Cittaslow

Sami AJİ Köşe Yazısı
25 Mayıs 2022 Çarşamba

Eveeet! Bugünkü konum salyangoz.

Ara sıra basında çayırlarımızdan toplanan bu sürüngeni ihraç ettiğimizi ve başta Fransa olmak üzere birçok ülkeye canlı veya dondurulmuş olarak sattığımızı, biraz da gülümseyerek, okuruz.

Ancak yolunuz bir gün Fransa’ya düşer de lokantaya giderseniz, mönüde bir tabak salyangozun fiyatına bakın: 60 Euro civarındadır.

Hayvancığımız, uzmanlara göre, her şeyden evvel yüksek protein ve düşük yağ oranıyla çok değerli bir besinmiş. Yine aynı bilim insanlarına göre -sıkı durun- Omega 3, demir, kalsiyum, fosfor, potasyum, magnezyum, selenyum gibi mineraller bakımından çok zenginmiş. İlaveten salyangozda bol miktarda A, E, K ve B vitaminleri de bulunurmuş.

Bitmedi. Salyangoz salgısından üretilen ilaçlar varmış. Neredeyse her derde deva gibi gösteriliyor. Bilhassa üretilen kremler cilde muazzam faydalar sağlıyormuş. Bayağı cildi gençleştiriyormuş, hücreleri de yeniliyormuş. (Tekrar edeyim, kulunuz uzmanların yalancısıdır.)

Demek ki yağmurdan sonra yollarda ve bahçe duvarlarında yavaş yavaş ilerlerken gördüğümüz bu (bence) sempatik sürüngen biz insanlar için çok faydalıymış! Bununla kalmayıp bize huzur bulmak için nasıl bir ilham kaynağı olduklarını anlatayım:

Sene 1999. Mekân Orvieto, İtalya’da 21 bin nüfuslu, 14. yüzyıldan kalma bir katedrali olan, sakin, tarihî bir şehir. Orvieto’nun belediye başkanı ile yine tarihî şehirler olan Bra, Positano ve Greve in Chianti şehirlerinin belediye başkanları buluşuyorlar. Hepsi şehirlerine âşık birer başkandır. Küreselleşme onları korkutuyor; şehirlerinin kimliklerine sahip çıkmak, onların sıradanlaşmasına mani olmak istiyorlar. Her şehir kendi tadını muhafaza etsin istiyorlar.

Yerleşim merkezlerinin kendi kimliklerine sahip çıkıp, küreselleşme sonucu ortaya çıkan şehirlerin birbirlerine benzemesine ve sıradanlaşmasına mani olmak istiyorlar.

Greve in Chianti Belediye Başkanı Paolo Saturnini’nin önderliğinde Slow Food hareketini1 kentsel boyutuna taşımak amacıyla bir platform kuruyorlar. Felsefelerini yansıtan kriterler koyuyorlar. Bu kriterlere uyan kentler bu platforma kabul edilecektir. Gaye, yerel yemeklerine, yöresel mimarilerine, gelenek ve göreneklerine, hatta ve bilhassa esnaflara ve yerel zanaata sahip çıkılmasını sağlamaktır.

Bu hareketin ismi ne olacak?                                           

İşte burada bizim kahramanımız sahneye çıkıyor: Yavaş olan kişiyi anlatmak için İngilizcede “as slow as a snail”2 denmiyor mu? Veya İtalyanca’da “lento come una lumaca”3? İşte bizim salyangoz bu hareketin sembolü olacaktır ve bu harekete üye olmağa hak kazanan kent de bu salyangoz amblemini sergileyebilecektir.

Salyangoz yavaşlık sembolü olmakla kalmayacaktır, yukarıdaki resimde gördüğünüz gibi, sırtında bu şehirleri taşıyacak, onların garantisi olacaktır: Amblemi gören anlayacak ki orada huzur ve keyif bulacak. Yani kentin dünya çapında bir ilgi odağı haline gelme şansı ciddi bir şekilde artmaktadır...

Üye olmanın şartları da ilginç. Her şeyden evvel nüfus 50 bin kişiyi geçmemeli. Üye olmak isteyen kent dosya hazırlar. Dosya yedi kriter altında tetkik edilir:

Tahmin edeceğiniz gibi başta çevre politikaları gelir: Her belediye hava kirliliğinden tutun genel temizliğe varıncaya kadar en ince ayrıntıya kadar incelenir.

Ardından altyapı, yaşam kalitesi ve bu kaliteyi arttırmaya yönelik çalışmaların durumuna bakılır. Tarımla ilişkisi nedir? Yöresel mal ve eşyalar satan esnaf ve yöresel temalara dayanarak çalışan sanatkârlar destekleniyor mu? Turizme önem veriliyor mu? Eğitimin seviyesi nedir ve arttırılması için neler yapılıyor? En çok hoşuma giden kriter ise misafirperverlik durumu. Bu hususta kimse elimize su dökemez. 

Projelerin hepsi ayrı ayrı ve icap ederse yerel ziyaretlerle değerlendirilir. Hepsinden geçer not aldıktan sonra şehir artık salyangozunu gururla sergileyebilir.

Dünyada, öğrenebildiğim kadar 30 ülkede toplam 152 Cittaslow vardır.

İyi güzel de Türkiye’den bu platforma üye olan kasabalarımız var mı? Ne dersiniz?

Evet var… Hem de şimdilik tam 24 adet. Cittaslow sayılmaya hak kazanan ilk şehrimiz Seferihisar oldu.

Eşimle ben, 15 Mayıs’ta grupla yapılan bir Ankara turundan dönerken iki Cittaslow şehrini kısaca ziyaret etme şansımız oldu: Mudurnu ve Göynük. Emin olun çok huzur verici yerler. Gürültü patırtı yok, koşuşturma yok. Sanki yaşam ağır çekimle sürüp gidiyor. Sırf merak için baktım hava kirliliği seviyesine. O gün ‘Air Quality Index’te ölçülen kirlilik “0” idi; tekrar ediyorum sıfır! Hemen aynı anda İstanbul’a baktım. 98 rakamını görünce “Hanımlar, beyler boş verin, biz burada…” diye seslendim...

Duyan olmadı, hepsi yerel üretimin alışverişinde veya fotoğraf çekmekle meşguldü.

Özetin özeti, bundan böyle salyangoz deyip geçmeyin. Yağışlı günlerde adada dolaşırken yürüdüğünüz yere dikkat edin, bu hayvancığı görür germez saygı ile yanından geçin.

---

1 Slow Food 1986’da başlatılan bir hareket. Hızlı ayaküstü yemek alışkanlığına (fast food) karşı alternatif olarak geleneksel ve yerel yemek ve yeme biçimlerini, yerel ekosistemlerin özelliklerini teşvik eden hareket.

2 As slow as a snail: Salyangoz kadar yavaş.

3 Lento come una lumaca: Salyangoz kadar yavaş.

Etiketler:

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün