“Bekâr kardeşlerime açık mektup”

“Geleneksel aileyi olağanüstü kılan şey, yüksek bir dini sanat eseri olmasıdır. Bir araya getirdiği şeyler; cinsel dürtü, fiziksel arzu, dostluk, arkadaşlık, duygusal akrabalık, sevgi, çocuk sahibi olma, onların korunması, bakımı ve eğitimdir. Bu kadar farklı dürtüleri, arzuları, rolleri ve sorumlulukları bir araya getiren herhangi bir kuruma nadiren rastlanır. Dünyayı anlamlandırdı ve ona insani bir yüz - sevginin yüzünü verdi.” Rabi Lord Jonathan Sacks (z”l)

Moşe PASENSYA Kavram
12 Kasım 2025 Çarşamba

Evliliğin kozmik kökleri

Bir erkek ve kadın evlilik bağı ile birleştiğinde, gücünü tüm varoluşun altında yatan kozmik güçten alır. Yaratılışın manevi altyapısı erkek-dişil dinamiği üzerine modellenmiştir.

Eril olan ‘ışıklar’ (אוֹרוֹת), dişil olan ‘kaplar’ (כֵּלִים) ile birleşir. ‘Bilgelik’ (חכמה), ‘anlayış’ (בינה) potasında hayat bulur ve erkek ‘kutsallık’ (קדושה) ile dişil olan ‘içkinlik’te (שכינה) tamamlanır.

Evreni veya bir hücreyi araştırın; tekrar, tekrar aynı motifi bulacaksınız. İki karşıt değişim. Madde - anti-madde, pozitif - negatif, bilgi - kaos, yaşam - ölüm gibi bu karşıtların uyum içinde muhteşem bir dünya yaratması bizi şaşırtmaktan alıkoyacak mı?

Erkeklerin ruhları ‘İlahi Aşkınlık’ dünyasından gelir; kadınların ruhları ‘İlahi İçkinlik’ dünyasından gelir. Aşkınlık (erkek), perspektif verir, içkinlik (kadın) deneyim verir. Biri olmadan diğeri eksik bir resimdir.

Erkek ve dişinin bu tanımıyla iki eski Yahudi geleneğini anlayabiliriz. Damadın sinagogda Tora’ya çağrılması, gelinin ise Mikve’ye daldırılması adettendir. Görünüşte bu iki aktivite birbirinden çok farklı görünüyor.

Erkek yön ve istikrarın nihai hedefi olan Tora’ya bağlanır. Sakın Tora’yı sadece dini dünyaya özgü bir kavram olarak düşünme hatasına düşmeyin.

Bir dostumun ifade etmiş olduğu gibi… Dindar olmak istiyorsanız Alahaları (Yahudi Yasası) -  (kâmil) adam olmak istiyorsanız Tora’yı (maneviyatı) öğrenmeniz gerekmektedir. Bu tam bir kuşatma eylemidir. Aşkınlığın kaynağına bağlanmayı ifade eder.

Kadın ise birlikteliğe canlılık ve deneyim getirmek üzere ‘Hayat veren sulara’ dalacaktır. Mikve denen içkinlik çeşmesine…

 

 

Aile, yaşam tarzında bir seçenek midir?

Evlilik kurumu, insanlığın en büyük başarılarından ve en büyük hazinelerinden biridir. Tarihimize, dünya görüşümüze, inançlarımıza, felsefelerimize dokunmuştur.

Aile, pek çok yaşam tarzı seçeneğinden biri değildir. Gelecek nesilleri yetiştirmek ve çocukların istikrar ve sevgi matrisinde büyümesini sağlamak için şimdiye kadar keşfettiğimiz en iyi yoldur. 

Kaçınılmaz çatışmalarla nasıl başa çıkacağımızı öğrendiğimiz yer burasıdır. Sevgi verme ve alma riskini ilk aldığımız yerdir. Bir neslin değerlerini bir sonrakine aktardığı, medeniyetin devamlılığını sağladığı yerdir. 

 

Mutlu bir evliliğin püf noktası

Çok değerli kardeşim Albert Ender’den işittiğim bir öyküyü paylaşmak istiyorum.

Bir uçak yolculuğunda, yan koltukta oturan adamın alyansını sağ elinin işaret parmağına taktığını fark eden yazar yorum yapmaktan kendini alamaz.

“Bayım alyansınızı yanlış elinize takmışsınız!” Adam bunun üzerine; “Yanlış kadınla evlendim de ondan!” diye karşılık verir.

Yazar Ziglar bu anıyı aktardıktan sonra şöyle sorar:

“Peki ya bu adam doğru adam mı? Kadın doğru adamla mı evlenmiş? Yanlış seçilmiş bir insana doğru insanmış gibi davranırsanız sonuçta doğru insanla evlenmiş olmaz mısınız?

Doğru seçilmiş bir insanla evlendiğiniz halde yanlış davranıyorsanız yanlış bir evlilik yapmışsınız demektir. Çünkü doğru insan olmak, doğru insanla evlenmekten çok daha fazlasıdır!”

Yazar kitabında şu öyküyü anlatır:

Yıllar önce Hawaii’de başlık parasına benzer bir uygulama gündemdedir. Bir erkek sevdiği kızla evlenebilmesi için kızın ailesine belli sayıda inek vermek zorundadır. İnek sayısının on olması gerekmekle birlikte kızın özelliklerine göre bu sayı değişebilmektedir.

Adada iki kızı olan bir adam yaşamaktadır. Kızlardan büyük olanı halkın deyişi ile kabul görmeyen tipte, şanssız bir kızdır ve babası ona üç inek fiyat biçmiştir. İki inekli bir teklifi de kabul edecektir, hatta iyi bir pazarlıkla bir ineğe razı olmaya hazırdır.

Bir gün adanın zenginlerinden Johny Lingo bu eve geldiğinde herkes onun diğer kızı isteyeceğini düşünür. Oysa yaşlı adamı sevince boğarak büyük kıza talip olur. Herkes en azından isteneni yani, üç inek ödeyeceğini düşünürken Johny yanında 12 inekle gelmiştir.

 

O dönemlerde normal bir balayı ortalama bir yıl sürmektedir ama gelin ve damat iki yıllık balayı planlamıştır.

Damatla gelinin dönmesinin beklendiği gün ahaliden biri dönüşlerini haber vermeye gelir. Gelir gelmesine ama gelenlerin Johny ve eşi olduğundan emin değildir. Aslında Johny’i tanımıştır fakat kızdan emin olamamıştır.

Yaklaşan kadın çok güzel, zarif birisidir. İyice yaklaştıklarında kimsenin tereddüdü kalmaz. Kızın güzelliği, cazibesi ve çekiciliği en eleştirici gözle bile reddedilmeyecek ölçüdedir. Yakından bakanlar Johnny’nin 12 inek karşılığında iyi bir alışveriş yaptığını düşünür.

Yazar işin püf noktasını şöyle özetler; Johny 12 inek ödedi, kız 12 ineklik bir kadın haline geldi.

Bu hep böyle olmaktadır. Eşinize veya sevgilinize verdiğiniz değer, ona kazandırdığınız değerdir. Aslında 'doğru adam', 'doğru kadını' inşa eder, 'doğru kadın' da 'doğru adamı.'

 

Yahudi Düğünü - Kiduşin

Evlilik veya İbranice ‘Kiduşin/Kutsallık’, bize ‘Bir’liğin doğasına dair büyüleyici iç görüler öğreten ‘kutsal’ (קדש) kökünden türemiştir.

Bir erkek, karısını evlilik töreninde ‘Mekadeş’ sözcüğü ile kutsallaştırdığında ona özel koruma sağlayıp diğerlerinden ayırdığı anlamına gelir. Gelin ve damat için söylenen ‘Yedi Kutsama’nın (Şeva Berahot’un) geçmişi yaklaşık iki bin yıl öncesine dayanır. 

Bunlarda, Tanrı'nın kendisi tarafından süslenip Âdem’e getirilen ve gelinin nedimeleri olarak gökyüzünün eşlik ettiği ilk çift olan Âdem ile Havva'dan söz ediyoruz.

Yeruşalayim'in ıssız ve viran olduğunu gören Yeremya Peygamber, "Sevinç ve neşe sesleri… Tanrı’ya şükran sunuları getirenlerin neşeli ilahileriyle birlikte damat ve gelinlerin neşeli sesleri yeniden duyulacak" kehanetinde bulunur (Yeremya 33:11)

Sanki önceki tüm Yahudi kuşakları, bu çifte dua etmek ve tanık olmak üzere o düğündedir.

Artık pek çok gelin, damadın etrafında yedi kez daire çizmek gibi mistik bir töreni benimsiyor. Evlilik sözleşmeleri (ketuba), Orta Çağ'da olduğu gibi son derece önemli hale geldi.

Evliliğin toplumdaki gücünü kaybetmiş gibi görünmesi ne kadar yıkıcıdır. Seks, sevgiden ayrıldı, sevgi, bağlılıktan ayrıldı, evlilikle, çocuk sahibi olmanın bağlantısı kalmadı.

 

Evlilik sadece birlikte yaşanan, karşılıklı yarar sağlayan geçici bir ortaklık değildir. Eğer bunda gördüğümüz tek şey buysa, Tanrı yardımcımız olsun. Sevgi dolu bir evde neredeyse İlahi Mevcudiyete dokunabilirsiniz.

 

İnancın gerçek tanımı

İbranice Kutsal Kitap’ta (Tora) anahtar kelimelerinden biri olan ve genellikle inanç olarak tercüme edilen ‘emuna’ kelimesini yanlış anlamamızın bedelini ağır ödedik. 

Kutsal Kitap Batı uygarlığına Yunanlılar aracılığıyla girdiğinden ve Yunanlılar için en yüksek meslek bilginin peşinde koşmak olduğundan, yüzyıllar boyunca inancın sezgisel bir tür bilgi olduğunu düşündük. 

Bu görüşe göre inanç sahibi olmak, dünya hakkındaki bazı gerçekleri bilmek veya bunlara inanmaktır.

Bu kesinlikle Yahudilerin görüşü değildir. Emuna ilişkiyle ilgilidir. 

Bu, her biri diğerinin özgürlüğüne ve bütünlüğüne saygı duyan iki kişinin, bir arada kalmak ve tek başına yapamayacağı şeyleri yapmak için ‘sadakat’ yemini ederek kendilerine söz verdikleri bağdır. 

Sadakat, özellikle zor zamanlarda birbirimizin yanında olma kararlılığı anlamına gelir. Dini anlamda, bu, bir antlaşma olarak adlandırdığımız şeydir. Tanrı ile eski bir halk olan İsrail arasında Sina Dağında yapılan sözdür. Evlilik bir inanç eylemidir. 

Yahudi erkekler bugüne kadar tefillinlerinin kayışını alyans gibi parmaklarına sararken, Hoşea Peygamber'in aktardığı şu güzel sözlerini okuyorlar: “Seni sadakatle kendime nişanlayacağım ve sen Tanrı’yı tanıyacaksın” (Hoşea 2:20).

 

Dişinin statüsü ikincil midir?

Bir taraftan evliliğin düşüşte olması ve diğer yandan eşleşememiş çok sayıda bekâr çocuğumuzun olması beni derinden üzüyor. Oysa toplum olarak ‘ezer ke-negdo’larını bulmak isteyenlere yardım etmek için fırsatlar yaratmalıyız.

Bereşit 2:18'de genellikle Havva için ‘yardımcı’ olarak tercüme edilen ‘ezer (עֵזֶר) kelimesi, yanlış bir şekilde ikincil olma veya daha aşağı olmak fikrini çağrıştıracak şekilde anlaşılmıştır. Ancak Tora’da bu kelime yalnızca üst veya eşit anlamında kullanılır (Şemot 18:14; Dev. 33:7)

Sosyal sorumluluğumuz nedir?

Bu konu, toplum, okullar, ruhani liderler ve aileler tarafından ele alınmalıdır. Çok zorlu bir dünyada çocuklarımıza destek vermek konusunda daha yapıcı katkılar için bir katalizör olabileceklerini umuyorum.

Bekâr çocuklarımızın halen toplumuna güvenebileceklerini göstermeliyiz. Tanım gereği bir başarısız deneyim geçmişine sahip olduğu, bunun ne kadarının kendi hatası olduğuna bakılmaksızın tekrar heyecanlanabilmelerini sağlayabilmeliyiz.

Bu bizim, Yahudiliğin ruh eşi kavramına inanmasına rağmen kişinin kaderindeki partneriyle birleşme fırsatını kaçırabileceği durumların olabileceğini ancak benzer manevi kökenden gelen başka bir ruh eşini Hashem'in şefkati sayesinde bulabileceğimiz anlamına gelir.

Zohar bir erkeğin evlenmesi gerektiğini sıkça vurgulamaktadır. Bir hayat arkadaşı keşfetmek, muazzam bir neşe ve istikrar getirir, hayatlarımızı hepimizin deneyimlemeyi arzuladığı şekillerde zenginleştirir. 

Aile, her toplum için geleceğin potasıdır ve çocuklarımızın geleceği adına onun savunucusu olmalıyız.

Birlikte…

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün