Nasıl olmalı?

Riva DUVENYAZ Köşe Yazısı
11 Ocak 2023 Çarşamba

Financial Times ayda bir HTSI adında bir lüks tüketim dergisi yayınlanıyor. Eylül ayında Gwyneth Paltrow’u kapak yapmış. 50’yi deviren Gwyneth, Goop adlı markasını tanıtma amaçlı bir söyleşi vermiş. Belki hatırlarsınız, Gwyneth geçtiğimiz yıl vajina kokusu olduğunu iddia ettiği mumlar satışa çıkardı, kadınlar için wellness ürünleri tasarladı. İçinde yeşim taşından vajina yumurtası ve değişik titreşim özellikli vibratörler de olan bir seçki ile bir kadına ait gerekli gördüğü ürünleri markası altında topladı. Gerçi hijyene aykırı ürünler sattığı için bazı cezalara çarptırıldı, ancak bütünüyle bakıldığında epey karlı ve sıra dışı ürünlerin sahibi oldu. Verdiği röportajda tamamen makyajsız duru yüzü ile biraz bizim coğrafya kadınınca kabul edilemez fotoğraflar vermiş, insan bari sapsarı kaşlarını biraz yoğunlaştırmaz mı?

Bu girişi yapmamın nedeni, keyifle yaş alan kadınların güzelliğinin içlerinden fışkıran enerjiden kaynaklandığına dair bir gözlem yapmaktı. Hatta daha ileri giderek bir profil çizmeye çalışacağım. Zira insanın tek gençlik kaynağı kendi düşünceleri. Olan biteni anlamlandırmaya mesai veren insan, dış kaynaklı perspektiflere çok takılmıyor ve özgün bir neşe kaynağı olabiliyor. Tutkularını biliyor, lafla değil eylemle var oluyor. Pervanelerin ışığa yönelmesi gibi bir çekim merkezi oluşturuyor.

Biraz iğne/çuvaldız misali yeni yılda ‘nasıl olmalı?’ beyin fırtınası yapalım. Zaten vazgeçilmez olan ilk kural bedenin aktif kullanılması. Kıpırtısı devam eden insan her şeye yetişiyor. Ve ruhu da güzelleşiyor. İkincisi, kimyasal bağımlılıklardan arınma. Buna üzülerek reçetesiz satılan depresyon ilaçlarını ve sigarayı da eklemek gerek. Üçüncüsü ise mecburi hareketlerden kaçınıp istediğin insana dönüşmek. Örneğin sosyal medyadan bir-iki cımbızla alınmış özlü söz yerine yazı ile kendini ifade etmeye çalışmak… Örneğin binlerce tıpatıp aynı yılbaşı mesajını ağzından öpücük fışkıran emoji ile cevaplamak yerine doğal bir iki cümle sarf edip, mesai harcayarak kendi özelliğini ortaya koymak…

Bilin ki, emoji ile iletişim kurmak, karşıdakini savuşturmak için elimize verilmiş bir araç. Bilin ki, o araç elimizden alınsa çoğumuz kelimelerle kendimizi ifade etmekten aciz hale geliyoruz. Deneyin, bir gün boyunca emoji kullanmayın, sancılı bir gün olacağına eminim. Ve bilin ki ben size emoji dolu bir mesaj gönderiyorsam, içerik yaratmaya sabrım ve daha acıklısı isteğim yoktur…

İçinden gelmeyeni mecburiyetten yapmak sahtecilik. Bukowski 1973 yılbaşı ile ilgili dehşetini dile getiren bir şiir yazmıştı… Amacı kutlamaları lanetlemek değildi, kendisi ile ilgili bir açılım yapıyordu sadece. Mecburiyetlerle ilgili kendi adıma verebileceğim en kolay örnek telefon görüşmeleri. Önden uyarı verilmeden doğrudan arandığım zaman içimi kaplayan his her zaman sevinç olmuyor. Aklımdan geçenler sırası ile: açarsam istediğim dikkati verecek konumda mıyım? Konuştuklarımızın sonra bende yer etmesini nasıl sağlayacağım? Ve en önemlisi, hazırlıksız başladığım konuşma benim istemediğim konulara gebe ise nasıl sıyrılacağım… Bu nedenle, aradığınız insanlar açamıyorsa şefkatle yaklaşın… Size tahmininizden daha fazla değer veriyor olabilirler.

Kısaca, bizim yaşlara uygun ‘nasıl olmalı’ listesi insanlardan gerçek titreşimler almak için yazışma külliyatı oluşturmaya özen göstermeyi kapsıyor. Ayrıca yüz yüze görüşmelerde telefon ile bağı koparmayı, gerçek kişi ile olan mesaiye öncelik vermeyi de… Bu sayede Bukowski gibi kırılgan ve özgün, Gwyneth gibi güzel ve tutkulu olabiliriz…

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün