Oradaki yanlış da, bu doğru mu?

Alber NASİ Köşe Yazısı
14 Ekim 2020 Çarşamba

ABD’de seçimlere üç hafta kala, dünya yavaş yavaş kaynamaya başladı. ABD seçimleri sonrasında yaşanabilecek belirsizlik özellikle finans piyasalarını tedirgin ederken, Biden’ın seçilmesi durumunda daha beklenmedik durumların ortaya çıkması kuvvetle muhtemel. 

Trump’ın başlattığı ve korona virüsünün yayılmasıyla bir nebze destek bulan Çin karşıtı politikaları, Biden’ın seçilmesi halinde bir günde son bulmayacak elbette. Tam tersine Biden, Çin ile ilgili gerçeklerin ortaya çıkması sebebiyle Pekin konusunda Trump’ın politikalarını devam ettirmek zorunda kalacak. Öte yandan Obama’nın başkan yardımcılığını da sekiz yıl boyunca yürütmüş olan Biden’ın gerek Türkiye’ye gerek Rusya’ya yaklaşımı pek dostane değil. Kaldı ki garip bir şekilde Amerikan Yahudileri tarafından destekleniyor olsa da İsrail ve özellikle Netanyahu tarafından çok sempatiyle karşılandığı da söylenemez.

Özellikle İsrail Başbakanı Netanyahu, Başkan Obama’nın İsrail’in tüm itirazlarına rağmen İran’la nükleer enerji kullanımı üzerinde vardığı anlaşmayı topal ördek iken yani giderayak kabul etmesini, İsrail’e BM’de attığı kazığı unutmuş olamaz.

***

Kafkaslar durulmuyor. Azerbaycan-Ermenistan savaşında bir süreliğine ateşkes sağlansa bile Ermenistan’ın tekrar saldırdığı biliniyor. Türkiye ve İsrail şaşırtıcı görünse de paralel hareket ederek Azerbaycan’a silah desteğinde bulunduğu da bir sır değil. Türk SİHA'larının Ermenistan ordusunun canını çok yaktığı yabancı basında bile konu olmuş durumda. 

Demokrasiyi tamamen tartışmalı hale getiren bir seçim süreci ise geçtiğimiz hafta Kırgızistan’da yaşandı. Orta Asya’da komşularına nasip olmuş doğal zenginliklerden hiç pay alamamış bir ülke olan Kırgızistan’daki seçimlerde eski Başbakan Ceenbekov cumhurbaşkanı seçildi. Ancak halk seçimlere hile karıştığı iddiasıyla seçimlerin iptal edilmesini istiyor. Bazı oyların 25 dolar karşılığı satın alındığını gösteren görüntüler internet ortamında yayıldı bile. Parayla alınan oylar demokratik midir? Günümüzde süregelen tartışma bu. Neden olmasın? Neticede Trump özellikle yüksek gelir düzeyi olan seçmenleri Biden’ın olası vergisiyle korkutup kendisinin seçilmesi halinde ABD’nin ihtiyacı olsa bile zengine dokunulmayacağı sözünü vererek dolaylı da olsa seçim rüşveti vermiş olmuyor mu? Demokrasi uzun zamandır kapital sayesinde erozyona uğruyor. Kırgızistan’da görülen ise en ilkel boyutta olanı olsa gerek. Oradaki yanlış da, bu doğru mu?

***

Demokrasi gemisinin ayrıldığı bir liman da Hong Kong. 1897 yılından 1997 yılına kadar Anglosakson felsefeyle Büyük Britanya’ya bağlı, 1997 yılından itibaren ise Çin’e bağlı özerk olarak yönetilen adanın Çin’in sözüm ona komünist oysa düpedüz diktatöryel çizmesi altında eziliyor. Çin’in Hong Kong’a el koyması şaşırtıcı değil, bekleniyordu. Bu aslında sadece bir zaman meselesiydi. Hoşumuza gitse de gitmese de yanlı ve çarpıtılmış bilgilerle zaten içi boşaltılmış ve sadece sözde kalan demokrasi özellikle eğitim düzeyi düşük ülkelerde çok ciddi bir şekilde tartışılmaya başlanacak. 

***

Korona tarihe en fazla can kaybı yaratan virüs olarak geçmeyecek. Neticede gerek yayılma hızı gerek can kayıpları bunu gösteriyor. Ancak korona virüsü toplum hayatı, kavramlar ve öncelikleri değiştirmesi açısından en hızlı şekilde çığır açan virüs olarak belleklere işlenecek. Vebanın Rönesansı tetiklemesi 100-150 sene almıştı. Oysa korona virüsünün yeni bir çağı başlatması en fazla 5-10 yıl alacak…

   

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün