Fata Morgana… Bu terimi daha önce hiç duymamıştım. Derken Ordu’ya davet edildim. Alper Aydın doğduğu ve büyüdüğü Yason Burnunda bir çocukluk hayalini gerçekleştirerek 100 hektarlık bir alana yayılan bienal tadında solo bir sergi açıyordu ve serginin adı Fata Morgana idi. Bu sergiye dair izlenimlerimin kimisi ve sergiye giderken yaşadığımız macerayı gazetemizin sanat sayfası için yazdım. Bir aksilik olmazsa bu sayıda bulacaksınız. Okumak isterseniz sayfaları çevirin. Burada tekrar etmeyeceğim.
Garip olan aynı ay içinde İstanbul’da Alper Aydın’dan bağımsız ve farklı sanatçıların eserlerinin yer aldığı, karma bambaşka bir serginin aynı isimle açılmasıydı.
Fata Morgana… Alper Aydın’dan öğrendiğim kadarıyla ender rastlanan bir hava olayının adıydı bu. Atmosferde katmanlar arası ısı değişimi nedeniyle uzağa bakarken havada asılı çarpık cisimler görülmesi durumuydu. Ya da bazan sıcak havada araç sürerken uzaklarda su birikintisi görülmesi haliydi. İstanbul’da Decollage Art Space galeride açılan sergiden başka anlamlarına da ulaşmıştım. Gerçeklik ve kurgu, umut ve korku arasındaki ince çizgiydi Fata Morgana. Gerçekleşme imkanı olmayan dilek, çaresiz bekleyişti. Geçici sevinçti. Ayrıca büyük Ortaçağ efsanesinde Kral Arthur’un kardeşi, güçlü ve tekinsiz büyücü, Avalon rahibesinin adıydı. Biraz daha araştırınca bu terimin ‘fata morgana etkisi’ olarak bazı ekonomik durumlar için de kullanıldığını gördüm.
Fata Morgana daha önce duymadığım ve bütün bu anlamlarına rağmen çok da bilinmeyen bir terim. Böylesi bir terimin farklı kişiler tarafından aynı dönemde akla gelip kullanılması ne kadar olasıydı acaba?
Derken Minoa Kitapevinin yayınladığı Iskarta dergisinin ilk sayısı geldi önüme. Keyifli konuların işlendiği bu sayıda bir reklam dikkatimi çekti. Bir kutu oyunu reklamı: Masada Muhabbet. Gazetemizin 21 Nisan 2021 sayısındaki köşemde konu aldığım sevgili Jamie Gülcan, yıllardır gerçekleştirdiği ve benim de keyifle katıldığım o muhabbet etkinliklerini geliştirip bir kutu oyununa mı çevirmişti yoksa? Etkinliklerde Jamie bir masa etrafında topladığı birbirini tanıyan tanımayan insanlara temel konularda bir miktar da kışkırtıcı sorular içeren kartları sunarak derin sohbetlere, daha da ötesi kalplerin bir olduğu bir muhabbete yönlendiriyor. Muhabbet de zaten tam olarak bu değil miydi? Bunu zaman içinde geliştirmek istediğini o günlerde bana anlatmıştı. “Ne güzel nihayet yapmış” diye düşünürken ilanda onun adına rastlamadım. Biraz araştırınca, Masada Muhabbet’in yine yıllardır bu konuda çalışan, hatta daha önce Özgür Bolat ile birlikte çalışıp çocuklar için sohbet kartlarını yazan Pelin Küçükoğlu’nun geliştirdiği bir proje olduğunu öğrendim. Görünüşe bakılırsa, her iki taraf da birbirlerinden bağımsız ve etki altında kalmadan aynı ihtiyacı fark etmiş ve bu ihtiyaca çok benzer şekillerde ve benzer bir isimle cevap vermeyi düşünmüştü.
Zamanın ruhu hepimizi benzer şekillerde etkiliyor olabilir miydi?
Ya da 40 yıl kadar önce Rupert Sheldrake’in öne sürdüğü morfik rezonans ve doğanın alışkanlıkları teorisi iş başında olabilir miydi? Akademik çevrenin pek de kabul etmediği ama teyid etmek ya da çürütmek için üzerinde çalışmalar yapmadığı bu teoriye göre doğanın alışkanlıkları vardır. “Evrende bir olay bir kere oluştu mu, bir düşünce bir kere açığa çıktı mı o olayın tekrar oluşması, o düşüncenin başka bir yerde açığa çıkması daha kolaydır” diye ileri sürer Sheldrake. “Bir şey evrende sürekli tekrarlandığında morfik bir alan oluşuyor ve bu alanla kurulan rezonans aynı durumun başka yerlerde de tekrarlanma olasılığını arttırıyor. Yani bir davranış modeli bir kere ortaya çıktığında değişim başlıyor, yeterince uzun süre tekrar edildiğinde ise bunun morfik rezonansı tüm türü etkiliyor.”
Zamanın ruhu ya da morfik rezonans ya da sadece tatsız bir çakışma... Nasıl oluyor da böyle çakışmalar oluyor sorusunun cevabını bırakalım bilim insanları araştırıp açıklasın, bizler arada bu sergileri gezip kendimizi Jamie Gülcan’ın etkinliklerinde ya da Didem Küçükoğlu’nun kartlarıyla muhabbetin akışına bırakalım. Değil mi ki muhabbet kalplerin bir olmasıdır, bizler de muhabbetimizi hep birlikte çoğaltalım.
Meraklısına not: