Mişpatim-Naase ve nişma

Rav İzak ALALUF Köşe Yazısı
30 Ocak 2019 Çarşamba

Mişpatim peraşası her ne kadar kuralları işlese de peraşamızın son bölümünde Yahudi toplumunun bir arada “naase ve nişma” dediği ve Sinay Dağında bulunarak Tora’yı kabul ettiği anları anlatır.

Bu bilginin ışığında Gemara Masehet Şabat 88/A’da yer alan öğretiyi anlamak konusunda zorluklarımız ortaya çıkar. Tanrı Sinay Dağını alarak toplumun üzerine getirir ve Tora’yı kabul etmemeleri durumunda onların üzerine dağı bırakmaktan söz eder. Gemara’nın öğretisi Tanrı’nın Bene Yisrael’i Tora’yı kabul etmeleri konusunda zorladığını anlatır. Bu zorlamayı okuduktan sonra Bene Yisrael’in “naase ve nişma” sözünü bu öğretiyle nasıl bağdaştırabiliriz sorusu doğal olarak gündeme gelir. 

Rabenu Tam ismi ile bilinen Rabi Yaakov ben Meir, Sefer Ayaşar adlı çalışmasında insanın hayatında iki farklı aşama olduğunu belirtir. Bunlar ‘yeme aor – ışıklı günler’ ile ‘yeme ahoşeh – karanlık günler’ olarak adlandırılır. Bizler hayatımız boyunca bir durumdan diğerine geçer dururuz. Bazen ‘yeme aor’ dediğimiz günlerde hayat çok güzeldir. Sağlığımız yerindedir, finans sorunlarımız yoktur, çocuklarımız ve aile yaşamımızda sorunlar yoktur. Bu zamanlarda kişinin kendini manevi olarak motive etmesi ve maneviyatını uygulamak için çaba göstermesi doğal olarak kolay olabilir. Ancak hayat her zaman ışıklı günler barındırmaz. İş sorunları, sağlık sorunları, ailevi sorunlar çocuklarımızın sorunları üst üste gelmeye başlayınca karanlık günler periyoduna geçiş yaparız. Bu ağır koşullar bizleri depresyona bile sürükleyebilir. Rabiler bu durumun insanı çok ciddi günahlara sürükleyebileceği konusunda uyarıda bulunurlar. Çünkü insan bu durumdayken kolaylıkla ‘yetser ara’ dediğimiz olumsuz isteklerin eline düşebilir. Bu da onu günah işlemeye yönlendirir. Bu da onu Tanrı’dan uzaklaştırır. Rabenu Tam, bu konuda bize en koyu karanlıkların bile gündüze döneceğini unutmamamız gerektiğini hatırlatır.

‘Naase ve nişma’ açıklaması ışıklı günlerin en güzel örneklerinden biridir. Tarihte sadece bir kez meydana gelmiş bu olayda Tanrı Kendini açığa çıkarmıştır. Toplum Tora’yı almış ve Tanrı’nın sesini duyabilmiştir. Böyle bir durumda ‘naase ve nişma’ diye haykırmak hiç de zor değildir. Ancak o olağanüstü olay bittikten sonra aynı motivasyonun devam etmesi her zaman için mümkün değildir. Kendimizi her zaman Tora ve mitsvaların enerjisi ile dopdolu hissetmemiz mümkün değildir. İçimizdeki büyük ateşin de zaman zaman söndüğünü hissedebilmek doğaldır. Bu zor günleri anımsatmak için Tanrı, dağı kaldırıp üzerimize getirmiştir.

La Ketuba de La Ley adı ile bilinen ve Ladino dilinde yazılmış olan manzume Tora ile Yisrael’in evliliğinin Ketuba belgesi gibidir. Bu belgede Tora’yı sahiplenmek ve uygulamak için sadece iyi günleri beklemenin doğru olmadığı sıkıntıda olduğumuz, motive olmadığımız zamanlarda da bunun mümkün olması gerektiğini ifade eder.

 

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün