İyi ki varsınız, sizinle nice 12 senelere

İgal MEVORAH Köşe Yazısı
8 Mart 2023 Çarşamba

Sevgili okur, sessiz sedasız geçtiğimiz ay Şalom’da 12. seneme girmişim. Tabii yüreğimizi dağlayan 6 Şubat depremi, Türkiye’nin siyasal konuları derken vakit olmadı sizinle iki kelam sohbet etmeye. Daha doğrusu, teşekkür etmeye… 

12 sene önce ilk defa bu gazetenin kapısından girdiğimde, gazeteci olma hayaliyle yanıp tutuşan 17 yaşında bir gençtim. Genel Yayın Yönetmeni İvo Molinas ile çocukluğumdan beri tanışıklığımdan ötürü rahat rahat girmiştim kapıdan. Kendisi de bana aynı rahatlıkla kapısını açmıştı. O yaz  Fanatik gazetesinde staj yaptığımdan, spor bölümünde yazmak istemiştim. Fanatiklik de yok değil tabii. Fenerbahçe gümbür gümbür :). İlk yazımı Spor Sayfası Editörümüz Vedat Levent’e atmamı istediler. Tabii, gramer hatalarıyla dolu bir yazıyı gönderdim Vedat’a. 17 yaşındaydım, mazur görmüş olmalı beni ki o yazımı direkt gazeteye verdi. Yayınlandı. Şoktaydım, ilk defa bir gazetede yazım büyük sayfada benim ismimle yayınlanmıştı. Haberin başlığı da “Şampiyonların Futbol Marketleri” idi. 

Biraz eziyet gibi olan yazımı bütün aileme zorla okutmuştum. Sanıyorum tirajım o sıralarda 12 ila 15 arasında değişiyordu. Zaten sayfaya yeni kan arayan editörümüz Vedat Levent tuttu elimden, hiç bırakır mı, verdi görevleri. Kendimi muhabir gibi hissettiğim birkaç görüşmeye gittim. O kadar güzel zamanlardı ki, hayalini yaşayan bir çocuktum. Tabii ülkenin gidişatı gazeteci olmama izin vermedi. Liseyi bitirdim, üniversite başladı. Şalom hala benleydi. Ben hala Şalom’laydım. Bir sürü yazı işleri toplantısı, yılbaşı yemekleri derken 2013 Nisan’ında Vedat’tan bir telefon aldım. “2013 Maccabiat’ına İsrail’e gidiyorsun koçum” dedi. Press kartım olacaktı, bütün sayfayı iki senelik yazara emanet etmişti Şalom. O gün haberi aldığımda evin içinde nasıl zıpladığımı anlatamam. Zamanın üniversite sınavlarına çalışırken en büyük motivasyonumdu Maccabiat. 

2013 Temmuz’u gelmiş, üniversite sınavı bitmiş, press kartımı almış, israil’e gitmiştik. Maccabiat başlamıştı. Hem maçlara gidiyor hem her akşam yazıları yazıyordum. Şimdiki spor yazarımız, o zaman bir tenisçi olan Meyzi’nin de yardımlarını esirgemek olmaz. Ve tam da o gün, İsrail’de otobüsle giderken üniversite sonuçlarımı öğrendim. Şalom’la bir serüvendeyken üniversiteye girdim. Yine hayatımdaydınız, yine sizleydim. Maccabiat serüveninden tabii ki unutulmaz hikayelerle döndüm. Uluslararası basın kartımı da hala saklarım. O benim hayalimi gerçekleştirdiğim en güzel noktaydı. Sırasıyla sayılamayacak kadar yazı, kimisi iyiydi, kimisi kötüydü. Sonra ‘Spor Seyrederken’ yazmaya başladım. Sizlerle sohbet etmeye başladım köşemde. İstediğimi yazdım, sizinle aklımda sohbet ettim. Siz hep burdaydınız, tıpkı şimdiki gibi. İki sene önce, bir gün mahallemde, Gayrettepe’de yürürken bir ses duydum; “İgal Mevorah!!”. Evet dedim. Bir amcamız, köşelerimden okuyup beni tanımış. İlk defa biri tarafından çağrılmıştım. Gazetedeki köşemden tanınmıştım. O duygunun güzelliğini sanırım anlatamam. Selam sana, eğer bu köşeyi okuyorsan, sen de bana çok cesaret verdin. İsmini hatırlamıyorum, çok özür dilerim. 

2017 senesinde Fenerbahçe Ülker’in Euroleague şampiyonu olduğu sene yarı final maçına gitmiştim muhabir olarak. Bir sürü Darüşafakka maçı izledik basın tribününde. David Blatt ile röpörtaj yaptık. En yakınlarımdan İgal Ers eklendi sayfaya. Harika bir basket yazarı kazandırdım diye pay çıkarsam fena olmaz sanırım. 

Fakat sevgili okur, en güzeli neydi biliyor musun? Bütün bunları yaparken, amatör ruhumuza asla ama asla karışılmadı. Vedat’a ne söylesem, bir ağabey gibi yönlendirdi, nazımızı çekti. Gece 11’lerde, 12’lerde atılan yazılara sesini çıkartmadı. Virna’ya binlerce devrik cümleli yazılar attım, tek tek okudu. Kimse bir şey demedi, direkt yayınlandı. İvo gerektiğinde tebrik etti, gerektiğinde eleştirdi ama hep özgürdük. Hep hayalimizi gerçekleştirdik. 

Bugün Purim, mucizelerin günü. Şalom da işte 17 yaşındaki bir çocuğun hayalini gerçekleştiren bir mucizeydi. Yoksa sanırım bir gazetede hiçbir zaman köşem olmayacak, hiçbir zaman global bir basın mensubu olamayacaktım. Neler yaşamadım ki. Burası böyledir işte, çocuk girersin, desteklerler, hayalinde yaşarsın. 

Ve sen sevgili okurum… Sen olmasan muhtemelen ben de olmayacaktım. Ben bugün Şalom’da elleri titreyerek gazeteci olma hayaliyle giren bir çocuk olarak 12 yaşıma bastım. İvo kapıyı açtı, Virna motive etti, Vedat tuttu elimden, sen de hayalimi okudun. Bütün Şalom emekçilerine ve en çok sana teşekkür ederim. İyi ki doğduk, iyi ki varsın Şalom! 

Hag Sameah 

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün