçe ile arasını iyi tutması, Viola’nın haberi dahi olmadan babası tarafından Lord Wessex’le nişanlandırılması gibi… Tiyatro hakkında en çok yazılan eleştirilerden biri olan “dekor yok”, “sıfır dekor” olayını ise bütün oyun boyunca farkına bile varmadım.  Oyuncular ve dansçılar enerjileriyle sahneyi o kadar güzel dolduruyorlar ki, dekor dikkatimi bile çekmedi.  Minimalist bir dekor olduğu doğru ama oyunun içeriği açısından bence bir fark yaratmıyor. Dünyanın en iyi oyun yazarlarından Shakespeare’in kendisinin de duyguları olan bir insan olduğunu, aşk, kızgınlık, mutluluk, üzüntü gibi duyguları hisseden normal bir insan olduğunu anlatıyor aslında oyun.  

***

Aşık Shakespeare oyununda birden fazla tekrarlanan bir replik vardı; “Hayat tiyatroya benzer”.  Bu söz William Shakespeare’e ait. İlk olarak giriş sahnelerinden birinde söyleniyor. Shakespeare’in bütün dünyayı bir tiyatroya benzetmesinin ardından çeşitli yorumlar yapıldı. Belki bir başı, ortası ve sonu olduğu için. Belki de bizim hayatımızın da farklı dönemleri, farklı karakterlerle dolu olduğu için.  Hayatımızın baş rollerinde olanların sahneleri uzun, tali karakterlerin rolü kısa olup rolleri bittiğinde sahneyi terk ettikleri için.  

Yıllar sonra konuşmalar arasında “2023 yılı” dendiğinde mutlu olduğumuz anlar kadar acıların, depremlerin, savaşların yılı olarak da hatırlayacağız. 2024 yılını da yeni bir tiyatro sahnesi olarak düşünürsek eğer, başrol ve yardımcı oyuncularını seçmek, dekoru ve sahneyi değiştirmek, janrı belirlemek bir nebze bizim elimizde. Hayatımızın başrol oyuncularının kıymetini bilerek, yardımcı oyunculara roller vererek, rolü bitenleri ya da “kötü oynayanları” sahneden uğurlayarak bir perde daha oynayacağız. Gerçek hayatı sadece komedi veya dram olarak sınıflandırmak imkânsız. Hayat tiyatrosunda janr, kontrolümüz dışında da değişiyor. 2024’te dramın çok daha az, komedinin, gülümsemelerin, huzurun çok olması dileğiyle… Mutlu yıllar. 

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün