MTV gitti, bir devir bitti

Cüneyt DİRİCAN Ekonomi
31 Aralık 2025 Çarşamba

Gençliğimizin müzik televizyonuydu MTV. Laura Branigan ‘Self Control’ ile başlayan ecnebi müzik akımı, Sezen Cumhur Önal ile TRT’de devam ediyordu. Çukulata renkli şarkılarda bir bahar havası eserken, program bitince radyoya geçilir, kaset doldurulurdu. Kaset sarınca kalem imdada yetişirdi. Misina gibi dolandıysa yapacak bir şey yok, kesilen kısım sonrası uçlar bantlanır, şarkı yarım dinlenirdi. Zaten radyo kaydında telif nedeni ile şarkının ortasındaki konuşmaları kaydetmemek için pause düğmesine zamanında basmak gibi bir yetenek gelişmişti. Heyhat, kaset doldurmaya gidilir, çift kasetli radyo teyplerde kendi mixini yapan gençlik, soni mi sanyo mu kapışır, eve çıkarken arabadan radyonun kafasını çıkartırdı. Bu satırları okuyan şimdiki nesil mp3 nedir bilmiyor artık, bırak kaset sonrası geçilen CD dönemini. Spotify, Apple Music veya benzeri platformlar da bitti artık. Yapay zekâ ile kendi sesinizle “I want to break free” veya “Forever young” söyletebiliyorsunuz. Karaoke bile sizlere ömür yani. Ama sanki hangi teknoloji gelirse gelsin, Wham George Michael sesi ile ‘Last Christmas’ hep baki kalacak. Bilenler bilir ‘Bohemian Rapsody’ ancak Freddie ile mümkün, esas adı ile Farrokh Boulsara. Peki ya “We are the World”? Modern Talking olmadan synth pop olur mu? Pet Shop Boys veya Depeche Mode peki? O zamanlar duygu, müzik, nota, şarkı vardı.

90’lar Bir Başkaydı

Müzik deyip geçmeyin, hepsinin bir hikâyesi vardı. Mesela Bon Jovi ‘Livin’ on a Prayer’ bir liman işçisi Tommy ile Gina’nın ekonomik zorluklarını konu alıyordu. Bizim rahmetli Cem Karaca’nın ‘Tamirci Çırağı’ gibi. Scorpions ‘Winds of Change’ ise Berlin Duvarı’nın yıkılışını konu etse de aslında SSCB’nin dağılışına konu Gorky Park’tan değişimi müjdeliyordu. Pet Shop Boys ‘Go West’ işte oraya sesleniyordu. Ministry of Sound kraliçeden esinlenerek kurulmuş en ünlü gece kulübüyken, Monako Prensesi Stéphanie pop müziğe ‘Irresistible’ diyordu. Bruce Springsteen ‘Streets of Philadelphia’ bugün bile geçerli yaşananlarla.

Bizde Tarkan’lı yıllar ile eller havaya diyordu İzel, Çelik, Ercan. Futbolda Metin, Ali, Feyyaz neyse müzikte oydu ‘Hercai’. Rafet El Roman ve Ajda Pekkan’a Haluk Levent ‘Akdeniz Akşamları’ ile eşlik ediyordu. “Erken kalkmak mecburen, işe gitmek mecburen” diyen MFÖ, karikatürlerden Cem Yılmaz ile sahne buluyordu. Serdar Ortaç ‘Karabiberim’ Beyaz Show ile “Radyomu İsterim” kampanyası ile geçen müzik seti dolu yıllardı 90’lar. Sizlere Yosi Gabay gibi set yaptım yılbaşı için.

Konsensüslü Yıllarımı Verseler

Sezen Aksu söylemeden olur mu? “Şimdi bana kaybolan yıllarımı verseler” derdi Minik Serçe. İşte o yıllarda Berlin Duvarı çökmüş, iki Almanya birleşmiş ve AB’nin Euro hikâyesine giden süreç başlamıştı. Washington Konsensüs hunharca gelişmekte olan pazarları neoliberalizmle pohpohluyor, kimi zaman notları ile bonkör kimi zaman yaptırımları ile boksör oluyordu. SSCB gidip yerine küreselleşme gelmiş, teknoloji bunu Hadron Çarpıştırıcısı gibi hızlandırıyordu. 2000 teknoloji hisseleri çökünce bu yayılma durmasın diye ucuza para saçma dönemi geldi. Aslında Washington Konsensüs bağımsız merkez bankaları ile liberal serbest piyasa ekonomilerini bu yüzden promote ediyordu. Sıfır faizli promosyon likidite istediği pazarlarına akıyor, dolarizasyonda full depo herkes Milei Arjantin’i gibi uçuyordu. Heyhat, Çinli o Çin Duvarını boşuna yapmadı. Pekin Konsensüs kendi ekonomi modeli ile bu ucuz paraları yatırımlara çevirdi, üretime döndürdü, en son markaları ile dikildi Yankee’lerin karşısına. Madenler, limanlar, AB markaları, pazarı artık onundu.

Bugünlerde London Consensus (Londra Konsensüsü) konuşuluyor, hatta önerenler var. Mümkünse biz artık ithal konsensüs almayalım, kendi konsensüsümüzü yaratalım. Sezen Aksu ‘Sen Ağlama’ demesin artık. Barış Manço ‘Dönence’ derken ‘Sarı Çizmeli Mehmet Ağa’ misali ABD Hazinesi borçlarını bir gün öder hesabı, başkalarının ithal konsensüslerini ithal paraları ile ithal edilen malları ile daha ödemeye lüzum var mı?

Karışık Kaset

Eurovision ABBA’lı yıllardan Grammy’li Metallica’ya geçen zamana değişmeyen şeyler neoliberal ekonomik başlıklar mı? Neoklasik, ortodoks para politikası denen ana akımın 80 model amfi tipi iktisat öğretilerine peki. Kredi mevduattan verilir, para arzı enflasyonun nedenidir, denk bütçe ve daha niceleri. Üstelik aradan geçen 50 yılda MTV bile sosyal medya platformları ile müzik platformlarına karşı kaybetmişken, hala bu acı reçetelerin derman olacağını düşünmek.

İşte böyle geçti gençliğimiz, eskiden müzik bizlere aitti, şimdi onu da yapay zekâ üretiyor. GDO’lu gıdalar kadar karşımızdaki GDO’lu ekonomik reçeteleri organik bahçeden toplamadan sağlıklı bir bünye arayışı gibi bir yazı oldu bu. Oldu mu sizce bu karışık kaset? Yoksa aynen devam mı?

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün