Teşekkürler Şalom

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
16 Haziran 2021 Çarşamba

Şehir Hatları ve motorlar yaz tarifesi uygulamasına başladı.

Geçen hafta Büyükada’ya gittim. Tıka basa dolu olan motordan inince, eski fayton meydanındaki İETT otobüslerine doğru gittim. Şaşırdım! Turistlere ayrılan kısımda Çarşı’nın köşesine kadar uzanan bir kuyruk; Maden, Nizam, Tepeköy tabelalarının arkasında sırayı bozmamaya çalışan bir kalabalık ve büyük yenilik olarak, kornaya basıldığında fayton sesi çıkaran taksilerin gelmesini bekleyen bir güruh… Ve alanda tek bir vasıta yok.

***

Adalar, yaşlılar ve çocuklar cenneti olarak bilinir. Oysaki en önemli konulardan sayılan ulaşım, yaşlılar için işkenceye dönüştü. Basamakları olmayan İETT otobüslerine binmek bir mesele, inmek ise daha büyük bir mesele. Geçen yaz sezonunda yetkililere yapılan tüm uyarılara karşın, hâlâ bir çözüm getirilmemiş.

Kalabalığı gördüğümüzde, eşim otobüs, ben de taksi kuyruğuna girdik. Hangisi önce gelse, ona bineceğiz…

Tam arkamda yaşını almış bir hanımefendi, güneşin altında ayakta kalmaktan yorulmuş “Kızım, duramıyorum, gölgeye geçip duvara yaslanacağım” dedi. Araç olsa, hemen sıramı vereceğim. Ama ne gelen var, ne giden… Gerçi, Adalar Konseyi üyesi dostumuz Yaşar Bildirici, taksi sayısının çoğalacağı müjdesini vermişti. Dilerim alınan kararlar bir an önce hayata geçer.

Korona için alınan tedbirler daha bir süre devam edecek. İnsani değerler giderek azalsa bile, düşünmeden yapamıyorum. Altmış beş yaş ve üstünün bir önceliği olması gerekmez mi? Maske kullanımının zorlaştığı yaz günlerinde bu insanları duraklarda ayakta bekletmek ne kadar doğru?

***

Çözüm getirmeden, yasak oluşturmak anlamsız… Özellikle, İETT araçlarının getirilmesinden sonra, plakasız akülü arabaların yasaklanacağı yolunda söylentiler sık sık duyuluyor. Manav, market vs gibi esnafın müşterilere hizmet için kullandığı, her köşe başında aniden önümüze çıkan söz konusu araç sayısı gerçekten ürkütücü.

Diğer yanda, akülüler yürüme güçlüğü çeken yaşlılar, otobüs kuyruğunda ayakta bekleyemeyen her yaştaki engelliler için tek çare…

Sonuçta her Adalının ev ve sokak arasında yaşam hakkı olmalı.

Çözüm yaratmak imkânsız değil. Yeter ki niyet iyi olsun.

***

Gelir gelmez, söylenmeye başlamadım. Sıraladıklarım şikâyet unsuru değil. Sadece huzurlu bir yaz için düzenlemelerini hızlandırılması, herkesin yararına olur.

***

Şalom Gazetesi nelere kadir bir bilseniz…

Genç nesil yoğun iş hayatının yanı sıra deşarj olmak için sporunu da aksatmıyor. Zamanını programlayabilen kimileri, hobilerini güncelin arasına katabiliyor.

Kısa süre önce, yedi yıldır ‘soyağaçları’ ile ilgilenen genç bir araştırmacı arkadaş, aile ağacımızda bir teyit almak için oğlumu aradı. Bu tesadüf bizler için iyi bir dürtü oldu. Eşimin ailesinde eskiyi hatırlayan sayılı kişi kaldı. Dolayısıyla amatörce de olsa bir soyağacı oluşturmaya başladık. Ağır ilerliyor, zira arada ilginç yaşanmışlıklar ortaya dökülüyor. Sıra anneannenin kardeşlerine geldiğinde, oğullarından Nesim (Nissim) de Toledo’nun öyküsü hatırlandı. Edirne kökenli, otuz yaşına kadar İstanbul’da yaşayan Toledo serbest gazeteciydi. Şapka Devrimi yapıldığında, değişime uymak için hasır şapkasıyla Galata Köprüsünden geçerken, bir grup gericinin saldırısına uğramış, ‘gavur icadı’ diye şapkayı boynuna geçirmişler. Ertesi gün benzer bir olay yaşamamak için fes takmış. Bu kez de bir grup ‘devrim düşmanı’ anlayışıyla fesi parçalayıp tartaklamışlar.

Sebep bu muydu, bilmem ama ailesiyle Fransa’ya göç etmiş. 1941’de Naziler tarafından yakalandığında, Fransa’nın İspanya Konsolosu Bernardo Rolland sayesinde kurtulmuş…

***

9 Haziran tarihli Şalom’da Silvyo Ovadya’nın ‘El Nehama al Reverso’ başlıklı yazısında, Nesim de Toledo’nun teması kaybettiğimiz oğlu Alain de Toledo’dan söz ediliyordu. Böylece bir kuzeni daha bulmuş olduk.

Alain’in uzun yıllar zamanın İspanya Konsolosunun Yad Vaşem’de ‘Uluslararası Dürüst’ unvanını alması için uğraştığını da dijital platformlardan öğrendim.

Devamı bir başka yazıda…

Sağlıkla kalın.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün