'Muhteşem Eleanor' Bir Holokost kurtulanının aşk ve keder dolu hikayesi

Scarlett Johansson´un yönettiği bir Holokost kurtulanının aşk ve keder dolu hikayesini anlatan ´Eleanor the Great/Muhteşem Eleanor´ adlı filmde June Squibb başrolde

Janet MİTRANİ Dünya
12 Kasım 2025 Çarşamba

Oyuncu Scarlett Johansson, aşk, Holokost ve keder üzerine içten bir Yahudi hikayesini konu alan, başrolde June Squibb, yardımcı rollerde Rita Zohar ve Erin Kellyman ile üç farklı kuşaktan gelen üç aktrisin göz kamaştırıcı performansıyla desteklenen, karakter odaklı bir filmle yönetmenliğe giriş yaptı.

Johansson filmin odağına Squibb'i yerleştirerek filmi onun etrafında kurmuş. 6 Kasım'da 96 yaşına giren Squibb, yerine göre ve bazen de aynı sahnede hem komik hem bilge hem de çileden çıkarıcı olabilen ve seyircinin her zaman bağ kurabildiği bir oyuncu.

Squibb tiyatrocu olarak başladığı oyunculuk hayatına ancak 50'li yaşlarındayken sinema ve televizyon oyunculuğunu ekledi. Çıkış yaptığı rolü 80'li yaşlarındayken oynadığı, En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Oscar'ına aday gösterildiği, Alex Payne'in yönettiği Nebraska filmi idi. Karmaşık ve genellikle zor bir karakter olan Eleanor'u canlandırdığı performansı, bugüne kadarki en büyük rolü.

Film Florida'da, Eleanor'un bir Holokost kurtulanı olan en yakın arkadaşı Bessie (Rita Zohar) ile paylaştığı evde başlıyor. İki kadın da duldur ve hayatları birbirlerinin etrafında döner. Birlikte oldukları sahnelerde arkadaşlıkları seyirciye "herkesin böyle bir arkadaşı olmalı" hissini verir.

Çevrelerindeki herkes onların tatlı yaşlı kadınlar olduklarını düşünür fakat onların garip bir mizah anlayışı vardır. Bessie Holokost döneminde yaşadıklarıyla ilgili kabuslar gördüğünde Eleanor hep yanındadır. Filmin özellikle iyi yazılmış bir sahnesinde Bessie, Amerika'da nasıl sadece hayatına devam etmek istediğini ve erkek kardeşinin başına gelenlerden kimseye bahsetmediğini anlatırken kendisi de ölünce unutulacağı gerçeğinden yakınır.

Bessie hikayesini Eleanor'a anlattıktan kısa bir süre sonra hayatını kaybeder; Eleanor, stresli kızı Lisa (Jessica Hecht) ile birlikte Manhattan'da yaşamaya başlar. Lisa, Eleanor'u Yahudi toplum merkezinde bir müzik etkinliğine gönderir, ancak Eleanor tesadüfen Holokost kurtulanlarının bulunduğu başka bir gruba katılır. Buradakileri çok sever ve ortama uyum sağlar gibi davranırken düşünmeden Bessie'nin hikayesini kendi hikayesi gibi anlatır.

Gruptakiler hikayeden çok etkilenir. Aralarında gazetecilik dersinin ödevi olarak grup hakkında bir yazı yazan Nina (Erin Kellyman) adında genç bir üniversite öğrencisi vardır. Nina Eleanor'a hayran kalır ve aralarında Bessie'nin ölümüyle Eleanor'un içinde oluşan boşluğu dolduracak bir dostluk başlar. Nina da annesinin ölümüyle acı bir kayıp yaşamıştır.

Tory Kamen'ın büyükannesinin hayatından esinlenerek senaryosunu yazdığı film, zaman zaman karışık olay örgüsü ile bir araya getirilmiş üç ayrı film gibi görünse de, filmin sonunda duygusal karmaşa çözülerek hepsi birbirine bağlanır.

Johansson'dan yönetmenliğe etkileyici bir başlangıç

Yahudi asıllı Johansson, ‘Black Widow’ gibi gişe rekorları kıran aksiyon/süper kahraman filmlerinin yanında ‘Lost in Translation’ gibi bağımsız filmlerde rol almış olan dünyanın en önemli sinema yıldızlarından biri... Johansson röportajlarında senaryoyu ilk okuduğunda gözyaşlarına hakim olamadığını ve PBS'teki Finding Your Roots (Köklerini Bulmak) programına katılıp birçok akrabasının Varşova Gettosu'nda öldürüldüğünü öğrendikten sonra bu hikayenin kendisi için daha büyük bir anlam ifade ettiğini söyledi.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün