Kırık bir aşk hikayesi için bile yanlış kişilerdik

Tülay GÜRLER KURTULUŞ Köşe Yazısı
18 Aralık 2019 Çarşamba

Aşk, hiçbir zaman modası geçmeyen, bitmeyen; kim olursa olsun, nerede yaşarsa yaşasın hiç eskimeyen, şahane bir duygu. Olmayan merak içinde, olan bir dahasını yaşamaya meraklı. Bu sebeple ne aşktan vazgeçebiliyoruz ne de onu anlatan romanlardan… Ama aşk tutku ve güzellik kadar kırgınlık ve acıyı da yaşatmaya müsait. Siz hangi taraftan dokunursa onu yaşayacaksınız.

Bir aşkın gireceği dar sokakları, başkalarının hikâyeleriyle parlayan matlaşan tarafları vardır. Esin Sayar’ın ‘Aşk Gibi Anlıktır İhanet’ romanı, bir kadınla onun ardında bıraktığı izleri takip eden bir adamın hikâyesini anlatıyor. “Selin, ona hayran erkeklerin deyimiyle “taze nefes gibi ruha giren” bir kadındı. Sarışın, güzel ve daha tehlikelisi de aşka aşıktı. Fethiye’den denize açılan o ahşap teknede neler yaşanmıştı? Selin’in ardında bıraktığı izleri takip eden avukat Sinan, karşılaştığı sırrı çözebilecek miydi?”

Bu satırlar, kitabın tanıtım yazısından… Bu girişten aşkla ihanetin, hayatın içindeki çıkmazlarla onları çözmeye kendini adamış insanların neler yaşadıklarının ipuçlarını anlayabiliyoruz. Kadınla erkeğin neler yaşadığının, aşka nasıl isim verdiğinin, onu yaşamayı nasıl seçtiğinin, nereye yerleştirdiğinin peşine düşüyoruz. Başkalarının hikâyelerinde kendi yaşadıklarımızdan izler arıyoruz. İkisinin arasında ortak noktalar buluyor veya bambaşka yeni hikâyeler yazıyoruz. Esin Sayar, tatlı ve akıcı bir dille bizi günümüzde yaşanabilecek, içinde biraz macera da saklayan, merak duygusu uyandıran bir aşkla baş başa bırakmış… Üstelik bütün bunları, bir erkeğin gözüyle anlatmış. Bir günde okunup bitirilecek bir hayat ve aşk hikâyesi…

“Bazen, kendiniz için en iyi olan şeyi tüm hayatınız boyunca ararsınız.”

Beth Chandler’ın iki aşk arasında nasıl kaldığını ve sonrasında başına gelenleri anlatan tatlı bir yaz romanı ‘2 Aşk Arasında’.

Terri Osburn’un kaleminden Burcu Gönül’ün başarılı çevirisiyle bizlere ulaşan bu aşk romanı, bir kadının kendi duygularıyla kendisine hissedilenler arasında kalışının zorluğunu, bunlardan sıyrılıp kurtulma çabasını ve sonunda nasıl bir karar aldığını bizlere anlatıyor.

Sadece başkalarını memnun etmek için yaşayan, aslında bundan keyif alan; ama hayati bir karar alma aşamasında kendisini mi yoksa karşısındakini mi mutlu edeceğine karar vermek zorunda kalan, hayatın köşeye sıkıştırdığı bir kadındır Beth.

Acaba hayat mıdır onu köşeye sıkıştıra yoksa kendisi midir kendi isteğiyle bu köşeye sıkışıp kalan? Başkalarını düşünerek yaşamanın daha çok kadınlara has olduğu dünyada acaba kendisi için ilk defa bir şey yapabilecek midir?

Beth’in yaşayacağı aşkın adını nasıl koyduğunu keyifle okuyacağınız, hoş bir aşk romanı…

“Birbirlerine aşktan başka verecek hiçbir şeyleri yoktu…”

Yakın zamanda sinemalarda gösterime giren filmin kitabı ‘Senden Önce Ben’. Jojo Moyes’in kaleme aldığı bu romantik aşk hikâyesi, o kadar başarılı bir şekilde yazılmış ki senaryolaştırılıp film olması da çok kısa bir süre içinde olmuş. Ama bütün iyi okurların bildiği gibi, bir film asla o hikâyeyi anlatan kitap kadar zevk vermez insana. Orada filmi bir yönetmen yönetiyor, buradaysa okurun kendisi. Bundan dolayı önce kitabı okuyun, filmi sonra izler, yönetmenin hangi aşkı gözle gördüğünü daha iyi anlarsınız.

Aşkın bir insanı baştan ayağa nasıl değiştirdiğini, ruhuna nasıl bir nefes üflediğini, bir mucizeyi nasıl gerçekleştirdiğini okuyacağınız bu roman, sizi bambaşka dünyalara götürecek. Geçirdiği motosiklet kazasıyla hayatı neredeyse biten Will’in hiçbir şeyden zevk almazken Lou’yla karşılaştıktan sonra yaşadıklarını anlatan bu taze aşk romanı, yaz köşelerinin en güzel arkadaşı olacak.

İşin güzel yanı, hayatı daha uzun bir süreçte gözlemleyebilmek ve aşkın gidişatını takip edebilmek için kitabın devamının da okunabilir olması. Yazar, aynı kahramanların yaşadıklarını ‘Senden Sonra Ben’ adıyla kaleme almış. Hikâyelerin mutlu sonla bitmesi için yola devam etmek gerekir, inancıyla yola çıkan yazar, bizi uzun, hoş ve gerçekçi bir yolculuğa çıkarıyor.

Kitaplar, iyidir iyi. Şairin şak için dediği gibi, duyumunu arttırır insanın. Kitap okumak da böyle bir tutkudur işte. Bir defa sevdiniz mi asla vazgeçemezsiniz.

 

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün