Vayigaş- Anlamsız sorulara anlamlı yanıtlar

Rav İzak ALALUF Köşe Yazısı
31 Aralık 2019 Salı

Geçen hafta okunan Mikets peraşasının sonunda Binyamin’in çuvalında bulunan gümüş bardak nedeniyle Kenaan’a dönmekten alıkonulan kardeşler yeniden Yosef’in karşısındadır. Yosef bu davranışın sebebini sorgulamakta, kardeşler de matem içinde bulunmaktadır. Hatta Yeuda hepsinin artık Yosef’in kölesi olacağını söylemektedir. Bu anda Yosef bir hamle yapar ve köle olarak sadece Binyamin’i istediğini diğerlerinin babalarının yanına dönebileceğini söyler. İşte bu noktada Yeuda çok önemli bir gerçeği anlar. 

Kardeşlerin Mısır’da başlarına gelen olaylara tepki verebilecek iken sessiz kalmalarının tek bir nedeni vardır. Yosef’in satılması günahından dolayı hepsi suçluluk hissetmekte, Tanrı’nın onlara verdiği bu sıkıntıya sessizce katlanmaktadır. Ancak Yosef Binyamin’i almak için hamle yapınca Yeuda bu hamlenin Yosef’in satılması ile ilgili olmadığını anlar. Çünkü Yosef’in satılması olayında tek suçsuz olan Binyamin’dir. Yeuda burada başka bir şey olduğunu anlar ve ‘yaklaşarak’ bazen sert, bazen yumuşak ifadelerle savaşa hazır olduğunu ancak iyi niyetle davranabileceğini söylemektedir. Amaç Yosef’in merhametini uyandırmaktır. Yeuda bunda başarılı olur ve Yosef gözyaşları içinde kendini tanıtır: “Ani Yosef aod avi hay – ben Yosef’im babam hâlâ hayatta mı?” Bunun üzerine kardeşlerin konuşacak cesaretlerinin olmadığını Tora hatırlatır. 

Midraş buradaki konuşmayı algılamaya çalışırken Yosef’in sözlerine anlam veremez. Birkaç dakika önce babasının sağ ve iyi olduğunu öğrenen bir kişi nasıl “babam hayatta mı?” diye sorabilir. Yosef kabilelerin en küçüklerinden biridir. Neden kardeşleri bu tanıtımdan sonra onunla konuşmaya çekinir? 

Buradan hareketle Midraş gelecekte insanın, ömrünü tamamlayıp Tanrısal yargının karşısına çıkacağı zaman Tanrı’nın kendisini tanıttığında yine konuşamayacağını anlatır. Kardeşleri Yosef’in karşısında konuşamamıştır çünkü suçludurlar. Suçları gün gibi ortadadır ve suçluluk onların nefeslerini keser. Acaba bizler yaşam boyu yaptıklarımızdan sonra Tanrısal yargının karşısında bütün suçlarımızla nasıl durmayı planlamaktayız? 

Yosef’in babasının hayatta olup olmadığını sormasına gelince; elbette Yosef babasının sağ olduğunu anlamıştır. Yosef’in sözlerinin açılımı farklıdır. “Binyamin’i babama geri götürmeyince babamın öleceğini söylüyorsunuz zamanında bana yaptıklarınızdan sonra babam hâlâ hayatta kalabildi mi? Nasıl ki Yosef kardeşlerine kendileri üzerinden sorgu yönelttiyse gelecekte Tanrı da bize davranışlarımız yönünden yargı yöneltecektir. 

Basit bir örnekle bunu anlamaya çalışalım: Bir baba kendisine Bar Mitsva zamanında hediye edilen Tefilin’i arada bir kullanmaktadır. Oğlu Bar Mitsva çağına gelince kendisine yapıldığı gibi ucuz yollu bir Tefilin alır. Tanrısal yargıda bu sorulunca, yani neden daha mükemmel bir Tefilin için harcama yapıp mitsvayı güzelleştirmediği iddia edilince klasik bir argümanla karşı çıkar. Durumum müsait olmadığı için alamadım. İşte o sırada Tanrı ona farklı konseptlerde gerçekleştirdiği ve binlerce lira harcadığı Bar Mitsva eğlencesini gösterecektir; “Bunlar için paran vardı da Kaşer bir Tefilin için mi paran yoktu?” 

Bu dünyada olduğumuz süre içinde elbette hatalar yaparız, yapacağız da. Önemli olan bu hatalardan ders çıkarıp gelecekte Tanrısal yargının karşısında daha rahat durabilmektir. Tanrı her şeyi bilen ve görendir. O’ndan bir şeylerin saklanması mümkün değildir. o halde mitsvaları çoğaltmak ve iyi bir şekilde yerine getirmek şansına sahip iken bu konuda taviz vermeyelim. çünkü Tanrısal yargı elbette zamanı gelince bunu sorgulayacaktır. 

Rabi Elazar Akapar Pirke Avot’un dördüncü bölümünün sonunda şöyle öğretir: “Çünkü istesen de istemesen de yaratılansın. İstesen de istemesen de doğacak, yaşayacak ve öleceksin. İstesen de istemesen de kralların kralı Tanrı karşısında hesap vereceksin”. 

 

 

 

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün