Günümüzün en etkili görsel hikâye anlatıcılarından Kanadalı fotoğraf sanatçısı Edward Burtynsky, Borusan Contemporary´de açtığı sergisi ´Dönüşen Yeryüzü´ ile insanlığın doğa üzerindeki müdahalesini çarpıcı karelerle ortaya koyuyor. Sanatçının objektifinden yeryüzü, bir yandan insan eliyle yaralanmış bir beden gibi görünürken, diğer yandan görsel bir şiir misali hayran bırakıyor. Sergi, hem büyüleyen hem de sarsan bu ikilemiyle izleyeni derinden etkiliyor.
Geçtiğimiz günlerde, sezonun en düşündürücü sergilerinden ‘Dönüşen Yeryüzü’ nün açılış etkinliğine katıldım. Sergiyi, çok sayıda medya mensubuyla birlikte rehber eşliğinde gezdim.
Türkiye Mercek Altında
‘Dönüşen Yeryüzü’, Edward Burtynsky’nin Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu tarafından sipariş edilen ve 2019-2022 yılları arasında, Anadolu platosunda erozyon konusuna odaklanan güncel projesiyle başlıyor. ‘Erozyon’ başlığı altındaki bu bölüm, daha önce sergilenmemiş pek çok yeni kareyi ilk kez izleyicilerle buluşturuyor. Bu seri, titizlikle kurgulanmış toplam 36 fotoğraftan oluşuyor; Burtynsky, bu seçkiyle izleyiciyi Türkiye coğrafyasının farklı noktalarına götürerek erozyon konusunda farkındalık yaratmaya çalışıyor. Marcus Schubert’in küratörlüğünü üstlendiği ve Perili Köşk’ün tüm katlarına yayılan sergide, güzelliği ve kırılganlığıyla yansıtılan ‘Doğa’; Sahra Altı Afrika ülkelerinden derlenen kapsamlı bir görsel araştırma olan ‘Afrika Çalışmaları’, ‘Su ve Tuz’, ‘Taş Ocakları’, ‘Berezniki Madeni’ ve ‘Petrol’ gibi başlıklar altında sanatçının başlıca projelerine tematik olarak yer veriyor.
Doğa alarm veriyor!
Edward Burtynsky, dünyanın en önemli çevre odaklı fotoğrafçılarından biri; Bu sergisi, yıllar içinde oluşturduğu görsel arşivin çarpıcı bir kesitini sunuyor. Çeşitli coğrafyalardaki petrol yataklarından taş ocaklarına, tekstil fabrikalarından atık havuzlarına; doğa ile insan arasındaki ilişkinin röntgenini sunan kareleri, ilk bakışta büyüleyici renk ve kompozisyonlarla izleyiciyi cezbediyor. Ancak dikkatle incelendiğinde, bu güzelliğin ardında, ekolojik bir felaketin izlerinin saklı olduğu görülüyor. Çatlamış topraklarda beliren soyut desenler, devasa çukurların geometrik ritimleri ya da kimyasal atıkların parlak renkleri… Hepsi doğanın değil, insanın fırçasından çıkmış birer ‘yeni manzara’.
Burtynsky’nin bu yaklaşımı, izleyiciyi duygusal olarak hayranlıkla vicdani rahatsızlık arasında bırakıyor. Fotoğraflar öylesine büyüleyici ki, gözünüzü alamıyorsunuz, ama aynı anda gördüğünüz şeyin bir yıkım olduğunu fark ediyorsunuz. Bu paradoks, Burtynsky’nin sanatının en güçlü yönlerinden biri: Güzelliğin ardına gizlenmiş hakikati görünür kılmak…
Sergi mekânı olarak Perili Köşk
Borusan Contemporary’nin sergi mekânı olan Perili Köşk, seçkiye farklı bir boyut katıyor. İstanbul Boğazı kıyısında, Rumelihisarı’ndaki bu tarihi köşkün odalarında gezinirken, içerideki devasa endüstriyel manzaralar ile pencereden görünen doğal manzara arasında keskin bir tezata tanıklık ediyoruz. Bir yanda insanın dönüştürdüğü çorak araziler, öte yanda doğanın hâlâ dirençle varlığını sürdüren güzelliği… Bu ikilem, sergiyi yalnızca bir sanat deneyimi değil, aynı zamanda derin bir düşünme pratiğine dönüştürüyor.
Müzeyi Ziyaret
Sergi, 16 Ağustos 2026 tarihine kadar ziyaret edilebilir. Müze, yalnızca hafta sonları 10.00–19.00 saatleri arasında gezilebiliyor.
Görsel manifesto
Sergi, günümüzün en büyük meselelerinden biri olan ekolojik kriz üzerine düşünmemize yo açıyor. Burtynsky’nin fotoğrafları, bireysel bir bakıştan ziyade küresel bir farkındalık yaratma çağrısı. Sergideki eserler, aynı zamanda çağdaş fotoğrafın sınırlarını da zorluyor. Burtynsky’nin büyük formatlı baskıları, detayların içine gömülmenize imkân tanıyor.
Bir fotoğrafın önünde dakikalarca da kalsanız, her defasında yeni bir ayrıntı fark ediyorsunuz: Bir iş makinesinin izi, kuruyan toprağın derinleşen çatlağı ya da kimyasal bir birikintinin bıraktığı iz. Bu detaylar, fotoğrafın estetik etkisini güçlendirirken, insanın doğaya müdahalesinin somut kanıtları haline geliyor.
Son Söz: Güzel, rahatsız edici ve acil
‘Dönüşen Yeryüzü’, günümüzde giderek daha çok tartışılan ekolojik kriz meselesine sanatsal bir bakış getiriyor. Sanatçı, doğrudan bir slogan atmıyor ama bizi eserleri aracılığıyla zarif bir şekilde uyarıyor ve bu bağlamda Burtynsky bu soruyu sormadan edemiyor: “Dönüştürdüğümüz bu yeryüzü aslında bizim geleceğimizi de dönüştürmüyor mu?”