Asher Ginzberg, halktan biri anlamına gelen Ahad Ha´am olarak eser veren, ruhsal derinliği olan, dini körü körüne değil, etik ve kültürel değerlerin taşıyıcısı olarak gören, İbranicenin canlandırılmasını savunan, felsefe dalında önemli bir şahsiyetti.
Asher Zvi Hirch Ginzberg, 1856'da Skvyra-bugünkü Ukrayna'da doğdu. Babası Menachem Mendel Ginzberg, dindar bir tüccardı. Annesi Feigne Ginzburg geleneksel Yahudi eğitimi almıştı. Ailesi oldukça geleneksel ve Hasidik bir çevreden geliyordu. Eşi Rivka dindar ve sade bir kadındı, kocasının yoğun entelektüel yaşamında sessiz ama sabırlı bir destekçiydi. Kocasının fikirlerine genellikle mesafeli ama sabırlıydı. Çocukları arasında sadece oğlu Shalom Ginzberg hakkında net bir bilgi vardır. Ailesiyle birlikte bir dönem Odessa'da yaşadı. Bu şehir, o dönem Yahudi entelektüel merkeziydi.1907'de Londra'ya taşındı. 1922'de bu günkü Tel Aviv'e göç etti ve yaşamının sonuna kadar orada kaldı.
Tel Aviv'de Ahad Ha'am Sokağı adını taşıyan sokakta yaşadı. Günümüzde bu evin bulunduğu yer bir anıt ev, müze konumundadır. Ev hayatında oldukça içine kapanık, sessiz ve disiplinli biriydi. Zihinsel olarak mesafeli bir baba figürüydü. Öğrenci ve dostları onu ‘soğukkanlı ama derin bir adalet duygusuna sahip bir bilge’ olarak anlatır.
Ruhsal derinliği nedeniyle aile içinde ‘Rabbiler gibi’ bir saygı görürdü. Ocak 1927'de Tel Aviv'de öldü, Tel Aviv Trumpeldor Mezarlığında gömülüdür. Vasiyeti, sade bir törenle defnedilmekti. Hiçbir görkem istememişti. Ünlü şair Hayim Nahman Bialik ile yan yana yatmaktadır.
Ahad Ha'am'ın Felsefesi
Yahudiliğin insancıl, kültürel ve ahlaki kanadını temsil eder. Onun yaptıkları Yahudi halkının sadece siyasi değil, ruhsal yeniden doğuşunu hedeflemiştir. Ahad Ha'am Herzl'in politik fikirlerine karşı kültürel odak anlayışını geliştirdi. Ona göre, Yahudi halkı için toprak değil, ruhsal bir merkez gerekir. Hedef sadece devlet kurmak değil bir halkın ruhunu, dilini, kültürünü, ahlakını yeniden canlandırma hareketi olmalıydı. Filistin toprakları, tüm dünyadaki Yahudiler için bir manevi ve kültürel merkez işlevi görmeliydi. Bu düşünceyi 'Lo Zeh Hadereh’ (Bu Yol Değil) adlı denemesinde açıkça dile getirdi. Ahad Ha'am' a göre bir ulusun gerçek gücü ordusunda veya topraklarında değil, ahlaki bilincinde ve kültürel kimliğinde yatar. Dini körü körüne değil, etik ve kültürel değerlerin taşıyıcısı olarak ele aldı. Yahudi halkın modernleşirken ahlaki köklerini koruması gerektiğini savundu.
“Bir halkın yıkımı, düşmanlarının gücüyle değil, kendi ruhunun zayıflıyla başlar” ifadesini dile getirdi. Temel olarak İbrani dilinin canlandırılmasını savundu. Okullar, edebiyat, felsefe ve sanat aracılığıyla Yahudi kimliğinin yeniden eğitilmesi gerektiğini düşündü. Ahad Ha'am, Filistinlilere yerleşen ilk Yahudi göçmenlerin Arap nüfusa karşı tutumunu eleştiren ilk düşünürlerden biridir.
“Biz adaletin halkıyız. Eğer adaleti kaybedersek, hangi toprak bizi kabul eder?” söylemlerinde bulundu.
Gerçekleştirdikleri nelerdi?
Modern İbranicenin yayılmasını destekledi.
Yahudi halkına ahlaki yenilenme çağrısı yaptı.
Filistin'deki Arap toplumuna karşı adalet çağrısı yaptı.
‘Ale Parashat Derachim’ adlı deneme dizisini yazdı. Başlıca eserleri ‘Lo Zeh Hadereh’ (Bu Yol Değil), ‘Emet M-Eretz İsrael’ (Gerçek İsrail'den Geliyor), ‘Ale Parashat Derachim’ (Yolların Kavşağında). Hayim Nahman Bialik, Martin Buber, Chaim Weismann, Yitzhak Rabin ve David Ben Gurion gibi önemli kişiler, dolaylı olarak onun ‘Yahudi Kimliği’ kavrayışından etkilendiler.
Özlü felsefi düşünceleri:
“Yahudilik sadece bir din değildir, 1000 yıllık bir ruhun yürüyüşüdür.”
“Eğer halkımızı yeniden doğurmak istiyorsak, önce onun kalbini iyileştirmeliyiz.”
“Toprak, ruha hizmet etmediği sürece kutsal değildir.”
Temel fikirleri
İsrail, Yahudi halkı için bir ‘politik sığınak’ değil, ruhsal ve kültürel bir merkez olmalıydı orada kurulacak bir toplum tüm dünyadaki Yahudiler için manevi ve ahlaki bir örnek oluşturmalıydı.
“Devletin kalbi kültürdür, devletin bedeni politikadır” diyerek Herzl'in savunduklarına karşı durmuştur.
“Her halkın kurtuluşu önce ruhunda, sonra toprağında başlar.”
“Yahudi halkının tarihsel gücü etik değerlerinden gelmiştir.” Modernleşme uğruna bu değerleri kaybetmemek gerektiğini savundu, sadece ‘milliyetçilik’ değil, ahlaki bir yenilenme hareketi de önemliydi. Yahudi kimliğinin yeniden inşası, İbrani dilinin ve eğitiminin canlanmasına bağlıydı. Bu nedenle genç nesillerin geleneksel metinlerle modern fikirleri birlikte öğrenmesini savundu.
“Dil, halkın ruhudur” diyordu. 1891 tarihli ‘Emet M-eretz İsrael’ adlı denemesinde Araplara karşı, Yahudi yerleşimcilerin adaletsiz tutumlarını eleştirdi. Çok erken bir dönemde şunu yazdı:
“Burada başka bir halk var, onların kalbini kırarsak bu toprak bizi reddeder.” Bu sözler bugün bile İsrail' de ‘ahlaki vicdan’ olarak anılır.
Ahad Ha'am onun eserlerinde kullandığı müstear isimdir. Çok mütevazı ve sade bir kişiliği olduğu için yazılarını halktan biri 'Ahad Ha'am' olarak imzalamıştır.