´Yeni sezon´ alışveriş davranışları ve Black Friday gibi indirim dönemleri, içinde bulunduğumuz kasım ayında bireysel satın alma kararları üzerinde büyük etkiye sahiptir. Markalar ´yeni sezon´ kavramını bir prestij ve yenilik göstergesi olarak konumlandırırken, Black Friday kampanyaları gibi yoğun indirim dönemlerinin, tüketicide ´kaçırma korkusu´ (FOMO) ve ´anlık haz arayışı´ temelli dürtüsel satın alma davranışlarını arttırır.
Tüketici psikolojisi, modern pazarlamanın en temel araştırma alanlarından biridir. Özellikle mevsimsel geçişlerin belirginleştiği sonbahar aylarında, ‘yeni sezon’ kavramı tüketici davranışlarını derinden etkiler. Bu dönem, yalnızca moda sektöründe değil; teknoloji, ev eşyası ve kozmetik gibi birçok alanda da satışların yeniden canlandığı bir zaman dilimidir.
Tüketicinin ‘yenilik’ arayışı, markaların mevsimsel kampanyalarıyla birleştiğinde ekonomik hareketlilik yaratır. Buna ek olarak, kasım ayında gerçekleşen Black Friday etkinliği, hem Avrupa’da hem de Türkiye’de tüketim davranışlarını mevsimsel bir doruk noktasına taşır.
Yeni Sezonun Psikolojik Dinamikleri
Tüketiciler için ‘yeni sezon’, yalnızca ürün yenilenmesi değil, aynı zamanda bir psikolojik yenilenme sürecidir. Sonbahar ve ilkbahar dönemleri, bireylerin yaşam döngüsünde ‘yeniden başlama’ hissiyle ilişkilidir. Pazarlama psikolojisi açısından bakıldığında, bu dönemde alışveriş yapmak bir ihtiyaçtan çok duygusal bir tatmin aracı haline gelir.
Araştırmalar, bireylerin mevsim geçişlerinde daha fazla alışveriş eğilimi gösterdiğini ortaya koyar. Bu eğilim, özellikle giyim ve kişisel bakım kategorilerinde belirgindir. Yeni mevsim koleksiyonlarının tanıtımı, tüketicilerde ‘güncellenmiş benlik’ duygusunu güçlendirir. Böylece satın alma eylemi, sadece ekonomik bir karar değil, aynı zamanda kimlik yenileme davranışı halini alır.
Pazarlama Stratejileri ve Mevsimsel Tetikleyiciler
Markalar, bu psikolojik eğilimi iyi analiz ederek mevsimsel kampanyalarını duygusal temalar üzerine inşa eder. Renk, müzik, reklam dili ve mağaza atmosferi gibi unsurlar ‘yenilenme’, ‘tazelik’ ve ‘değişim’ kavramlarını ön plana çıkarır.
Örneğin, sonbahar koleksiyonlarında sıklıkla kullanılan sıcak tonlar (kiremit, kahve, hardal) tüketicide hem nostalji hem de konfor hissi uyandırır. Bu duygusal çağrışımlar, satın alma niyetini artıran bilişsel bir köprü oluşturur.
Tüketici psikolojisinde bu tür duygusal tetikleyiciler, ‘duygu temelli karar verme’ teorisiyle açıklanır. Buna göre, bireyler alışveriş yaparken rasyonel gerekçelerden ziyade, hissettikleri duygulara dayanarak seçim yaparlar. ‘Yeni sezon indirimleri’ veya ‘koleksiyon tanıtımları’ bu duygusal süreci bilinçaltı düzeyde harekete geçirir.
Black Friday ve Tüketim Patlaması
‘Yeni sezon’ alışverişlerinin ardından kasım ayının son haftasında gelen Black Friday, tüketim davranışını farklı bir boyuta taşır. Başlangıçta ABD’de Şükran Günü sonrasında düzenlenen bu etkinlik, günümüzde küresel bir fenomen haline gelmiştir.
Black Friday, psikolojik olarak ‘kaçırma korkusu’ üzerinden çalışır. Sınırlı süreli büyük indirimler, tüketicide aciliyet ve rekabet duygusu yaratır. Bu durum, planlanmamış alışverişlerin ve ani satın alma kararlarının artmasına neden olur.
Avrupa’da Black Friday, özellikle dijital perakende sektöründe büyük bir hacim yaratmaktadır. Statista verilerine göre 2024 yılında Avrupa genelinde Black Friday satışları 150 milyar avroyu aşmış. İngiltere, Almanya ve Fransa bu konuda başı çekerken, en büyük artış çevrimiçi alışverişlerde gözlemlenmiş.
Türkiye’de ise Black Friday (yerel olarak “Efsane Cuma” veya “Kara Cuma” kampanyalarıyla tanıtılır) son yıllarda hızlı bir büyüme gösterdi. 2023 verilerine göre, kasım ayı kampanyaları süresince e-ticaret hacmi yüzde 90’a yakın artış gösterdi. Özellikle genç tüketiciler arasında, indirimli alışverişi ‘fırsat yakalama kültürü’ olarak görme eğilimi artmaktadır.
Bu durum, mevsimsel alışveriş alışkanlıklarının yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda kültürel bir dönüşüm geçirdiğini gösterir.

Avrupa ve Türkiye Karşılaştırması yapacak olursak
Avrupa’daki tüketici davranışları genellikle planlı ve araştırmaya dayalı bir profil çizerken, Türkiye’de duygusal ve anlık satın alma eğilimleri daha belirgindir. Avrupa’da yeni sezon kampanyaları daha çok kalite, sürdürülebilirlik ve marka güveni üzerinden şekillenirken; Türkiye’de fiyat avantajı ve promosyonlar ön plandadır.
Ancak her iki pazarda da ortak nokta, mevsimsel yenilik ve indirimlerin duygusal tatmini desteklemesidir. Bu durum, tüketici psikolojisinin evrensel bir yönünü ortaya koyar: alışveriş, yalnızca ihtiyaçların değil, duyguların da ifadesidir.
Sonuç olarak ‘yeni sezon’ alışveriş davranışları, tüketicinin psikolojik yenilenme arzusuyla doğrudan ilişkilidir. Black Friday gibi küresel etkinlikler bu davranışı yoğunlaştırarak, modern ekonomide mevsimsel tüketimin önemini artırmaktadır.
Avrupa ve Türkiye örnekleri, kültürel farklılıklar olsa da temel psikolojik dinamiklerin aynı kaldığını göstermektedir: alışveriş, duyguların ekonomik bir yansımasıdır.
Bu nedenle markalar, gelecekteki pazarlama stratejilerini yalnızca fiyat politikaları üzerine değil, tüketicinin duygusal ihtiyaçlarını anlamaya ve ona ‘yenilenmiş bir kimlik’ sunmaya odaklamalıdır. Çünkü günümüz tüketicisi, bir üründen çok, kendini yeniden tanımlayacağı bir deneyim satın almaktadır