Özgürlük mü, sorumluluktan kaçış mı?

Hayim BEHMOARAS Yaşam
19 Kasım 2025 Çarşamba

Selam dostlar, bu hafta çocuklarımızın ve yeni nesil gençliğin önemli bir sorununu paylaşmak istiyorum. Sokağa çıktığınızda, bir kafede oturup gençlerin sohbetlerine kulak kabarttığınızda ya da sosyal medyada gezinirken göreceğiniz ortak bir gerçek var: Yeni nesil, aile kurma fikrine bizden çok daha mesafeli. Bir zamanlar hayatın doğal akışı gibi görülen evlilik, bugün gençlerin gözünde bir zorunluluk değil, tamamen kişisel bir tercih… Hatta çoğu zaman ertelenen, sorgulanan ve pek çokları için de ‘gerekli görülmeyen’ bir adım.

Peki onları bu noktaya getiren ne?

Belki de önce şunu kabul etmeliyiz: Her neslin kendi hikâyesi, kendi korkuları ve kendi gerçekleri var. Bizim gençliğimizde aile kurmak, ‘düzen’ demekti; bugünün gençleri içinse özgürlüklerinin sınırlandığı bir alan gibi algılanabiliyor. Ama bu tabloyu anlamak için biraz daha yakından bakmak gerekiyor.

Ekonomik şartlar bugün gençlerin en büyük belirleyicisi. Kira fiyatlarının ulaşılmaz seviyelere çıkması, iş güvencesi kavramının zayıflaması, yüksek enflasyon ve geleceğin belirsizliği… Bütün bunlar evlilik ve çocuk sahibi olmayı, gençlerin gözünde bir ‘risk yatırımına’ dönüştürüyor. Çoğu genç, önce kendini garantiye alma gereği duyuyor; bir düzen kurmadan yeni bir düzenin içine girmeyi mantıklı bulmuyor.

Bir diğer sebep ise kişisel özgürlük ve kariyer beklentileri. Bu nesil, kendini gerçekleştirmeye çok daha fazla önem veriyor. Dünyayı gezmek, yeni projelere imza atmak, eğitimine yatırım yapmak, hobilerini profesyonel bir alana dönüştürmek… Bunlar evlilikten önce geliyor. Çünkü onlara göre hayat, sınırları olmayan bir alan; evlilik ise sınırların netleştiği bir dönem.

Ve son yıllarda göz ardı edilemeyecek bir başka gerçek daha var: Gençler arasındaki evliliklerin üç-beş yıl içinde bitivererken gördükleri manzara…
Gerek ekonomik baskılar, gerek düşünce farklılıklarının hızla büyümesi, gerekse uyum sorunları yüzünden kısa sürede dağılan yuvalar, gençlerin zihninde yeni bir korku yaratıyor. Eğer evlilik içinde bir de çocuk varsa, onun yaşadığı mağduriyet bambaşka bir acı olarak hafızalara kazınıyor. Pek çok genç, çevresinde gördüğü bu hızlı çöküşleri “Ben de aynı hatayı yapmak istemiyorum” düşüncesiyle yorumluyor. Bu da aile kurma fikrine karşı çekimserliği daha da artırıyor. Günün en somut gerçeklerinden biri de bu.

Bütün bunların yanında, sorumluluk korkusu da hiç küçümsenecek bir etken değil. Çocuk yetiştirmenin hem maddi hem manevi ağırlığını taşıyamayacağını düşünen birçok genç var. “Ya seçtiğim insan doğru kişi değilse”, “Ya özgürlüğüm elimden giderse”, “Ya kendime ayıracak zamanım kalmazsa?” soruları, zihinlerinin bir köşesinde sürekli dönüp duruyor.

Dijital çağ da ilişkilerin doğasını değiştiriyor. Sosyal medya hem ilişki kurmayı kolaylaştırıyor hem de zorlaştırıyor. Alternatiflerin çokluğu, bağlanmayı güçleştiriyor. İnsanlar birbirini bir tıkla karşılaştırabilir hale gelince, ilişkiler de daha kırılgan oluyor. ‘Mükemmel’ partner arayışı, çoğu zaman gerçek bağ kurmanın önüne geçiyor.

Ve tabii ki ilişki modelleri de değişti. Birçok genç artık evlilik yerine ‘hayat arkadaşlığı’, ‘birlikte yaşamak’ ya da ‘kendi kurallarımızla ilişki’ düşüncesini benimsemeye başladı. Onlara göre önemli olan, yasal bir sözleşme değil; ortak bir uyum, karşılıklı saygı ve özgürlük alanlarının korunması.

Tüm bunları bir araya koyunca şu soru beliriyor: Gençler gerçekten aileyi reddediyor mu? Yoksa sadece bizim bildiğimiz biçimiyle olan aile modelini mi kabul etmiyorlar?

Belki de mesele tam olarak burada düğümleniyor. Yeni nesil, aileye karşı değil; ama kendisini tanımlayabildiği, nefes alabildiği, özgürlüğünü kaybetmediği bir düzen arıyor. Kimi için bu düzen evlilikle mümkün, kimi için değil. Aslında değişen aile değil; değişen, hayatı yaşama biçimi.

Ve bu değişim ne iyi, ne kötü… Sadece zamanın ruhu.

Son söz:
“Özgürlük insanı güçlü kılar, sorumluluk olgunlaştırır; ama gerçek mutluluk ikisinin arasında kurduğumuz dengede saklıdır.”

“Özgürlük tek başına bir yol, sorumluluk tek başına bir yük; ama insanı gerçek anlamda büyüten, ikisini aynı çatı altında taşıyabilmektir.”

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün