İsrail siyasetinde ırkçılığın yasaklanması ve Meir Kahane´nin mirası

Umut UZER Köşe Yazısı
27 Mart 2019 Çarşamba

İsrail Yüksek Mahkemesi aşırı sağcı Otzma Yehudit (Yahudi Gücü) Partisinin Başkanı Michael Ben-Ari’nin 9 Nisan 2019 genel seçimlerine katılmasını, bu kişinin ırkçı fikirlerinden dolayı, yasakladı. Temel Yasa: Knesset’e göre ırkçılık yapan bir siyasi parti veya liste seçimlere katılmaktan menedilir. Bu son yasaklamada ise bütün parti yasaklanmazken, sadece Ben-Ari’nin seçimlere katılması engellendi.

Peki Ben-Ari’nin fikirleri neler ve hangi siyasi akımı temsil ediyor? Gazze’deki Filistinlilerin öldürülmesi, İsrailli Arapların vatandaşlıktan atılması veya ülkeden gönderilmesi gerektiğini defalarca ifade eden Ben-Ari, mahkemenin kararını İsrail’de demokrasinin olmadığının kanıtı olarak gösteriyor ve bir ‘yargı juntasının’ varlığına bağlıyordu. Önceki konuşmalarda “tüm solcular vatan hainidir” gibi sözler de sarf eden bu politikacı, daha önce 2009 yılında Ulusal Birlik Partisinden milletvekilliği yapmıştı. Önümüzdeki ay yapılacak seçimler için, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun aktif teşvikiyle Otzma Yehudit, Yahudi Evi ve Ulusal Birlik tek liste olarak seçime girecek. Aşırı sağ partilerin ittifakı ve Netanyahu’nun bu oluşumun ortaya çıkmasındaki rolü, İsrail’i destekleyen ve iç siyasetine karışmayan AJC ve AIPAC gibi Amerikalı Yahudi örgütlerince de eleştirilmişti. Ben-Ari olmasa da birçoğu Meir Kahane’nin takipçisi olan bu siyasetçiler ile İsrail siyasetinde daha da radikalleşmenin ortaya çıkması beklenebilir.

Bu siyasetçilerin fikirlerini anlayabilmek için ideolojik olarak Ben-Ari’nin “ustam ve öğretmenim” dediği Meir Kahane’yi tanımak gerekir. 1932 yılında New York’un Brooklyn semtinde doğan Kahane’nin babası, sağ Siyonist hareketin lideri Vladimir Jabotinsky’nin arkadaşıydı. Bu hareketin gençlik kolu Betar’a 1946 yılında üye olan genç Kahane ise, Brooklyn College’den ve New York Law School’dan hukuk ve uluslararası ilişkiler dereceleri sonrasında, Mirrer Yeşiva’da din eğitimi alıp haham olmuştu. New York’ta artan etnik gerilimlerin sonucu olarak Yahudi toplumunu korumak için JDL (Yahudi Savunma Birliği) adlı örgütü kuran Kahane, üyelerine kamplarda silah kullanma eğitimi de veriyordu. Zenci mahallerine silahlı elemanlarını gönderen JDL, paramiliter bir yapıya sahipti. Daha sonra çeşitli Sovyet temsilciliklerine ve Aeroflot uçak şirketine saldırılar düzenleyen bu örgütün Amerikan polisi ve FBI tarafından soruşturulması sonucu Kahane, 1971 yılında İsrail’e kaçmaya karar verdi.

Kach (böyle, bu şekilde) adlı örgütü aynı sene kuran Kahane, ismini İngiliz Mandası döneminde faaliyet gösteren Menahem Begin’in lideri olduğu Irgun adlı yeraltı örgütünün “Sadece Böyle” (rak kach) sloganından alıyordu. Irgun bayrağında bulunan silahın ve bu sloganın anlamı sadece silah yoluyla bağımsızlığın kazanabileceğiydi. Ama gene de bu iki örgüt arasında ciddi ideolojik farklılıklar olduğunu söylemek doğru olacaktır.

İsrail’de faaliyetlerini Arap karşıtlığı üzerine kuran Meir Kahane, “Araplar Dışarı” (Aravim haHutza) sloganıyla İsrail’de yaşayan ve vatandaş olan İsrailli Filistinlilerin ülke dışına atılması gerektiğini vurgulamış ve Arap köy ve kasabalarına gidip onlara hakaret etmişti. Mesela Umm al-Fahm adlı kasabada, Filistinlilere “Köpekler!!” diye bağırmıştı. Arapların ülke dışına çıkmaları için her yolun denenmesi gerektiğini de söyleyen Kahane, “Bir Yahudi’nin ölmesindense Arapların ölmeleri daha iyi olur” şeklinde sözler de söylemişti.

Bu mesajlarla Kach Partisinin tek milletvekili olarak 1984 yılında seçilen Kahane, toplam oyların yüzde 1,2’sine tekabül eden 25 bin oy almıştı. 1988 yılında ise bu parti ırkçılık yaptığı gerekçesiyle Yüksek Mahkeme tarafından yasaklanmıştı.

Demokrasi ile Yahudi devleti kavramlarının uyuşmadığını da iddia eden bu aşırı politikacı, Arapların nüfusunun gittikçe arttığını, dolayısıyla ülkenin Yahudi devleti olmaktan çıkacağını iddia ederken Filistinli nüfusu kanser olarak nitelemiş, kanser ile beraber yaşanamayacağını onu ya kesip atmak gerektiğini ya da kanserin insanı öldüreceğini söylemişti. Filistinlilerin diğer Arap ülkelerine gönderilmelerinin en doğru çözüm olacağını ifade eden Kahane’nin görüşleri İsrail’de marjinal olarak kalmış olsa da, toplum düzenini bozucu olması sebebiyle siyaset yapmasına yukarıda da ifade edildiği gibi 1988’ten sonra izin verilmemişti.

İlginç bir şekilde, Araplara saygı duyduğunu söylemekle beraber onlardan İsrail’in sembollerini benimsemelerini beklenemeyeceği, dolayısıyla ulusal hedeflerini Arap ülkelerinde tatmin etmelerinin en doğru yaklaşım olacağını ifade etmişti. “Filistin’i Ürdün’de, Suriye’de veya Irak’ta kursunlar” diyerek aslında Araplar arasındaki farklılıkları dikkate almayıp, Filistinlilerin de yaşadıkları topraklara olan bağlılıklarını göz ardı etmişti.

Bunların dışında Yahudiler ile Araplar arasında evlilik veya romantik ilişkilerin olmaması ve plajların ayrılması gerektiği düşüncelerini ortaya koyarken ırkçılık iddialarını reddetmiş, isteyenlerin Yahudi dinine geçmeleri önünde bir engel olmadığını vurgulamıştı.

1990 yılında New York’ta bir otelde Mısır kökenli bir kişi tarafından vurulan Kahane’nin ölümünden sonra, taraftarları, oğlu Binyamin’in başkanlığında Kahane Yaşıyor (Kahane Chai) adlı bir örgüt kurdu. 1994 yılında bu örgüte üye Baruch Goldstein’ın El-Halil’deki İbrahimi Camii saldırısında 29 Filistinliyi öldürmesinden sonra Kach ve Kahane Chai, İsrail ve Amerika tarafından terörist örgütler olarak tanımlanmaya başladı. Ancak görülmekte ki Kahane’nin İsrail toplumunun çoğu tarafından reddedilen düşünceleri, eskisi kadar açık olmasa da taraftarı olan siyasetçiler tarafından savunulmaya devam edecek.

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün