“Uygarlık yolunda başarı yenileşmeye bağlıdır”

İvo MOLİNAS Köşe Yazısı
8 Kasım 2023 Çarşamba

Geçtiğimiz hafta sonu gerçekleşen CHP kurultayında, beklenilenin aksine sürpriz yaparak Kemal Kılıçdaroğlu’nu deviren Özgür Özel’in partinin yeni başkanı olmasından sonra yapılan en iddialı yorum, Cumhuriyet Halk Partisi tarihinde ilk kez bir kurultayda genel başkan değişiminin gerçekleşmiş olması sözündeydi.

Aslında tarih bize aksini söyler.

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin verdiği 12 Mart 1971 muhtırasından sonra CHP içinde Başkan İsmet İnönü ile partinin genel sekreteri Bülent Ecevit arasında siyasi görüş ayrılığı ortaya çıkmış, İnönü askeri muhtıraya karşı çıkılmamasını isterken Ecevit ise aslında muhtıranın kendisinin parti içinde başlattığı ‘Ortanın Solu’ hareketine karşı yapılmış olduğunu iddia eder ve askerlerin kuracağı yeni bir hükümete partisinin destek vermesini reddederek 21 Mart 1971’de parti genel sekreterliği görevinden istifa eder.

4 Mayıs 1972’de toplanan CHP olağanüstü 5. kurultayında İnönü parti delegelerine gönderdiği mesajda “Ya ben ya Bülent” der ve partisinin kendi siyasi kararlarına uymaması durumunda istifa edeceğini açıklar. Kurultayda parti meclisi için yapılan güven oylamasında Ecevit yanlılarının 507'ye karşılık 709 oy ile güvenoyu alması üzerine İsmet İnönü 7 Mayıs 1972’de, Atatürk’ün vefatının akabinde Kasım 1938’den beri yürüttüğü CHP Başkanlığından istifa eder.

İnönü’nün istifasının ardından 14 Mayıs 1972’de ‘Genel Başkanlık Seçimi Özel Kurultayı’ toplanır ve Bülent Ecevit 913 delegeden 826’sının oyunu alarak genel başkanlığa seçilir.

CHP tam 34 sene sonra yeni bir döneme girer. Böylelikle de Türk siyasi tarihinde ilk kez bir parti başkanı, kurultay delegelerinin kararı sonucu değişmiş olur.

Milli Şef olarak anılan İnönü’nün genel başkanlıktan istifası, Ecevit’in genel başkanlığa seçilmesi partide tartışmaları ve istifaları beraberinde getirir. Bu tartışmaları önlemek ve bir son vermek için parti 30 Haziran 1972’de tekrar kurultay gerçekleştirir.

Malatya delegesi olarak kurultayda yerini alan İsmet İnönü, dargınlığı bitirmek üzere birleştirici bir rol oynar. Yeni seçilen başkana bir anlamda destek vererek, “Hepimiz başarılı olunması için yeni başkana elbirliğiyle yardım etmemiz gerekir” der ve konu kapanır.

İsmet İnönü bu olaydan tam 18 ay sonra 25 Aralık 1973’te hayata gözlerini yumar. Türkiye’nin ikinci adamının savaşlar, yeni ülke kurma çalışmaları ve siyasi mücadeleler ile geçen hayatı 89 yaşında sona erer…

Kemal Kılıçdaroğlu’nun kurultay delegelerinin seçimi ile başkanlıktan ayrılması görüldüğü üzere bir ilk değil. İsmet İnönü’den sonra CHP tarihinde ikinci kez bir başkan demokrasinin olmazsa olmazı olan, bireyin özgür seçimi yoluyla yerini bir başkasına devrediyor.

Kemal Kılıçdaroğlu belki de, özgür dünya devletlerinde benzer yenilgilerden sonra istifa eden liderler gibi davranmalı ve onuruyla geri çekilmeliydi.

Ancak bu coğrafya istifa etmek gibi bir iradenin zayıf olduğu topraklara sahip.

Liderlerin etrafındaki danışmanlar ise aynı toprakların insanları olduğu için liderlere erdemli bir geri çekilişi önermeme konusunda birbirleriyle yarışa girmiş haldeler.

İstifa etmek onurlu bir davranıştır. Bazen yenilgiyi kabul etmek ve yeni yenilgiler almamak için ülke yararına köşeye çekilmek en erdemli bir davranış biçimi olmalı. Neyse ki CHP’de demokratik sigorta devreye girdi ve değişim gerçekleşmiş oldu.

Bundan sonrası ise yeni lider ve liderlerin yerel ve evrensel değerleri birlikte dikkate alan bir yönetim biçimi güdüp gütmemelerine kalacak.

***

Önümüzdeki 10 Kasım, büyük lider Mustafa Kemal Atatürk’ü, ölümünün 85. yılında tekrar anacağımız gün.

Yıkılmış ve tükenmiş bir imparatorluğun zor durumda olan halkını ayağa kaldırmak ve ‘muasır medeniyete’ ulaştırmak adına askeri dehası, cesareti ve vizyonu ile son nefesine kadar gece gündüz çalışan, 20. yüzyılın dünyadaki açık ara en büyük liderini, bizi terk etmesinin 85. yılını anacağız.

O, 85 yıldır aramızda değil.

Ancak şu ünlü sözünü tekrar hatırlatmakta fayda var:

Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir.”

Ve de değişimin önemi üzerine şu sözünü hiç unutmayalım:

“Uygarlık yolunda başarı yenileşmeye bağlıdır. Sosyal hayatta, iktisadi hayatta, ilim ve fen sahasında başarılı olmak için yegane gelişme ve ilerleme yolu budur.”

Evet, değişim ve yenilenme ilerlemenin en önemli kadim şartı…

Atatürk’ü sevgi ve özlemle bir kez daha anıyoruz.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün