Sol beyin ve savaş

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
25 Ekim 2023 Çarşamba

Sağ kulağını göstermek için elini sol kulağının üstünden geçirmek, basiti karmaşık hale sokmak, insan doğasında alışılagelmiş bir davranış biçimidir.

Çocukların ruhsal gelişimi, karakter yapısı altı yaşında tamamlanır. Sonu gelmeyen sorular, ne, neden nasıl üçlemesi bu süreç içinde yoğunluk kazanır. Ebeveynlerin sabrını taşıran, “bir dur artık” dedikleri soru cevap ilişkisi bazen saçmalık derecesine gelse de, çocuğun hayatı anlama çabasıdır. Onların soruları naif, algıları düz çizgidedir.

Komşumun beş yaşındaki yeğeni soruyor; “Senin baban öldü mü?”  “Öldü.” “Onun da babası öldü mü?” “Öldü” (…) “Yani artık yoklar.” “Yoklar.” “İnsanlar kaç yaşında ölür?” “Belli bir yaşı yoktur. Biri ölür, başkası doğar, böyle devam eder.” “Yani sonunda herkes ölür ve yaşam biter.” Sorular daha felsefi boyuta geldiğinde anne ilgiyi farklı bir konuya yönlendirir. Çocuk gelişiminde sağ beyin gelişip, mantık devreye girmeye başladığında olaylar değişiyor.

Ortadoğu’da son yaşananlar dâhil, dünya konjonktürüne baktığımda aklım, hafızam almıyor. Sağ beyin sanki işlevini yitirmiş, mantık yolunu şaşırmış, yetişkin olmak bir işe yaramamış sanki. Cahil toplumlarla eğitimli toplumlar farklı yollarla galeyana gelmeyi sürdürüyor.

Eskiden kız çocuklarına oyuncak olarak bebek, erkek çocuklara ise tank, tüfek hediye edilirdi. Biraz büyüdüklerinde kızlar evcilik oynamaya başlar, erkekler tüfekleriyle, ‘da da daa’ diyerek etrafta koştururdu. Zamanla pedagoglar tank/tüfeğin çocuğu şiddete yönlendirebileceğinden, farklı oyun türlerini önerdi. Son yıllarda ise, ‘cinsiyetsiz oyuncak’ kavramı yaygın… Mesela, Pamuk Prenses masalında prenses narin, atlı prens güçlü şeklinde yorumlanmıyor. Tam tersine kızlarla erkeklerin eşitlikçi, özgüvenli bireyler olarak toplumda yer almaları önem kazanıyor.

Günümüzde çocuklar yetişkinlerle aynı ortamda bulunuyor, fikir yürütüyor, hatta ebeveynlerine cep telefonundaki yenilikleri öğretiyor. Bu meyanda konuşulanlarla ilgilenmediğini zannettiğimiz komşunun beş yaşındaki çocuğu, “Savaşta ne olur?” sorusunu yöneltiyor. Bir anlık sessizlik… İyi ki annesi değilim diye içimden geçirdim. Nasıl yanıtlanır bu soru? Büyükler anlamıyor ki çocuklar anlasın. “Savaşın kazananı olmaz” gibi cümleler ise bana anlamsız/yetersiz geliyor.

Sağ beyin yani mantık çocuklarda altı yaşına kadar devreye giriyor. Yetişkinlerde ise bazen ne sağ ne sol beyin çalışıyor. ‘Savaşta ne olur’un cevaplarından biri bu olsa gerek.

***

Pazar akşamüstü Kabataş-Adalar vapuruna bindim. Epeydir şehirde, ana caddede yürümekten vazgeçtim. Ara sokaklar nispeten daha sakin. Klakson sesi, itiş kakış, görmekten haz almadığımız turist kafileleri daha az bu güzergâhta.

Eylül itibarıyla Adalar daha sakin. Havaların iyi gitmesi sonbaharı burada daha uzun yaşamamız için bir vesile. Gerekçe ne olursa olsun Ada’da sıkıntılar, kaos bir adım daha uzağımdaymış gibi duruyor. Sağlığım yeşille mavi arasında dengeleniyor. Belli bir süre için de olsa, kendi kozamda gerektiği kadarla yaşayıp huzur buluyorum. Yakında, giden bir uçağın ardında bıraktığı beyaz çizgiye bakıp, ‘roket mi bu?’ gibi paranoyaları yaşamaya hazır olduğumda şehre döneceğim.

Sağlıkla kalın.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün