Gagarin'in bakış açısından

Sami ASA Dünya
5 Kasım 2025 Çarşamba

Geçtiğimiz ay Akbank Caz Festivali kapsamında Rymden topluluğunun konserine gittim. Son zamanlarda en çok beğeni ve keyifle izlediğim konserdi. Müzik zevkime uyması ve kalitesi kadar, konseri ön sıradan izleme şansını yakaladığım için, üçlünün aralarındaki coşkulu iletişimi ve çalarken hissettiklerini görebilmek bu denli keyif almamı sağladı. Davul ve kontrbas sadece müziğin ritim altyapısını sağlayan eşlikçiler değildi. Müziğe doğrudan yaptıkları önderlik ve katkılar etkileyiciydi. Klavyeli çalgılarda yıllardır kendine has bir stil edinmiş olan Norveçli Bugge Wesseltoft, bu üçlü toplulukta eskisine kıyasla caza daha yakın durmakla birlikte, elektronik tuşlu müzik ve farklı tarzlar arasındaki geçişlerle kendini gösterdi. Rymden Trio’nun diğer iki üyesi, davulda Magnus Öström ve kontrbasta Dan Berglund müziklerini daha yakın tanıdığım İsveçli sanatçılar oldukları için konser biletlerini aylar öncesinden edinmiştim. Bu ikilinin müziğinden bahsederken bir diğer İsveçli müzisyen, Avrupa cazının önde gelen ve yıllar geçtikçe efsaneye dönüşen piyanisti Esbjörn Svensson’u ve birlikte oluşturdukları Esbjörn Svensson Trio’yu (E.S.T.) anmak benim için bir zorunluluk. Kendimi dinlemek niyetiyle gerçek ve yapmacıksız bir müzikal anlatıma ihtiyaç duyduğumda sıklıkla başvurduğum Svensson ve E.S.T. beni yıllarca müzik yolculuklarına çıkardılar. Rymden Trio konserinin öncesinden öngördüğüm çağrışımla ve uzun zamandır aklımdan geçtiği üzere, bu yazımda E.S.T.’nin müziğini aktarmaya çalışacağım.

Esbjörn Svensson bir konserde tümüyle odaklanmış iş başında

Esbjörn Svensson 1964’te İsveç’in Västerås kentinde dünyaya geldi, çocukluğunu 15 kilometre kuzeyindeki Skultuna kasabasında geçirdi. Svensson klasik müzik piyanisti annesi sayesinde klasik müzikle, caz müziğe düşkün babası sayesinde cazla tanıştı. Kendi ifadesine göre, evlerinde piyanodan başka bir müzik enstrümanı olmadığı için, zorunlu olarak piyanoya yöneldi. Aslında başta davul çalmaya istekliydi, ama birlikte büyüdüğü yakın arkadaşı Magnus Öström ondan önce bir davul edinip çalmaya başlayınca, Svensson piyanoyu seçmek zorunda kaldı. Lise yıllarında gerek okulda gerekse özel hocasıyla piyano çalışını ilerlettikten sonra Stockholm’deki Kraliyet Müzik Kolejine caz piyanosu eğitimi için yazıldı. Ancak bu eğitimi verebilecek rehber hoca bulunamayınca, çaresiz klasik piyano eğitimi aldı. Bu sırada Stockholm caz camiasında kendini göstermeye başladı. 1990 yılında ise Öström ile birlikte bir üçlü kurdu. Birkaç farklı deneme sonrasında, Dan Berglund kontrbasta kalıcı oldu ve Esbjörn Svensson Trio nihai formasyonuna büründü. 1993’te ilk albümleri ‘When Everyone Has Gone’ yayınlandı. 1996’da çıkardıkları Thelonious Monk’un bestelerini farklı şekilde yorumladıkları ‘E.S.T. Plays Monk’ albümü ile ülkelerinde iyice tanındılar.

“Esbjörn Svensson Trio Plays Monk” albüm kapağı

Svensson müziğinde sürekli arayış içindeydi. Yılmadan saatlerce çalıştı. Amacı piyano çalışını geliştirmek ve virtüözlüğünü arttırmak değil, duygularını en iyi şekilde aktarabilmekti. Müziğe olduğu kadar, uzaya, tabiata ve denize meraklıydı. Yaşamın anlamı ve döngüsü üstüne bolca kafa yordu. Bu nedenle astrofiziğe merak saldı, gökyüzünü, yıldızları izledi, hareketlerinden anlamlar çıkarmaya çalıştı. Bu ilgisi ve ruh hali müziğinde ortaya çıktı. Sakin, gizemli ve kozmik atmosferdeki bir bestesi ve trionun yaratıcı sesler içeren uyumu, onların ününü İsveç dışına, Avrupa’ya taşıdı. Bir bestesini, uzaya ilk çıkan insan, astronot Yuri Gagarin’e adadı: ‘From Gagarin’s Point of View’. Onun uzaydan dünyayı izleyişini hayal ederek müziğe yansıttı. Bu parça ve albüm, eleştirmenlerce yaratıcı, özgün ve modern cazın önemli bir dönüm noktası olarak gösterildi. Topluluğun konserlerinin vazgeçilmez istek parçası oldu.

Svensson bir konser sonrası izleyicilerine teşekkür ederken

Svensson ve üçlünün müziği bilinen kalıplardaki caz olarak adlandırılamaz. Kendisi, yaptıkları müziği belli bir kategoriyle nitelemekten hep uzak durdu. Çocukluğundan beri etkilendiği tarzların ve kültürlerin bir sentezi olarak içinden geleni en uygun şekilde müziğe uyarlamanın peşindeydi. O nedenle, E.S.T.’nin müziği cazın yanında, geleneksel İskandinav müziği, klasik, funk, rock, pop ve elektronik müzikten unsurlar taşır, ancak aynı zamanda onlara has bir stil içerir. Topluluk, tarzlar arasında gezinmeyi konserlerindeki doğaçlamalarda hep daha ileri götürdü. Bu sayede geniş bir kitleye hitap edebildiler. Konserlerde müziklerine ışık ve dumanlarla ‘show’ kattılar. Zaten her bir müzisyenin ayrı ve birlikte sahneye hakim olan performansıyla ilgiyi canlı tutan gösteriyi hep sağladılar. Caz topluluklarından farklı olarak, klasik müzik orkestralarıyla çaldıkları gibi, gençlere hitap eden büyük mekanlarda konserler verebildiler. Bazen basit, bazen oldukça karmaşık çaldılar, tarzlar arasında sürprizler içererek gezindiler. Bence en önemlisi ve kişisel olarak hissettiğim, anlatımlarında hep abartısız, duru ve içten olmayı başardılar.

E.S.T. 15 yıl boyunca, birçok başarılı albüm ve konserle hayran kitlesini arttırdı, ödüller kazandı. Ne yazık ki, böylesine özgün ve yaratıcı bir müzik üretimi, topluluğun en verimli döneminde ansızın kesintiye uğradı. Yüzmeyi çok seven ve sualtı dalışına merak salan Esbjörn Svensson, 14 Haziran 2008’de Stockholm takım adalarında Ingarö Adası açıklarındaki dalışı sırasında kaza geçirerek henüz 44 yaşında yaşama veda etti. Moskova’da verdikleri konserden henüz dönmüştü; bir sonraki hafta JVC New York Caz Festivalinde konser vereceklerdi. Bu denli özel bir yeteneğin müziğe daha ne etkileyici katkılar verebileceğini hayal etmek ve bundan mahrum kalmak üzücü. Adıma, İstanbul’daki konserlerini iki kez izlemiş olmak bir teselli.

Svensson birçok müzisyene ilham kaynağı oldu. Erken vedası yakın çevresindeki müzisyenleri yasa boğdu. Onun müziğinden etkilenen günümüzün önde gelen caz piyanisti Fin Iiro Rantala 2011 yılında ilham aldığı ve hayatta olmayan müzisyenlere adadığı bir albüm yayınladı: ‘Lost Heroes’. Albümdeki en çarpıcı bestelerden biri hayran olduğu dostuna bir ağıt niteliğindeydi: Tears for Esbjörn’. Karanlık tonu ve hüznü ile, lirik ve akıcı melodisiyle enfes bir parça. Aynı beste, Jazz at Berlin Philharmonic V başlığıyla yine Iiro Rantala’nın önderliğinde 2016’da bir kez daha yorumlandı. Bir farkla: Bu kez albümün adı ‘Lost Hero’ oldu. Tüm albüm Esbjörn Svensson’a adanmıştı. Rantala ile birlikte, Ulf Wakenius gitar katkısıyla, Lars Danielsson kontrbasıyla ‘Tears for Esbjörn’u başka bir seviyeye taşıdılar.

E.S.T. Trio: (soldan sağa) Magnus Öström, Esbjörn Svensson, Dan Berglund

Svensson’un ölümünden bir süre sonra eşi Eva evlerinin bodrum katında hasarlı bir CD buldu. Üzerinde sadece “solo” yazıyordu. İçindeki solo piyano parçalar sanatçının yaşama veda etmesinden sadece birkaç hafta önce kaydedilmişti. Esbjörn Svensson E.S.T. ile 11 stüdyo albüm kaydı yapmıştı, fakat hiç solo albüm yayınlamamıştı. Üstelik, böyle bir çalışmayı kimseye söylemeden yapmıştı. Öyle ki, eşinin, topluluk arkadaşlarının ve yıllardır birlikte çalıştığı trionun dördüncü elemanı olarak anılan ses mühendisi Åke Linton’un dahi bu kayıtlardan haberi yoktu. Muhtemelen, sanatçı bu kayıtları iç dünyasını yansıtan kişisel bir çalışma olarak görmüştü. Eva Svensson yıllarca bekleyip duygusal olarak artık hazır olduğu 2017 yılında, Linton’dan bozulmuş dosyalardaki kayıtları kurtarmasını istedi. Sonuçta, dokuz parçadan oluşan samimi, müzisyenin kendini cömertçe ifade ettiği, belki de sorguladığı meditatif bir müzik ortaya çıktı. ‘Home.S.’ adındaki albüm 2022’de yayınlandı. Parçalara, sanatçının ilgi duyduğu Yunan alfabesinin ilk dokuz harfinin adları verildi. Favorim ‘Gamma’. Mütevazi, sempatik, tutkulu ve yaratıcı müzisyen böylece ölümünden yıllar sonra güzel bir sürprizle hayranlarına değerli bir hediye sunmuş oldu!

KAYNAKÇA:

 QR Kodu

ESBJÖRN SVENSSON TRIO (E.S.T.)

  • From Gagarin’s Point of View & Dodge the Dodo, “From Gagarin’s Point of View”
  • Bemsha Swing, “E.S.T. Plays Monk”
  • The Well-Wisher & Tide of Trepidation & Eighty-Eight Days in my Veins, “Viaticum
  • The Message, “Strange Place for Snow”
  • Hercules Jonssons Lat, “Winter in Venice”
  • Eighthundred Streets by Feet, “Tuesday Wonderland”
  • Elevation of Love, “Seven Days of Falling”
  • The Face of Love, “Good Morning Susie Soho”
  • Tears for Esbjörn – Live, Iiro Rantala, “Jazz at Berlin Philharmonic I”
  • Gamma & Delta, Esbjörn Svensson, “Home.S”
  • Terminal One, Rymden, “Space Sailors”
  • Tears for Esbjörn-Live, Iiro Rantala & co, “Jazz at Berlin Philharmonic V – Lost Hero”

Link’e ulaşmak için: Spotify / Sami Asa, Playlist adı: MY_34_251105_Esbjörn Svensson Trio

https://open.spotify.com/playlist/1CCVodBYqVVMynho9oPCdj

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün