Yapay zekadan (artık) korkmuyorum

İzel ROZENTAL Köşe Yazısı
26 Temmuz 2023 Çarşamba

Sıcaklar bir yana, bu aralar gündemde bir yapay zeka muhabbetidir gidiyor. Yaşamın her alanında yapay zekayla karşılaşır olduk. Önce masumane bir şekilde cep telefonlarımıza girdi, ‘Siri’ gibi konuşan akıllı asistanlar sorularımızı yanıtlamaya, gündelik hayatımızı kolaylaştırmaya başladı. Derken bir baktık ki artık bütün hareketlerimiz, yaşam tarzımız, ilgi alanlarımız ve eylemlerimiz göz altında! Buna bile uyum sağlamış, mutlu mesut yaşıyorduk ki, hazret kitap yazmaya, resim yapmaya, müzik bestelemeye başladı. Mimari projeler planlar hazırlıyor, siyasi ve ekonomik yorumlarda bulunuyor… Köşe yazarlığı bile yapıyor, bakınız serbestiyet.com sitesinde Senai Bilir! Üstelik bütün bunları yaparken kendisini sürekli geliştiriyor, ustalaşıyor... Yapay zekâ resmen işimize sahip çıkıyor!

Hollywood ahalisi yapay zekanın senaryo yazdığını, figüranlık bir yana oyunculuk bile yaptığını fark edince greve gitmekten başka çare bulamadı. Bu satırlar yazılırken sinemacıların grevi sürüyordu, fakat ne yalan söyleyeyim bu eyleminin sonuç vereceğinden şüpheliyim. Teknolojik gelişmelere karşı koymak süratle üzerimize doğru gelen bir kamyonu çelme takarak durdurmaya çalışmak gibi bir şey!

Gözümde bir sinema dahisi olan Stanley Kubrick’in 1960’lardan gelen ve her nasılsa zihnime kazanmış iki kült filmi vardır. Biri Dr. Strangelove, diğeriyse 2001: A Space Odyssey (2001: Bir Uzay Macerası). Peter Sellers’in üç ayrı kişiliği canlandırdığı ve pek çok karikatüriste ilham kaynağı olan Dr. Strangelove filminin trajik son sahnesini bir başka yazıya bırakarak 2001 Uzay Macerası’na kısaca bir göz atalım.

1968 yılında çevrilmiş bu bilimkurgu filmini yanlış hatırlamıyorsam 1970 yılında izlemiş ve acayip etkilenmiştim. Bugünün penceresinden baktığımda Kubrick’in pek çok öngörüsünün (görüntülü telefon, düz ekran televizyon, satranç ustası bilgisayar) gerçekleşmiş olduğunu gördükçe usta yönetmene bir kez daha şapka çıkartıyorum! Fakat nihayetinde insiyatif kullanmaya başlayarak kendisini devre dışı bırakmaya çalışan astronotları katleden filmin asıl kahramanı HAL adlı yapay zekanın insanlık için nasıl büyük bir tehlike arz ettiği aklıma geldikçe ürpermeden edemiyorum. Ya Kubrick yapay zeka öngörüsünde de haklıysa!

Fıkra bu ya, yapay zekaya sormuşlar: “İklim krizi, savaşlar, göçler, kuraklık, ekonomik dengesizlik… Bunca sorun nasıl çözülür, dünya nasıl kurtulur?”

Cevap: “İnsanı yok edin!”

Aslında giderek bende bir paranoyaya dönüşen endişemi pekiştiren bir olgu daha vardı. Bana göre mizah sadece insan zekasına bahşedilen bir nimettir ve dünya üzerindeki hiçbir canlıda mizah duygusu ya da ironi yapma yeteneği yoktur. Yapay zeka ise bir ‘agelast’tır!

Hemen açıklayayım, agelast, bugün artık Fransızların bile unuttukları Antik Yunan kökenli bir Fransızca sözcüktür. 16. yüzyılda, edebiyat dünyasında Gargantua ve Pantagruel adlı obur devlerin babası olarak bilinen François Rabelais tarafından icat edilen bu sözcük, gülmeyen, espri anlayışı olmayan, mizahtan tamamen yoksun anlamına gelir. Agelastlar festivalleri, maskeleri, palyaçoları, şaklabanları, mizahçıları, karikatürcüleri sevmezler. Onlar için tek gerçek vardır: Dünya kusursuzdur ve her şey göründüğü gibidir. Gülmek, ciddiyete yapılmış bir hakarettir. Bu tanım sizde çağrışım yaptı mı? Bende yaptı ve çok korktum! “Dünyayı kurtarmak için insanlardan temizlemek!” Tarih kitapları böyle düşünen mizah yoksunu diktatörlerle dolu. Bunun yanlış olduğunu, ‘şakacıktan’ söylendiğini yapay zekaya nasıl anlatacaksınız?

Geçtiğimiz günlerde, Açık Radyo’daki haftalık karikatür programım esnasında, tam da yapay zeka konusundaki bir karikatürü dinleyicilere anlatmaya çalışırken bu endişemi dile getirdim; “Yapay zekadan korkuyorum çünkü mizahtan anlamıyor” deyiverdim. Programın sunucusu Özdeş Özbay itiraz etti, “Yanılıyorsun, yapay zeka mizahtan anlıyor, hatta ironi bile yapıyor” dedi. İnanmadım ve kanıt istedim. Programın ardından bana bir link iletti. Meğer böyle bir radyo istasyonu mevcutmuş, adı da Radio Gpt*. Hemen bulup dinledim. Ohio, Cleveland kaynaklı bu radyo kanalı üç farklı yapay zeka modelinin bir araya gelmesinden oluşturulmuş. Sosyal ağları ve geleneksel medyayı tarayarak dinleyicinin ilgi alanına yönelik müzik ve haber yayını yaparken şarkı aralarına çeşitli espriler, ironik yorumlar sıkıştırıyor. Yani yapay zeka hem güldürüyor, hem de güldürürken düşündürüyor. Bir sonraki aşamada artık kendi kendisiyle dalga geçeceğini tahmin etmek zor değil.

Özdeş Özbay’a verdiği bilgi ve beni yersiz korkularımdan kurtardığı için teşekkür ediyorum, yapay zeka ‘agelast’ değilmiş, insanlık için tehlike yok.

 

*   https://listen.streamon.fm/radiogpt

Etiketler:

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün