Özgürlükler yok sayıldıkça tehlikeler kapıya dayanıyor

Selin BARLAS Köşe Yazısı
2 Kasım 2022 Çarşamba

Herkesin ‘fırsatlar diyarı’ veya ‘özgürlükler ülkesi’ dediği Amerika’da neler oluyor?

Etrafımda birçok insanın şuursuz “Amerika sevdası” bana gündemden ve gerçeklerden bîhaber çoğunluğu hatırlatıp duruyor… Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak sahi bu olsa gerek!

‘Yeni dünya’ karmakarışık…

Anayasa’nın menfaatler üzerinden yorumlanması, Senato binasına yapılan silahlı baskın, deli saçması komplo teorileri üzerinden oy toplayan aşırı sağcı, ırkçı beyazların gündemi yormadan edemediği güzelim anavatanım…

Neler oluyor diye sormadan edemiyorum….

Amerikan anayasasının birinci maddesi “basın, fikir ve ifade özgürlüğü” kutsallığı ülkenin gelişmesinde ve insanların aidiyet hissini pekiştirmesinde şüphesiz büyük rol oynadı…

Ancak; bu maddenin varlığı ülkedeki etnik, dinî ve kültürel farklılıkları ne kadar koruyabiliyor?

İnsanlar zıvanadan çıktıkça, cahilleştikçe ve cahil kalabalık çoğaldıkça kanun veya anayasanın yaptırımı hatta önemi kalıyor mu?

Amerikan anayasasının birinci maddesinin tanımladığı özgürlükler yok sayıldıkça tehlikeler kapıya dayanır hale geliyor…

Son zamanlarda sinagoglarda hahamların cemaatlerine yönelttikleri sorular Washington Post ve New York Times gibi gazetelerde yerini buldu…

Yükselen aşırı sağ, komplo teorilerinden beslenen Protestan beyazlar, kafası karışık çoğunluk bir araya gelince tehlikeli bir hal alıyor…

Hahamların gözlemlediği cemaatlerinin Trump sonrası Amerika’da bütün ayarların şaştığı ve ülkenin temelini sarsan ve bozan bir ırkçılık refleksinin geliştiği…

Adalet, eşitlik ve özgürlük için gelen insanların yavaş yavaş çıkış aradığı bir yer olmuş ‘yeni dünya’…

2015 ve 2021 arası antisemit saldırıların üç misline çıktığı ve bu yılın yani 2022’nin bu rekoru maalesef katlayacağı açıklandı…

Pittsburgh Sinagogu saldırısı üzerinden dört yıl geçti…

O saldırı ne ilk ne de sondu…

Washington Post’un hazırladığı antisemitizm dosyasında her dört Yahudi’den birinin Amerika’da ırkçılığa maruz kaldığını açıklıyor.

Bu sayıları bilmeden de Amerika’da yaşananları görmek gayet mümkün…

Sosyal medyada Kim Kardashian’ın eski eşi ‘meşhur müzisyen’ siyahî Kanye West’in Yahudi karşıtı söylemleri ve gayrı insanî ölüm içerikli nefret söylemleri ırkçı beyazlar tarafından destek gördü… Amerikan Büyükelçiliğini Kudüs’e taşıyan Trump, Kanye West’e sahip çıkarak “Kanye bana daima iyi davrandı bence Yahudiler ayağını denk alsa iyi olur” dedi. Kabul edilemez korkunç olaylar silsilesinde bunun arkası geldi tabii… Nazi selamları Los Angeles’ta dahi verilirken hayretler içinde “ne oluyor” diye kalakaldık…

İttifaklar, destekler karman çorman olmuşken sormadan edemedim…

Hep mi böyleydi?

Birçok İslamcının romantize ettiği Malcom X bu ırkçı üslubu vakti zamanında beslemiş ve köklendirmiş bir isim… Amerika’da siyahların Holokost ve sonrasında yaşanan faciaların algısını değiştirmek için ikinci dünya savaşında yaşananlara dair gayet ırkçı bir yaklaşımla aşırı sağcı beyazları aratmayan bir söylem geliştirdi…

“Yalnızca 6 milyon Yahudi Hitler tarafından öldürüldü, sakın bir tek Yahudi için gözyaşı dökmeyin! 100.000.000 Afrikalı topraklarımızdan olduk ve buraya köle olarak getirildik, bir avuç Yahudi için ağlamayacağız çünkü Yahudiler kendileri etti ve kendileri buldu” diyerek nefret tohumlarını yıllar evvel ekmişti… Tel Aviv Üniversitesi tarafından yapılan araştırma ve yayınlarda dehşet verici bu rapor haksızlığa uğramış bir toplumun canı yanmış başka insanların acısına duyarsızlığını ve hedef göstermesini çok çarpıcı bir biçimde anlatmış.

Malcom X, Yahudileri hedef gösterip Arap aşkıyla yanarken gerçeklere ve tarih bilgisine ne kadar hakimdi acaba?

14. yüzyılda yaşamış Tunuslu âlim İbn Haldun’un “zencilerin aptal hayvanlara daha çok benzediği ve insanlara çok benzemediklerini” belirten korkunç söylemlerinin birçok orta çağ Arap yazarını etkilediği bilinen bir gerçek iken Malcom X’in Arap aşkını anlamak mümkün değil… Netice İbn Haldun ve Amerika’daki aşırı sağcı, ırkçı beyazların hastalıklı ‘fikirleri(!)’ aynı…

Amerikalı Yahudiler nüfusun yüzde 2’sini oluşturmakta… Ancak nefret suçlarının yüzde 55’inin de hedefi olmaları beyazların ve siyahların eseri desek yanlış olmaz…

Amerika’da azınlıkların kendini nispeten güvende hissettiren yegâne unsur şüphesiz anayasa! İfade özgürlüğü ve özgür yaşam hakkı şimdiye dek uygulanmaya ve korunmaya çalışılmış.

Trump sonrası Amerika ve Cumhuriyetçi Parti’de ancak kuvvetler ayrılığı ve laiklik ilkesi tehlike altında…

Cumhuriyetçilerin komplo teorileriyle beslenen ve beyazların tehlike altında olduğunu haykıran, ‘kan emici(!)’ elit kesimin karşısında duran cahil ve şuursuz bir kesim var…

Amerika daha çok çalkalanacak…

Özgürlüklerinden ve laiklikten ödün vermeleri halinde bu güvenceler yüzünden orada yaşamını sürdüren insanların ayrılma ihtimali şaşırtıcı değil…

***

25-30 yıl içinde Amerika’da beyazlar çoğunluk olmayacak… Bu bir gerçek!

Ancak ırkçı beyazlar azınlık haklarını yok etmeye çalışırken kendi istikballerini de bilinmez bir yere sürüklüyor. Hak ve hukuk herkese lazım…

Gandhi, Desmon Tutu, Martin Luther King gibi özgürlük mücadelesi vermiş adamların sözleri, tecrübeleri hatırlanmalı…

Tarih tekerrürden ibaret evet! Ama ders almak ve gelecek faciaları önlemek herkesin elinde…

Haksızlığa sessiz kalmak, güçsüze yapılan baskı karşısında tepkisiz olmak kötünün yanında saf tutmak demek…

Hukuksuzluğun ve adaletin bir gün hepimizin kapısını çalması demek…

Ama siyah ama beyaz, ama dinsiz ama inançlı dünyada hepimiz için yer var…

Eşitlik ve özgürlük yok sayılmadığı sürece…

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün