Geç kalmayalım

Tülay GÜRLER KURTULUŞ Köşe Yazısı
29 Eylül 2021 Çarşamba

Şu pandemi filan…

Kim olduğunu unutturdu bazılarına…

Bazılarınaysa hatırlattı, benim gibi…

Hayatın o kadar uzağına itmiş ki meğer bu düzen bizi; kim olduğumuzu, değerlerimizi, zaferlerimizi, yenilgilerimizi, hedeflerimizi, umutlarımızı düşünmeyi bir yana bırakıp günü kurtarma derdine düşmüşüz.

Ben öyleydim.

Açtım gözümü.

Bir anda…

Dedim ki: “Aç eskisi gibi kapıyı, bak hayat tam orada, al içeri gitsin!”

Ne olursa olsun devam ediyor, şairin dediği gibi “şakaya gelmiyor.”

Eskisi benimdi de yenisi kimin?

Yine benim…

O zaman kaldığım değil, mecburen de olsa ama daha çok da durduğum yerden devam hayata… Aşka, sevgiye, eş olmaya; evlat olmaya, anne olmaya, arkadaş olmaya, dost olmaya, öğretmen olmaya, hayatın sahibi olmaya devam…

Ya düzene uyacaksın kardeşim, ya düzeni kendine uyduracaksın.

Aşı ol, maske tak ama yola devam et.

Hastalık mastalık adı her neyse geldi de düzen, aynı düzen. Hayat sana ait olan bir kesit, başı sonu yok. Hani bu hastalık öncesi yaptığın planlar, koyduğun hedefler, eksik tamamlama hallerin, düşüncelerin; başkasının olmadı ki… Yine senin…

Benimkiler de benim…

Artık, yokmuş gibi yapıyorum ve yaşıyorum hastalığı…Yine parka götürüyorum kızımı, yine maskeli de olsa -arada bir nefes almak için onu açarak- ders anlatıyorum çocuklarıma, yine sevdiklerimi görmeye gidiyorum, ellerini tutuyorum; yine çok özlediklerimi arıyorum, yine yazmayı bırakmıyorum, yine dua ediyorum, dilek diliyorum, kabul olacağını umarak” hatta nereyse- bilerek yaşıyorum.

Doğru fiil bu:

“Yaşıyorum.”

Hayattaysak, ölmediysek; hep bir yol, bir umut vardır.

Gelecek güzel günler bizimdir. 

Yaptığımız planlar, kurduğumuz hayaller, ertelenmiş de olsa bütün istekler bizimdir.

Hayat mı bizi yola getirecek, yoksa gelen hayatın getirilerine -şimdilik tabii- biz mi kabul verip onu yola getireceğiz?

Bence ikisi de…

Ne hayat bize öyle kolay kolay yol verir planlarımızı gerçekleştirmeye, kaderi yazar gibi yapmaya; ne biz ona tamamen müsaade ederiz, hiçbir şey yapmamıza izin vermeden onun bizi bir köşeye öylece oturtmasına…

Hayat bu…

Geldi, geçiyor, geçecek…

Toprak aynı, hava aynı, su aynı, ateş aynı… Birinden biri yok olmadıkça yok olur dünya ama madem var, bu böyle sonsuza kadar devam edecek. Bizden sonra da böyle ‘zamansız’ sürüp gidecek… Biz, bitti zannedeceğiz, ama hayat yolunda akmaya devam edecek. Biten sadece bizim ömrümüz olacak.

O zaman?

Ne olursa olsun hayatın bize değen, dokunan tarafını bırakmayacağız.

Kim bilir?

Belki, yeniden koşmaya başlarız.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün