Gelin Tanış olalım

Kasım ayının son Pazar’ında, 24 Kasım günü Yahudi Kültürü Avrupa Günü gerçekleşti. Neve Şalom Sinagogu ve Kültür Merkezi, 500. Yıl Vakfı Türk Musevileri Müzesi 2300 kişiye ev sahipliği yaptı.

Joelle PİNTO Köşe Yazısı
4 Aralık 2019 Çarşamba

Kasım ayının son Pazar’ında, 24 Kasım günü Yahudi Kültürü Avrupa Günü gerçekleşti. Neve Şalom Sinagogu ve Kültür Merkezi, 500. Yıl Vakfı Türk Musevileri Müzesi 2300 kişiye ev sahipliği yaptı. Senelerce ziyaretçi olduğum bu güzel etkinliğe bu sene ‘Gelin Tanış Olalım’ gönüllüsü olarak katıldım. 20 seneden fazla iş hayatı tecrübem ve 16 yıllık yazarlık tecrübem olmasına rağmen, ilk ‘Gelin Tanış Olalım’ günümün beni biraz heyecanlandırdığını, oldukça da meraklandırdığını itiraf etmeliyim.  Dıştan öyle gözükmesem de aslında toplum arasında konuşmaktan biraz çekinen - belki de o yüzden yazı yazmayı çok daha fazla seven - bir kişiliğim var. Gelin Tanış Olalım etkinliği ise bir Türk Yahudi’si ile tanışmak, merak ettiği soruları sormak isteyen kişi veya kişilerle yirmi dakika karşılıklı birebir sohbetten ibaret. 

↔↔↔

Karşınıza sohbet etmek için gelen kişilerin bazılarının tanıştığı ilk Yahudi insansınız. Büyük bir sorumluluk gibi hissediyor insan. Aslında orada Türk Yahudi toplumunu temsilen değil, bir Türk Yahudi’si olarak bulunduğunu kendi kendime hatırlattığında ise biraz rahatlıyor. Çok güzel bir gönüllü yelpazemiz var; bazılarımızın dini tarafı güçlü, bazılarımız Türkiye’nin Ortadoğu uzmanı denebilecek kadar bilgili, bazılarımızın siyasetle çok ilgisi yok, bazılarımız ise dindar olmayan ama geleneklerine bağlı… Aslında bilinçsiz bir şekilde ortaya çıkan çok güzel bir karışım. Kendimi dindar olmayan ama Yahudi geleneklerine bağlı bir genç olarak tanımlayabilirim. (Evet, hâlâ genç görüyorum)  Arkadaşlarımın bazıları kadar dini bilgilere hâkim olmamam, beni bu etkinliğe başlamadan en çok endişelendiren unsurlardan biri oldu. Başa baş sohbet ettiğim ilk grubun ise iki genç ilahiyat öğrencisi olması ise benim için gerçek bir test ve güzel bir tecrübe oldu. 

↔↔↔

Öncelikle her insanın korktuğum gibi önyargılı olmadığını, tam tersi beni -bilinmeyeni- tanımaya çalıştığını öğrendim. İlahiyat öğrencilerinden daha konuşkan olanının ilk sorduğu soru dini özgürlüklerimi rahatça yaşayabilmem ve bir baskı hissedip hissetmediğim hakkındaydı. Daha sonra bayramlarımız hakkında sorular sordu. Ben de sorular bildiği yerden çıkan bir öğrencinin mutluluğuyla bayramlarımızı teker teker anlatmaya başladım. İlgiyle dinleyip sorular sordular. Az konuşkan olan öğrenci, diğer peygamberlere olan bakış açımızı sordu. Kadınlarla erkeklerin neden sinagogda ayrı katlarda oturduğu, Pesah’ta gerçekten evin kırıntılardan temizlenip temizlenmediği gibi sorular da geldi.  Elimden geldiğince en iyi şekilde cevaplamaya çalıştım. Çok kibar ve saygılı bir şekilde sorularını sorduktan sonra, onlara vakit ayırdığım için bana teşekkür ettiler. Ben de onlara teşekkür ettim. Her ne kadar onlar bir Türk Yahudi’sini merak edip tanımak istedilerse, aslında ben de onlarla tanış oldum. 

↔↔↔

İlahiyat öğrencilerinden sonra birkaç kişiyle daha yüz yüze sohbet etme fırsatım oldu. Sandığım kadar zorlanmadığım, tahminimden daha rahat cevaplayabildiğim, bilmediğim bir iki soruya “bilmiyorum” cevabı vermekten çekinmediğim, bazen ise çok yanlış kulaktan bilinenleri “güncelleme” şansı verildiğim bir gün geçirdim. Karşılıklı tanış olduk…

 

 

 

 

 

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün