En kısa ay biterken

Tülay GÜRLER KURTULUŞ Köşe Yazısı
22 Şubat 2023 Çarşamba

Siz bakmayın başlığımın yumuşaklığına! Bu ay, hiç kısa gelmedi kimseye. Ömür kadar uzun geldi, bazı ömürler biterken… Farkındaysanız, depremle ilgili hiçbir şey yazmadım. Yazamadım çünkü. Denedim hatta yazımın başlığını da koydum kafamda: Sesimi Duyan Var mı? Başladım yazmaya, bitiremedim. Ağır geldi her şey… O zaman ne yapıyorum? İlgi duyduğum, duymadığım her türden kitaplara sığınıp zamanı uyutuyorum. İyi geliyor…

Şubatın bitmesine sahiden az kaldı. Olmaması gereken ılık hava, sesi bir türlü dinmeyen ve poyrazlara ara ara gününü gösteren lodos; bu oyunlarına her ne kadar güvenmesek de baharın habercisi gibi şu günlerde… Yalancı baharın…

“Ben Güneş… Peki bu aynada gördüğüm kim? Sen kimsin? Senden nefret ediyorum, seni sevmiyorum! Yaşlı ve çirkinsin! Bir zamanlar güzeldin sanırım ama şimdi gözlerinin etrafında halkalar ve kırışıklıklar var, kilolu ve çirkinsin! Bedenin de ruhun da eski! Sen yaşlısın ve ben seni sevmiyorum. Estetik cerrahı ve güzellik uzmanı da işe yaramadı. Artık dolgulu ve botokslu ama hala yaşlısın!”

Bir akşam elime tesadüfen geçen bu kitabın ve yazarı Şebnem Işılay'ın hayatımı tamamen değiştireceğini -hele ki bugünlerde- asla tahmin edemezdim. Virüslü bir şey tutar gibi eve götürüp kenara attığım ama sonrasında kişisel inovasyon yolculuğuma başlamamı sağlayan bu kitap: ‘Sonsuza Kadar Genç Kalmanın 7 Sırrı’.  Sonraki günlerde Şebnem Işılay'la kendi kendime konuşmaya başladım. Okuduklarımı hayata geçirdikçe kendimi yeniden yarattım. Bugün tam anlamıyla Güneş gibi hissediyorum. İlk defa kendimi gerçekten seviyorum. İçinde bulunduğumuz günler izin verse Güneş'i de daha fazla seveceğim. Kendi güneşimle barıştım ve artık benim güneşim olacak yeniden…doğuyor. Ve bugün diyeceğim ki tekrar: "Yüzünü güneşe döndüğünde, karanlıklar kaybolur." Kitap; kadın olmanın, genç kalmanın, güzel olmanın önemini kadın kalemiyle vurguluyor. Kendimizi yenilemeye ve yeniden keşfetmeye en hazır olduğumuz yepyeni bir aya yaklaşırken mutlaka okunması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum.

Gerilim sever misiniz bilmiyorum, ben bu tür kitaplara hep temkinli yaklaşırım. İnandırıcı olmasını beni sanal değil, hakiki bir gerginliğin içine sokmasını beklerim. Bu bende hem okuma azmi, hem de kitabın sonunu görme merakı uyandırır. Sandrine Celette’nin ‘Çelikten Düğümler’i böyle gerçekçi bir polisiye ve psikolojik roman karışımı… Yabacı basın şöyle söz etmiş kitaptan:

“Okuyucuyu baştan uyaralım: Bu romanı bugüne kadar okuduklarınızla karşılaştırmayın. Klasik Fransız edebiyatı, psikolojik roman ve polisiye roman karışımı bu harika eserin eşi benzeri yok.”  L’Express

“Bu muhteşem (Amerikalıların tabiriyle) captivity thriller, tarzın klasiklerini ve Stephen King’in Sadist’ini hatırlatıyor.” Le Figaro Magazine

Kolay okunuyor, sizi meşgul ediyor.

Bizi düşündüren, bedenimize hayat veren, aklımızın, zekamızın ev sahibi beynimiz hakkında düşündünüz mü hiç?

Beyin insana dair hangi sırları barındırır?
Bilinçaltımız bizi nasıl etkiliyor?
Beyin kapasitemizin ne kadarını kullanıyoruz?
Her yaşta daha zeki olmak için ne yapmalıyız?
Her insanın beyni parmak izi gibi eşsiz mi?
Kişiliğimizi beynimiz mi belirler?
İnsanoğlu neden şiddete meyilli? Linç nasıl bir ruh hali yaratıyor?
Psikopatlar nasıl bir beyin yapısına sahip? Beyinle suça eğilim arasında bir bağlantı var mı?
Beyin büyük acılarla nasıl baş eder?
Kadın ve erkek beyni neden farklı? Âşık beyinde neler oluyor?
Yalan söylerken kendimizi nasıl eleveririz? Gözler hangi sırları açık eder?
Neden uyuyoruz? Rüya görüyoruz?
Zihnimizin gizli güçleri var mı?
Düşünce gücünü kullanmak mümkün mü?
İnançla beyin arasında nasıl bir ilişki var?
Bağımlılıktan kurtulmak neden bu kadar zor?
Beynimiz nasıl karar alıyor?
Sağlıklı bir beyin için nasıl beslenmeliyiz?
Yaşlanan beyinde neler değişir? Beynimizi sürekli genç tutabilir miyiz?”

Soruları siz soruyorsunuz; ‘Beynin Sırları’ adlı kitapta Pelin Çift ve Prof. Dr. Sinan Canan birlikte cevaplıyorlar. Kitabı okurken çokça şaşıracak ve insanın yaratılış mucizesini bir kere daha düşüneceksiniz.

Bütün bunlar, art arda olanı biteni daha az düşünmeme yardımcı oldu. Kendimle gurur duymuyorum ama hepsi bana yasak… Daha sağlıklı olmam için, bana dayatılan ilk şart, üzücü haberlerden ve üzüntülerden uzak olmam… Böyle bir hayat var mı peki? Ancak hayallerde…

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün