Sosyal ve duygusal gelişim nedir? Odaklanma, stresle başa çıkma, işbirliği

Bu ayki yazımda sıkça kullandığımız birkaç terimi açıklamak istiyorum. Zira terimler ya da kelimelerden her birimizin anladığı bambaşka olunca, görünüşte aynı dili kullanan ama başka şeyler söyleyen durumuna düşüyoruz. Yazının hafif öğretici dili için bağışlayın. Her ne kadar çocuklarla ve okullarla ilişkili olarak tanımladıysam da bu kavramları iş ya da gündelik hayat için de aynı şekilde kullanmaktayız.

Yankı YAZGAN Köşe Yazısı
14 Temmuz 2021 Çarşamba

Çocuğun sosyal ve duygusal gelişimi ne demektir?

Anlamlı insan ilişkileri kurmak ve doyurucu bir yaşam sürdürebilmek için gereken becerilerin kazanılması süreci sosyal duygusal gelişimin belkemiğidir. Bu beceriler önce anne-baba ve hayatımızdaki diğer önemli yetişkinlerle ilişkilerin parçası olarak, daha sonra arkadaşlarla ve okul gibi kurumsal yapılardaki ilişkilerin çerçevesinde geliştirilir.

 

Sosyal ve duygusal gelişim sürecinde ne gibi beceriler kazanılır?

  • Odaklanma, kontrol, esneklik ve planlama
  • Yaşamın zorluklarıyla, stresle başa çıkabilme
  • Empati, iletişim ve işbirliği

Sosyal duygusal gelişim neden önemlidir?

Çocuklarımız için dilediğimiz sağlık, mutluluk ve başarı ile bu becerilerin kazanımı arasında sıkı bağlantılar vardır. Çocuklarımızı geleceğe hazırlarken evde ve okulda bu becerilerin gelişimine öncelik vermeliyiz.

Odaklanma ve stres

Odaklanma ve stresle başa çıkma becerileri okul ile birlikte gelişir. Okul yaşamı çocuklara kişisel ve akademik gelişim açısından önemli ve taşınması gerekli birçok yük getirir. Akademik yüklerin önemli bölümünü ders, proje ya da sınav hazırlığı gibi görev ya da ödev biçimindeki yükler oluşturur. Yük, çocuğa bir stres bindirir, ancak ‘ayarında’ bir stres olduğunda gelişimi tetikler, beceri kazanımına olanak verir.

Ödevleri gereksiz, dersleri anlamsız bulsak bile yerine getirmemiz gereken görevlerin yükünü taşımayı istediğimiz tarzda bir yaşamın hazırlığına dönüştürebiliriz.

Hayatımızı planlamanın ve önümüzü görmenin giderek zorlaştığı bir çağda yaşıyoruz. Bu belirsizlik ve plansızlık durumu stres yaratabiliyor.

Önemli/gerekli ve öncelikli bulduğumuz faaliyetleri planlayıp, seçtiğimiz veya görev olarak üstlendiğimiz konulara odaklanabilmek, yüklerimiz fazla geldiğinde ortaya çıkan aşırı stresi ve kaygılarımızı hafifletir

Odaklanma ve planlama becerilerini kazanmak ve geliştirmek okulla sınırlı olmayan yararlar getirir. Hayatımızı nasıl yaşayacağımız üzerinde bir kontrol hissi sağlar.  Yaşamın çapraşıklığını azaltabilecek adımlar atmak, yaşama telaşının getirdiği stresi sınırlar, aşırılaşmasını önler. Stresin zarar verici düzeylere ulaşmasını sınırlayabildiğimizde yaşamın zorluklarıyla başa çıkabilmek, sorunları aşmak için stratejiler geliştirmek kolaylaşır.

Hem çocuklarımıza örnek olmak hem kendi ruh sağlığımızı iyi tutmak için anne-baba olarak kendi gündelik yaşamımızda nasıl davrandığımıza da bakmalıyız.

Etkin odaklanma için birkaç ipucu

‘Bir seferde bir iş’ yapmak. Günümüzün hayat tarzı aynı anda çok sayıda işi yapmayı teşvik ediyor. Bu çok sayıda işi yarım bırakmayı, ya da yarım yamalak yapmayı getiriyor. 

Nereden başlasam? Aynı gün ya da hafta içinde çok sayıda görevimiz, ödevimiz olabilir. Bazı işlerin önemi, bazı işlerin ise önceliği yüksektir. Hemen yapmayı tercih ettiklerimiz genellikle zevkli ya da kolay olanlar olabilir. Kısa, keyfimizi fazla kaçırmayacak bir parçadan başlamak sonrası için hevesimizi arttırabilir. Hemen sonrasına öncelikli (yarına yetişecek) bir iş koyabiliriz. Yarına yetişecek işi bugüne, son dakikaya bırakmış olmak biraz sorun yaratabilir, ama başka çare yoktur. Baştan düşünmek en iyisi. Bunu çok az kişi yapıyor, belki o çok az kişiden birisi olmak denenebilir.

Az ama tam yapmak. Çalışmayı ve ödevi nasıl yapacağını planlarken en iyisi küçük parçalara bölmektir. Böylece, her küçük parçayı tamamladıkça tamamlama duygusunu tatmak mümkün olur, bir sonraki parçaya daha kolay geçmek mümkün olur. Öğretmen ile çalışmanın her bir küçük parçasının ayrı ayrı tamamlandıkça teslim edilmesi için konuşabilirsiniz. En iyisi öğretmenin ödevi ve çalışmayı verirken bu şekilde tasarlamasıdır, elbette.

Bir zaman sınırı koymak. Bir ödev ya da görev saatlerce sürüyorsa orada bir yanlışlık olabilir. Ya aklımız başka yerdedirJ, ya önümüzdeki iş kaldırabileceğimizden fazladır. Bir daha yapasımız da gelmez.

Bitmek bilmez gözüken bir işimiz varsa, zaman sınırı koyup nerede duracağımıza karar verirsek o işe başlamak daha kolay olur. Yoksa başlamayı sürekli erteler dururuz. Gözümüzde büyür. ‘Olduğu kadar’ yapmak bütün işi tamamlamaktan vazgeçmek demek değildir.

Bir işi tamamlama, sonuna erdirme zevkini tatmak. Çalışma konumuzu küçük parçalara bölmeyi öğrendikçe kısa zaman dilimlerinde her biri tek tek tamamlanmış çok sayıda işi yapmış oluruz.

Yapacaklarımızın alt alta yazıldığı bir liste olursa, tamamlanan her parçanın üstünü çizmek hoş bir duygu verir.

Okullarda destek. Ders çalışırken konuları boyut ve zaman olarak uygun parçalara bölme konusunda sınıf öğretmeninden ve okul psikolojik danışmanından destek istemelisiniz.

Daha fazla destek. Verilen tavsiyeleri tutmakta zorlanma, tavsiyeleri tutsak bile istediğimiz sonucu alamama konuyu derinlemesine incelemeyi gerektirir. Belki verilen yük kaldırabileceğinizden fazladır. Belki öğrenme güçlükleri ya da dikkat eksikliği-hiperaktivite bozukluğu- gibi problemler yük kaldırma kapasitenizi ciddi düzeyde sınırlamaktadır. Belki kaygı düzeyiniz doğru hareket etmenizi engellemektedir. Belki yaşamınızdaki zorluklar ortalamanın çok üstünde, altüst edici düzeydedir. Okul rehberlik servisinin yol göstermesiyle başvuracağınız çocuk ve ergen ruh sağlığı uzmanlarının görüşünü almak uygun olur.

İyi odaklanma sağlayacak bir çalışma ortamı nasıl olabilir?

Masada oturmak en iyisi. Çocuğunuzun ne kadar süreyle oturacağını baştan belirleyin, çalışma süresiyle orantılı bir molayı planlayın.

Mola her 20-30 dakika için 3-5 dakika olarak hesaplanabilir. Aman molada telefon vb açmayın; odadaki çöp sepetine kâğıttan topla basket atmak gibi hareketli aktiviteleri beraberce yapın.

Çevrede ilgisini çekebilecek nesneleri, eşyaları kaldırın.

Çalışma ortamı aydınlık olsun, aşırı sıcak ya da buz gibi olmasın.

Televizyon, tablet ve akıllı telefon ekranları gözden ırak, en iyisi kapalı olsun. Bir saatliğine.

‘İnternetten bakarak’ çalışmaktaysa, sadece konuyla ilgili ekranın açık olması, ekranın kapalı tutulup gerektikçe açılması konusunda anlaşın.

Çocuğunuzun önerilerine kulak verin. Denemeden kestirip atmayın (sonucunu tahmin etseniz bile).

Müzik ile dikkatinin daha iyi olduğunu söyleyen çocukların bunu denemesine izin verin. Çocuğunuzun daha verimli çalışabileceğini düşündüğü koşulların (sonucu yine sizce belli olsa bile) çalışmasına yararlı olup olmadığını beraberce sınayın, kıyaslayın.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün