´Küçük Trampetçi Kız´ öksüz kaldı: John Le Carre´in ardından

Selin SÜAR Köşe Yazısı
14 Ocak 2021 Perşembe

2020 yılı hafızalarımızdan uzun süre silinmeyecek gibi. İklim değişikliğinin ve diğer çevresel problemlerin etkisi ile sene başında Dünya’yı kasıp kavuran Covid- 19 salgını, günlük yaşamda birçok yeni alışkanlığı hayatımıza sokmasıyla birlikte en çok sevdiklerimizi de güzel atlarına bindirip bulutlar ülkesine götürdü. Covid-19, toplumsal statü, şan, şöhret, unvan dinlemeden pençesine yakaladığını aldı. Belki bu hastalıktan belki de ileri yaşının getirdiği sorunlardan kaynaklı olarak ‘Casusluk Edebiyatı’nın önemli isimlerinden biri olan John Le Carre (Asıl adı: David John Moore Cornwell) de aramızdan ayrıldı. Le Carre’in yazmış olduğu eserler başta Hollywood olmak üzere sinema sanatına hayat vermiştir. 1961’de çıkardığı ‘Call for the Dead’ (Ölüme Çağrı) kitabı ile birlikte yazdığı yirminin üzerindeki eser arasından en az onu, film olarak çekilmiştir. Hafızalarımızda yer eden başlıca uyarlamalar; ‘The Spy Who Came in From the Cold’ (Soğuktan Gelen Casus), ‘Tinker, Tailor, Solider, Spy’ (Köstebek: Türkçe’ye böyle çevrilmiştir), ‘The Litte Drummer Gir’ (Küçük Trampetçi Kız), ‘The Russia House’ (Rus Evi: Şu anda Bulutlar Ülkesinde olan Şövalyemiz Sean Connery’e de bir selam gönderelim), ‘The Tailor of Panama’ (Panama Terzisi) akla gelen başlıcalarıdır. Bunlar arasında unuttuğumuz veya İngilizce dışında başka dillere olan uyarlamalar elbette vardır.

Son birkaç yazımı özellikle casusluk-espiyonaj sinemasına ayırmıştım. Bu açıdan Le Carre’ın hayatını kaybetmesi doğal olarak bende de üzüntü yarattı. Bu köşenin takipçileri daha önceki yazılarıma konu olan ‘Homeland’, ‘Büro’ gibi son dönemlerin iyi senaryolarına sahip dizilerden bahsettiğimi anımsayacaklardır. İşte bu yapıtları çıkaran senaristlerin de Le Carre ekolünden olduğunu söylemek çok yerinde bir gözlem olabilir…

Le Carre’nin yazmış olduğu, sinemaya uyarlanan ve şu anda yeniden dizi olarak ikinci sezonu yakında BBC’de gösterilecek olan ve ilk sezonu ile izlenme rekorları kıran yapıtlarından biri de  ‘Küçük Trampetçi Kız’dır.  Dizinin ilham kaynağı olan film ise Diane Keaton ve Klaus Kinski gibi dönemin starlarını barındıran ve Le Carre’ın yazdığı romana sadık olarak 1984’te George Roy Hill tarafından çekilmiştir. Sinemaya uyarlama esnasında çok ince rötuşlar yaparak o dönemin atmosferine göre diyalogları yeniden düzenleyen de Loring Mandel’dir. Eser, kısaca Ortadoğu’da yaşanan istihbarat savaşlarına farklı bir bakış açısından yaklaşmakta ve şov dünyasında yer alan bir ismin nasıl istihbaratçı olarak çalıştığını göstermektedir.

Bu satırları okuyanların aklına bir başka isim daha gelecektir: Tom Clancy. Clancy ile birlikte de akıllara Harrison Ford’un 80’li yıllarda hayat verdiği CIA karakteri Jack Ryan gelmektedir. Günümüzde Ryan’ı bir dizi serisinde John Krasinski başarılı bir şekilde canlandırmaktadır Ancak Clancy’in, Le Carre’dan farklı olarak eserlerinde ‘Amerikan çıkarlarını’ ne pahasına olursa olsun koruma, gözleme eğilimini sıkça görmekteyiz. Le Carre’i ise Clancy ve çağdaşlarından ayıran en önemli özellik eserlerinin tamamında objektif olarak bir siyasi eleştiri yapması ve casusluk dünyasının da öyle gözüktüğü kadar ‘Bond’vari olmadığını göstermesidir. Yıllarca MI6’da ve MI5’de (İngiliz Dış ve İç İstihbarat Servisleri) çalışan, yani işin mutfağında olan birinin bu yaklaşımlarda bulunması da doğaldır. Tabii burada eseri sinemaya uyarlayan senaristlerin de katkısı büyük, ancak sinema literatürünü taradığımda Le Carre’in eserlerinin uyarlamaları için çok büyük bir eleştiri yapıldığına rastlamadım.

Ne diyelim… Işıklar Bayramını geride bıraktığımız bu haftalarda bu dünyayı terk edip de giden ve ‘Küçük Trampetçi Kız’ı öksüz bırakan Le Carre Usta’ya kocaman ve gönülden bir selam gönderelim. Umarım 2021, geride bıraktığımız 2020’yi aratmaz.

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün