“Arjantin ortalığı karıştırırken...”

Emre ALKİN Köşe Yazısı
20 Ağustos 2019 Salı

Bayram dönüşü havalimanında rastladığım bir iş insanı “Arjantin bizi niye etkiliyor?” diye sordu. Ben de kendisine bunun birkaç cevabı olduğunu söyleyerek “A4 kağıdına bir sayfa” adını verdiğim bilgilendirmeyi yaptım. 
Türkiye, kredi notu ne kadar kırık olursa olsun, para ve sermaye piyasaları kabul edilen standartlarda olan diğer gelişen ülkeler ile beraber değerlendiriliyor. Bu sebeple bu havuz içindeki ülkelerden birinde meydana gelen olumsuzluk birkaç değişik tepkinin ortaya çıkmasına sebep oluyor:
- Önce yatırımcılar gelişen hangi ülkede sıkıntı varsa o ülkedeki portföylerinin en likit enstrümanlarını satıyorlar. Paraya çevrilmesi zor olan aktifler kağıt üzerinde zarar yazsa da, likit olanları satarak dengelemeye çalışıyorlar. Elbette bu satış işleminde portföy yöneticileri yarış içinde oldukları için hem satışların hacmi büyük oluyor hem de piyasalarda sert düşüşler gerçekleşiyor.
- Bazen bir başka ülkede yaşanan zararları tazmin için aynı yöneticilerin farklı ülkelerdeki portföylerini de boşalttıklarına şahit oluyoruz.
- Kısa vadede yüksek getiri elde etme prensibiyle çalışan hedge fonlar, satış dalgasının genele yayıldığını gördükleri an, kervana katılıp onlar da satış yapıyorlar. Buna da karışık algoritmalarla işlem yapan bilgisayarları da ekleyelim. Düşüş belli bir seviyeye geldiği zaman onlar da elbette makine oldukları için hiçbir duygu taşımadan satışa katılıyorlar.
- Neticede bir zamanlar dolarlarını bozup gelişen ülkelerin aktiflerine yatırım yapanlar, söz konusu aktifleri satıp dolara geri döndükçe ulusal paralar değer kaybetmeye başlıyor. Eğer bu esnada dolar ve euro’ya karşı güven azalmışsa, altın ve kripto paralar değer kazanmaya başlıyor. 
Arjantin’deki siyasi gelişmelerin piyasa beklentilerinin dışında gerçekleşiyor olmasının gelişen ülke piyasaları üzerindeki negatif tesirini bu şekilde özetlemek mümkün. Diğer taraftan para ve sermaye piyasalarının birbirleriyle bu kadar temas halinde olması, paraların ve menkul kıymetlerin sert şekilde dalgalanması yatırımcıların “güvenli liman” arayışlarını artırmaya devam ediyor. Bu gelişmeler, bir yandan bugünü diğer yandan da yarını sizler için yorumlamak fırsatı yarattı diyebilirim. 

“Yarınlara hazır mıyız?”

Sanayi 4.0’dan 5.0’a doğru geçerken mavi yakalı ve beyaz yakalıların yaptığı birçok işin robotlar ve yapay zekâ tarafından gerçekleştirileceğini öngörüldüğü için, atıl kalacak insan kaynağının kendini geçindirecek değeri mevcut para sistemleriyle nasıl sağlayacağı da herkesi düşündüren bir mesele oldu. ‘Yardımseverlik’ ya da ‘çevreye duyarlılık’ gibi bugün değer verilen ama para etmeyen davranışların alış-veriş değerine dönüşeceği pilot projelere katıldığım için, bu adımların fantezi değil doğru hamleler olduğunu görebiliyorum.
Arjantin ya da başka bir ülkeden kaynaklanan sorun sebebiyle para kaybedenler olacağı gibi, sosyal hizmet yaptığı için, bildiklerini öğrettiği için, sıfır atıkla yaşadığı için veya herhangi bir mal ya da hizmeti kullandığı/tanıttığı için kesintisiz gelire sahip olacakları tahayyül edebiliyorum. Belki zengin olmayacaklar ama zenginlerin dertlerine sahip olmadan kendi kendilerine yeten bir hayata sahip olacaklar.
Bundan sonraki adım, her türlü emek-düşünce-katkı ile yaşamaya devam etmek olacak. Giderek dijitalleşen dünya, sadece insanların değil her türlü canlı/cansız varlığın hareketini kaydettiği için, tüm emek birimlerinin değere ve değiş tokuş birimine dönüşmesini sağlayacak. Yakın gelecekte bugünün para ve sermaye piyasalarına göre çok daha farklı algoritmalar içeren enstrümanlar olacak gibi gözüküyor. Blockchain teknolojisi yaygınlaştıkça, ulusal paraların ve birçok formalite ile bürokrasinin ortadan kalkacağı da öngörülebilir. 
İstanbul’daki bir alışveriş merkezinde telefon ya da araçları şarj etmek için ünitelere pedal çevirerek enerji depolayan bir sade vatandaşın kredi kartına ya da banka kartına aynı gün kullanabileceği alışveriş birimleri yüklendiğinde, Arjantin’de aynı gün üç hükümet de değişse fark etmeyecek. İnsanlar kendi emekleriyle kendilerine yetecekler. 
O gün geldiğinde bankacılık ve finans bitmeyecek. Ancak şekil değiştirecek. Enerjinin değere çevrildiği yeni dünyada, ihtiyacı olanlar için hizmet vermeye devam edecektir.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün