Tarih boyunca nice milletler, nice imparatorluklar gelip geçmiş, dünyayı yönetmiştir. Ancak bugün sadece tarih kitaplarında isimleri kalmıştır. Peki, neden bu kadar güçlü devletler ve imparatorluklar ayakta kalamamıştır?
En basit açıklamayla, nice millet ve imparatorluklar Tanrı’nın yolundan sapmış ve O’nu kızdırmışlardır. Peki, gelmiş geçmiş bu kadar imparatorluklara eşlik eden tek millet olan Bene Yisrael nasıl olmuş da ayakta kalmıştır? Onlar hiç mi Tanrı’nın yolundan sapmamış ve O’nu kızdırmamışlardır? Maalesef kızdırmışlardır. Peki, nasıl olmuş da Tanrı tarafından yok edilmemişlerdir?
Bunu anlayabilmek için Tora ve Tanah’taki bazı ipuçlarını incelemek gerekir. İlk ipucu, Tanrı’nın genel bakış açısını gösteren Bereşit peraşasındadır. Özetle, Adam ve Havva’nın yılanın tuzağına düşerek yasak meyveyi yemesi üzerine her birinin ayrı ayrı cezalar aldığını görüyoruz. Bu cezalarla ilgili dikkat çeken bir durum, Tanrı’nın Adam ve Havva’ya ciddi cezalar vermesine rağmen onlarla ilgilenmeye devam edeceğini göstermesi, buna karşın yılanı adeta kendi başının çaresine bırakıp onla artık ilgilenmeyeceğini ima etmesidir. Anlıyoruz ki Tanrı, değer verdiği kişileri, günah işlemeleri durumunda dahi, kızıp cezalandırsa da, onları terk etmemektedir.
Başka bir ipucunu Mısır esaretinde görüyoruz. Tanrı Bene Yisrael’in Mısır’da kölelik yapmasına ve orada ıstırap çekmesine izin vermiştir. Ama onların, tumanın 49. seviyesine düştüğünü görüp 50. seviyeye düşerlerse yok olacaklarını bildiğinden, onları son anda adeta kendi eliyle hızla kurtarmıştır. Tora’daki üçüncü bir ipucu, artık mesajı netleştirmeye başlar. O da Teruma peraşasında, Tanrı’nın Moşe’ye Anlaşma Sandığı’nın üzerindeki keruvimlerin (melekler) arasından konuşacağını bildirmesidir. Söz konusu keruvimler, yüzü birbirine dönük çocuk yüzlü meleklerdir. Buradaki mesaj, Tanrı'nın Bene Yisrael’le iletişiminin onlarda gördüğü çocuksu yönle ilgili olduğudur. Bene Yisrael binlerce yıl geçip yaşlı bir millet olsa da, Tanrı’ya göre onların çocuksu ruhu kaybolmamıştır. Her zaman öğrenmeye ve gelişmeye hazır enerjik ruhları, onların binlerce yıl da geçse de öğrenme isteklerini devam ettirmekte ve bu sayede tarihsel yeniliklere çabucak adapte olabilmektedirler. Bu konudaki son ipucu da Tanah’ta Peygamber Oşea bölümünde ortaya çıkmakta. Tanrı Bene Yisrael’e sevgisini şöyle dile getirmekte: “İsrael’i çocukluğuyla sevdim ve oğlumu Mısır’dan çağırdım.” Nasıl bir baba, küçük çocuğu ne yanlış yaparsa yapsın, onu ne kadar kızdırırsa kızdırsın çocuğundan vazgeçmez, çocuğa kızar, cezalandırır ama bir süre sonra çocukluğuna verip onu affederse, Tanrı da Bene Yisrael’i çocuğu gibi görmekte ve bu nedenle çocuksu özellikleri nedeniyle bazen kızıp cezalandırsa da, asla gözden çıkarmamaktadır. Bene Yisrael’in binlerce yıldır tarihteki tüm millet ve uygarlıklar yok olmuşken ayakta kalmasının en önemli sebeplerinden biri budur.
Avraam’ın Sara’nın ölümüne fazla ağlamaması
Tora Sara’nın ölümü üzerine, Avraam’ın onu methetmek ve ağlamak üzere geldiğini belirtir. Ama Tora’da bu amaçla kullanılan ‘velivkota / onun için ağlamak’ sözcüğündeki ‘kaf’ harfinin küçük yazıldığını görüyoruz. Bu yazılım, Avraam’ın ağlama şekline bazı vurgular yapmaktadır. Tora’nın 70 yüzü olması gibi, bu durumun da birden çok açıklaması vardır. Bazılarını sıralamak istiyorum…
Öncelikle Avraam, geliş amacı olan Sara’yı methetmek kısmını alenen yapmak istemiş, ama üzüntüsünü ve ağlamasını kendisine özel tutmuştur. Sara’nın ölümü, sanki Yitshak’ın kurban ediliş haberini duyması üzerine olmuş gibi gözükmektedir. Oysaki Tora, Sara’nın o güne kadar doya doya yaşadığını ve yaşamının yıllarının zaten bu kadar olduğunu vurgulamaktadır. Avraam da ağlama seviyesini bu bilinçle düşük tutmuştur. Ayrıca her gece Arvit duasında Tanrı’dan, Satan’ı önümüzden ve arkamızdan uzaklaştırmasını isteriz. Önümüzdeki Satan, onun bizi tuzağa düşürmeye çalışan veya iyi bir davranıştan vazgeçiren yönüdür. Arkamızdaki Satan ise daha da tehlikelidir. Yaptığımız iyi bir davranış ya da mitsvadan sonra, karşımıza o konuyla ilgili negatif bir durum çıkarır ve yaptığımız mitsvadan pişman olmamıza neden olur. Böylece tüm çabamız boşa gider. İşte Avraam bu tuzağa da düşmek istemedi. Tanrı’nın Yitshak’ı kurban etme emrini dinleyip bu yüzden karısını kaybetmiş olabileceği düşüncesine kapılıp ekstra ağlamadı. Başka bir midraş, bize Avraam’ın, ölen karısının yüzüne bakarak, onun ölüm meleği tarafından canının alınmamış olduğunu, (yüzü bembeyaz değildi ve koku yoktu), ‘Tanrı’nın öpücüğüyle’ tabir edilen şekilde öldüğünü anladığını ve içi rahatlayarak onu hemen Mahpela Mağarasına gömmek için harekete geçtiğini belirtir. Yine geleneksel bilgilere göre, Avraam’ın yas döneminin Kipur ile Sukot arasına denk geldiği ve yom tov günleriyle kesildiği de vardır. Her ne kadar Tora o zaman henüz verilmemiş ve bu günlerin yom tov olacağı belirtilmemişse de, atalarımız bu günleri biliyor ve dikkate alıyordu. Tüm bu sebeplerle Avraam’ın, karısı Sara’nın ölümüne neden fazla ağlamadığını açıklayabiliyoruz.

500 sayısının gizemi
500 sayısı, İbrani alfabesinde sadece kelimelerin sonuna gelen ‘sofit’ lakaplı harflerin ilki olan ‘Haf Sofit’in sayısal değerine karşılık gelir. Erkeklerde 248 pozitif mitsvaya karşılık 248 organ vardır. Ancak kadınlarda kendilerine özgü organlarla beraber 252 organ mevcuttur. Kadın ve erkek bir araya gelip çoğalma mitsvasını yerine getirdiğinde sayıların toplamı 500’e ulaşır. Nitekim Tora’da çoğalma mitsvası olan ‘pru urvu’nun gematriyası da 500’dür. Benzer bir durumu Şabat için yakılan iki mumda da görüyoruz. ‘Mum/Ner’in gematritasi 250’dir. Kadın ve erkek iki mumu yakınca sayı yine 500’e ulaşmaktadır. Kapılarımızı koruyan mezuzayı simgeleyen Şaday kelimesinin miluy / dolgu açılımının gematriyası da 500’dür. Kabala’ya göre Tanrı’nın Tahtı fiziksel âlemimizden yedi kat yukarıdadır. Her bir katın boyutu 500 yıllık hareket mesafesindedir. Katların arası da her biri 500 yıl hareket mesafededir. Katların başı ve sonundaki kısımlarla beraber, toplam 15 tane 500 yıllık bölüm mevcut olur ki burada 15 sayısı, Tanrı’nın ‘YaH’ isminin gematriyasına karşılık gelir. 500’er yıllık bu 15 bölüm, ancak 500 + 15 = 515 (‘tefila/dua’nın gematriyasıdır) dualarla geçilebilir. Nitekim karşılıklı dua etmenin sembolü Yitshak ve Rivka’nın isim gematriyaları toplamı 208 +307 = 515 olup, baş ve son harfleri olan Yud ve Hey’i (YaH: 15) çıkarırsak geriye ortada yine 500’lük bir bölüm çıkar.
Bunları biliyor musunuz?
*Yaakov isminin onun fiziksel dünyadaki ismi, İsrael isminin ise onun manevi dünyadaki ismi olduğunu. Yisrael’in gematriyası 541 iken, Yaakov’unkinin 182 olduğunu ve aradaki fark olan 359’un Satan’ın (Şeytan) gematriyası olduğunu. Satan’ın fizikselliğimizle maneviyatımız arasında bir engel oluşturduğunu…
*Moşe’nin, Tora’nın verilmesini bir gün geciktirmesinin sebebinin, onu Şabat gününe denk getirmeye çalışması olduğunu. Bu suretle Tora’nın verilişini Tanrı korkusuyla bağdaştırmak istediğini. Şabat’ın ‘yirat şamayim’,Tanrı korkusunun sembolü olduğunu. Şabat’ı korumanın, Tanrı korkusunu ifade etmenin en yüksek seviyesi kabul edildiğini…
*Tora’da, 10 Emir’in verileceği sabah, halkın gök gürültüsü sesleri ve şimşeklerle uyandığının belirtildiğini. Normalde fiziksel dünyada, önce şimşek çaktığını, sonra gök gürültüsü sesi duyulduğunu. Ama bu deneyimdeki ters durumun, bunun manevi dünyalarla ilgili bir ibare olduğunu. Nitekim söz konusu gök gürültüsü ve şimşeklerin hepsinin birer melek olduğunu…
*Sözlü Tora ve Yazılı Tora’nın birbirinden ayrılmaz bir bütün olmasını gematriya ile de açıklamanın mümkün olduğunu. İbranice ‘Bihtav/ yazılı’ kelimesinin gematriyasının 424 ve ‘Beal Pe/Sözlü’ kelimesinin 187 olduğunu. Bunların toplamı olan 611’in ise,’ Tora’ kelimesinin gematriyasına eşit olduğunu…
*Tanrı için kullandığımız ‘Akadoş Baruh U’ teriminin ‘Kutsal olan, Mübarektir O’ anlamına geldiğini. Bu şekilde Tanrı’nın, bir yandan ‘kutsal’ yani dünyamızdan ayrı olduğunu. Diğer yandan da ‘mübarek’ yani dünyadaki fiziksel ‘bereket’in kaynağı olduğunu. Sonuçta bu dünyadan apayrı ve yükseklerde var olan Tanrı’nın, aynı zamanda dünyamızın var olması için gereken bereketi sağlamak amacıyla sürekli dünyayla bağlantısını sürdürdüğünü…
*Tora’nın, alfabenin ilk harfi ‘Alef’le değil, ikinci harfi ‘Bet’le başlamasının Kabalistik nedeninin; İbranice kelimelerin 3 harfli kökleri olmasıyla da bağlantılı olarak, alfabenin 22 harfini Alef’le başlatıp sırayla üçerlik harflere ayırınca (3x7=21) en sonda tek kalan harf olan ‘Tav’ın ‘mavet/ölü’ kelimesinin son harfi olması. ‘Bet’le başlayan sıralı üçerli harflere ayırınca da, başta kalan ‘Alef’in ‘Arur/lanetli’ kelimesinin baş harfi olması dolayısıyla bu negatif olguların devre dışı kaldığını. Bet’in ise ‘Baruh/kutsal’ kelimesinin baş harfi olduğunu. Aynı şekilde alfabede ‘Alef’le başlayan Alef-Bet-Gimel ve takip eden tüm sıralı 3’lü harf guruplarının gematrial toplamlarının basamak rakamları toplamı metoduna göre 6 olduğunu, bunun da ‘şeker/yalan’ gematriyası olan 600’e eş olduğunu (6+0+0=6). Bet’le başlayan Bet-Gimel-Dalet ve takip eden tüm sıralı üçlü harf gruplarının gematrial toplamının ise, yine basamak toplamları metoduna göre 9 olduğunu, bunun da ‘emet/gerçek’in gematriyası olan 411’e eş olduğunu (4+4+1=9).
Yorum ve görüşleriniz için adresim hessiennekavi@gmail. com