Balat’taki tarihi Yanbol Sinagogu, 16 Kasım Pazar günü 18. İstanbul Bienali Paralel Etkinlikleri kapsamında düzenlenen ‘Yambol’un İzinde’ sergisiyle ziyaretçilere kapılarını açtı.
Kültürel Mirası Koruma Derneği (KMKD) tarafından hayata geçirilen proje, sinagogun duvarlarında, objelerinde ve yüzeylerinde saklı çok katmanlı Yahudi mirasını görünür kılmayı amaçlıyor.
Küratör Mimar Hayim Beraha, yıllardır sürdürdüğü belgeleme ve restorasyon çalışmalarından elde ettiği verileri dört ana başlık altında sunuyor: Taşınma, Karşılaşma, Yerleşkeden Depoya, Bahçe ve Araştırma. Bu başlıklar; göç, kimlik, dönüşüm ve bellek kavramlarını yapının somut izleriyle ilişkilendirerek sinagogun tarihsel hafızasını katmanlı bir biçimde ortaya koyuyor. Beraha’ya göre Yanbol Sinagogu, yalnızca bir ibadet mekânı değil; yüzyıllar boyunca göç eden, yerleşen ve yeniden kök salan topluluklara tanıklık eden sessiz bir hafıza mekânı.

Serginin öne çıkan unsurlarından biri, Romaniyot Yahudi kültürünün ses mirasını mekâna taşıyan Renan Koen imzalı ses enstalasyonu. Bu çalışma, Romaniyot ve Sefarad toplulukları arasındaki tarihsel karşılaşmaları işitsel boyutta yeniden kurgulayarak ziyaretçilere çok duyulu bir deneyim sunuyor.
Etkinlik kapsamında düzenlenen panelde, Doç. Dr. Nisa Semiz, İstanbul’daki Yahudi varlığının Bizans dönemine kadar uzandığını hatırlatarak kimlik ve dil ilişkisine dikkat çekti. Semiz, “Kelimeler dolaşır ama kültürü taşıyan gramer ve dilin içyapısıdır” sözleriyle kültürel sürekliliğin derin yapısına vurgu yaptı.
Arkeolog Dr. Ulaş Töre Sivrioğlu ise Bizans ve Antik Dönem İstanbul Yahudileri üzerine yürüttüğü araştırmalardan ve Bizans Yahudileri: Tarih, Epigrafi, Arkeoloji başlıklı kitabından yola çıkarak soruları yanıtladı.
‘Yambol’un İzinde’ sergisi, Yanbol Sinagogu’nun yüzyıllara yayılan kültürel belleğini gün yüzüne çıkararak ziyaretçilere hem tarihsel hem de duyusal bir keşif imkânı sunuyor.
