Hiçbir şey için geç değil

Tülay GÜRLER KURTULUŞ Köşe Yazısı
16 Eylül 2020 Çarşamba

Nefis bir kitap okudum ve kitabın yazarı, okuldan eski bir arkadaşım Umut Esen... Tolstoy’un Bisikleti, onun yaşam koçluğu alanında yazdığı ilk kitap ve bu bisikletin hikayesini bilen için de bilmeyen için de, okura çok şey öğretiyor; onu, hayat üzerinde bir kere daha düşündürüyor. Ben de çıktığı yazarın bu güzel düşünce yolculuğunu kendisinden öğrenmek için ona sorular sordum: 

Umut, sana doğrudan adınla hitap etmek çok keyfli çünkü aynı okulda öğretmenlik yaptık ve bir taraftan, ikimiz de yazarız. “Umut Esen kimdir?” sorusunun karşılığını “Eğitimci, profesyonel koç, yazar, konuşmacı, NLP uygulayıcısı, duygusal zeka uzmanı, mikro mimik uzmanı, mülâkat değerlendirme uzmanı” olarak versek doğrudur değil mi?

O keyif bana da ait kesinlikle. Gerek aynı kurumda yıllarca çalışmış olmak gerek bu söyleşide seninle buluşmak çok mutluluk verici. Evet, doğru, bu unvanlar uzun çaba ve eğitimlerin sonucunda edindiğim yetkinlikler. Ancak çağdaş kariyer koçluğunda önemli bir yaklaşımımız var: “İşinizi bir etiket olarak isimleştirmek yerine, insanların somut olarak anlayıp ilgi duyacakları eylemlere dönüştürerek tanımlayın” diyoruz. Bu yaklaşımla işimi “bireylere ve kurumlara yönelik gelişim ve motivasyon süreçleri tasarlayıp bunları uygulamak” diye tanımlayabilirim. Aslında iki edebiyatçı söyleşisinde ben kimim sorusuna “Son hızla akıp giden bir nehre düşen ve bu sırada görebildiklerinin tadını çıkarıp belki bir ressamın tablosunda yer alırım umuduyla denize ulaşmaya çalışın bir yaprağım” diye cevap vermek de isterim.

Bu kısa söyleşide, Tolstoy’un Bisikleti’e odaklanmak istiyorum. Vatan Gazetesindeki ekler bölümü kapandığından beri, bu köşeden kitap tanıtıyorum arada sırada ve senin kitabın özellikle içinde bulunduğumuz günlerde hayatla ilgili çok önemli ipuçları veriyor. Anlatır mısın bize kitabını…

İnsan, sınırsız bir hayal gücüne ve bunları gerçekleştirebilecek muazzam bir potansiyele sahip. Ne var ki zaman içinde oluşturduğu inanç kalıpları, kaygıları ve çevresinin ona dayattığı ezberlerle bu potansiyelinin büyük bölümünü kullanamaz ve hatta bir süre sonra bunların varlığını bile unutur hale geliyor. Ve bir gün bakıyoruz ki hayallerimiz sıradan, hedeflerimiz kayıp, hayatımız renksiz. Oya aynı şeyleri yapıp farklı sonuçlar beklemenin kısır döngüsünden çıkmak için ezberlerimizi bozmak, yeni şeyler denemek ve aksiyon almak gerekiyor. İşte bu kitabın temel derdi bu. Adı da buradan geliyor: Tolstoy, çok sevdiği evladı Vanişka’yı henüz yedi yaşındayken kaybeder. Onun için endişelenen komşuları bir süre sonra evinin bahçesinde bir hareketlilik fark eder. Ünlü yazar, altındaki bir alete düşe kalka hükmetmeye çabalamaktadır. Bu bir bisiklettir ve Tolstoy bisiklete binmeyi öğrendiğinde 67 yaşındadır. Günümüzde müzeye dönüştürülmüş olan Moskova’daki evinde sergilenen bu bisiklet insanlığa önemli bir mesaj verir:

“Hiçbir şey için geç değildir. Yeter ki hayattan vazgeçmeyin ve mazeret kabul etmeyin!”

Önemli kişilerin ve onların öykülerinin ilham verici; deney ve araştırmaların ikna edici; eser alıntılarının ise edebi gücünden yararlanarak okur açısından sürükleyici ve iz bırakan bir kitap olmasını amaçladım. Okur kitap boyunca bazı ilginç sembollerle de karşılaşıyor: Dali’nin anahtarlığı, Newton’un elmaları, Arşimed’in hamam tası, Freud’un resmi, Edison’un misketleri, Racigi’nin tablosu, Clinton’un burnu, von Osten’in atı… 

Akademik anlamda popüler psikolojinin, NLP’nin, çağdaş eğitimin ve profesyonel koçluğun tekniklerinden yararlandım. Tüm bu bilgi ve yöntemleri ansiklopedik bir dizine göre değil, ilginç ve yaygın gündem başlıklarına göre ele aldım. Çözümleri de teorik bilgi yığınları olarak vermek yerine, modern çağ insanının pratiklik beklentisine uygun şekilde bol örnekli ve yalın maddelerle anlatmaya çalıştım.

Kitapta bulacağınız bazı başlıklar şu şekilde:

Hedef belirmenin ve zamanı yönetmenin sıra dışı formülü, “Asla olmaz!” diyen birini “Memnuniyetle…” noktasına getiren ikna etme sanatı, Doğru karar vermek için bilmeniz gerekenler, Size çok kızgın birini ‘gönlünüzü almaya çalışan’ biri yapmanın yolları,
Yeni tanıştığınız bir insanı kendinize hayran bırakmanın sihirli adımları, Bir toplantıda oylamayı lehinize çevirme stratejileri, Özgüven kazanma yöntemleri, Nasıl çalışırsanız hemen öğrenir ve asla unutmazsınız, Kısır döngülerden çıkmanın formülü.

Belirli bir hedef kitleye hitap etmek veya bir ana tema üzerinden gitmek yerine dağınık konu başlıklarıyla okurun zihin ve ilgisini dinamik tutmak ve farklı yaklaşımları art arda göreceği beynin fırtınaları oluşturmak istedim. Başlığı bir CEO’yu ilgilendiriyor gibi gözüken bir bölümden bir ortaokul öğrencisi de çokça faydalanabilecek. Tıpkı eğitimle ilgili olan bir başlıkta bir emeklinin de kendi gündemine dair çok fazla şey bulabileceği veya adında fal bakmak geçen bir başlığın içinde bir mühendisin iş yaşamına, bir çiftin evliliğine dair yaklaşımlar edinebileceği gibi.

Zaman aldatıcıdır. Hiçbir şeyden asla vazgeçmeyin çünkü hiçbir şey için geç değil… Fikrine sağlık Umut…

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün