“A Ğ A T A K I L A N L A R”

•Birçok ülkede İsrail karşıtı gösterilerin önemli bölümü Gazze meselesi üzerinden şekillenmekte, Filistin´le dayanışma pratikleri çeşitli kamusal alanlarda sergilenmektedir. Ne var ki bu protestolar çoğu zaman İsrail devletinin resmi politikaları ile sıradan yurttaşları birbirinden ayırmamakta, İsrailli olma halini bütünüyle politik bir hedef haline getirmektedir. Böylece turistik bir meydanda yürümek, bir kafede kahve içmek veya yalnızca günlük alışveriş yapmak bile İsrail vatandaşları için protestosuz bir deneyim olmaktan çıkmaktadır. METİN DUYAR – www.medyagunlugu.com

İzak BARON Diğer
17 Eylül 2025 Çarşamba
  • Bu Haftanın “Takılanlar”ı

 

  • İSRAİL'İN KATAR'DA HAMAS'A YÖNELİK SALDIRISI TÜRKİYE İÇİN NE ANLAMA GELİYOR?

Bu süreçte en çok merak edilen konulardan biri Hamas'ın Türkiye'de konuşlu yöneticisi olup olmadığı.

Hamas'ın bürosunu Katar'dan Türkiye'ye taşıyacağı haberleri geçen yıl yalanlanmıştı.

Türkiye Dışişleri Bakanlığı kaynakları o dönem yaptıkları açıklamalarda, Hamas üyelerinin "zaman zaman Türkiye'yi ziyaret ettiğini" ancak "Hamas Siyasi Bürosu'nun Türkiye'ye taşındığı yönündeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını" söylemişti.

ABD Hazine Bakanlığı ise geçen yıl altı üst düzey Hamas yetkilisi için yaptırım kararı açıklamış, bu kişilerden üçünün Türkiye'de bulunduğunu belirtmiş, yetkililerin isimlerini ise Abdulrahman İsmail Abdulrahman Ganimet, Musa Daud Muhammed Akari ve Salama Mari olarak açıklamıştı.

Hamas'ın İsrail'de 7 Ekim 2023'te düzenlediği saldırılardan sonra İsrail, Hamas'ı sadece Gazze'de değil dünyanın her yerinde hedef alacağını açıklamıştı.

Hamas'ın üst düzey yöneticisi İsmail Haniye geçen yıl İsrail'in İran'ın başkenti Tahran'da düzenlediği saldırıda hayatını kaybetmişti.

İsrail'in İran, Suriye ve Yemen'in ardından Katar'da da saldırı düzenlemesi, Türkiye açısından bölgesel güvenlik açısından yeni bir kırılma noktası olarak görülüyor.

İsrail'in Suriye, Irak, İran ve Körfez bölgesinde hava sahalarını herhangi bir engelle karşılaşmadan rahatlıkla kullanıyor olması ve saldırılar düzenlemesi, Ankara açısından da dikkatle izlenen bir duruma işaret ediyor.

Türkiye'nin Hamas ile yakın ilişkisi, İsrail'in Türkiye'de konuşlu Hamas yöneticilerini hedef alabilecek olması da bu açıdan önem taşıyor.

Türkiye'nin bu konuda askeri ve istihbari önlemler alıp almadığı, önlem alındaysa bunların neler olduğu ise bilinmiyor.

Tamamı :https://www.bbc.com/turkce/articles/c4g7ww525gpo

 

  • İSRAİL'İN KATAR SALDIRISI ORTADOĞU'DA BARIŞ İHTİMALİNİ TAMAMEN YOK MU ETTİ? - LUİS BARRUCHO

Hem Dr Vakil hem de Lovatt, son saldırının bölgesel sonuçlarının çok derin olabileceği uyarısını yapıyor.

Lovatt, "Arap yetkililer, İsrail'in artık sadece aşırı saldırgan olmakla kalmayıp, aynı zamanda giderek istikrarsızlaştırıcı bir şekilde hareket etmesinden ve ABD ile Avrupa'nın bunu engellemek için çok fazla bir şey yapmamasından giderek daha da çok endişe duyuyorlar" diyor.

Dr. Vakil de, "Artık yeni bir dünyada, yeni bir coğrafyada, yeni kurallar içindeyiz. Önceki varsayımların hepsi paramparça oluyor ve yıkılıyor" diye ekliyor.

Her iki uzmana göre bu kaygı bölgesel güçleri kendi askeri kapasitelerini güçlendirmeye itebilir.

Lovatt, "Bu onların İsrail'e saldıracağı anlamına gelmez, ama... kendilerini savunabilecek kapasiteye sahip olmak isteyeceklerdir" diyor.

Sonuç olarak iki uzman da Salı günü yaşanan dramatik olayların yol açacağı zararların çok geniş kapsamlı olacağını vurguluyor.

Lovatt sözlerini şöyle noktalıyor: "Yaşananların en büyük mağdurlarından biri sadece İsrailliler, Filistinliler ya da bölge değil, aynı zamanda Batı'nın güvenilirliği olacaktır."

Tamamı: https://www.bbc.com/turkce/articles/c8xrjz844vro

 

  • İSRAİL, TÜRKİYE’YE SALDIRIR MI? - NAİM BABÜROĞLU

İsrail’le Türkiye’nin çatışmaya girmesi, Türkiye’yi dört cephede savaşa sürükleyebilir.

İsrail’le; batıda Yunanistan’la; güneyde PKK/YPG’yle ve içeride PKK ve sığınmacılardan devşirilen maşalarla...

Mesela, Yunanistan, İsrail’in saldırısını fırsat bilerek karasularını 6 milin üzerine çıkartabilir.

Bu da, savaş sebebi...

Diğer bir soru, İsrail’in Türkiye’ye saldırması durumunda, NATO Türkiye’nin yanında yer alır mı?

Maalesef, NATO Türkiye’nin yanında yer almaz.

Tersine, ABD dahil bazı NATO ve AB ülkeleri İsrail’i desteklerler.

Yani, özetle...

İsrail, sadece İsrail değil...

İsrail demek; ABD, Yunanistan ve diğer NATO, AB ülkeleri demek.

Tamamı:https://www.sozcu.com.tr/israil-turkiye-ye-saldirir-mi-p226060

 

  • SIRADA TÜRKİYE Mİ VAR? - LEYLA EMEÇ TAVŞANOĞLU

https://www.muhalif.com.tr/kose-yazisi/4620/sirada-turkiye-mi-var

 

  • LANETLEME VE AYIPLAMA ÖTESİNE GEÇİLEBİLECEK Mİ? - MENSUR AKGÜN

Türkiye’ye saldırmaya cesaret edebileceğini zannetmesem de bu şartlar altında Türkiye’nin hazırlıklı olmasında yarar olduğu, istihbaratı ve askeri imkanlarıyla İsrail’in her hamlesini yakından takip etmesi gerektiği kesin. Amerika ve hatta NATO üyeliğinin çok fazla fayda sağlamayacağını söylemek için de sanırım kâhin olmaya gerek yok. Tecrübeyle sabit, Amerika “müttefikleri” arasında seçime zorlanınca her zaman İsrail’i seçer.

Bu gerçek doğal olarak bizim NATO’dan çıkmamızı ya da Amerika ile olan ilişkilerimizi gözden geçirmemizi gerektirmez. Askeri teknoloji alanındaki atılımları hızlandırmamızı, Amerika’ya güvenmeleri artık giderek imkânsız hale gelen Körfez ülkeleriyle bu alandaki iş birliklerini derinleştirmemizi, onların hissedeceği güvenlik açığını aşama aşama kapatmak amacıyla uzun erimli düşünmemizi gerektirir.

Tamamı : https://www.karar.com/yazarlar/mensur-akgun/lanetleme-ve-ayiplama-otesine-gecilebilecek-mi-1605197

 

  • İSRAİL’İN KATAR SALDIRISI BÖLGE ÜLKELERİ İÇİN BİR DÖNÜM NOKTASI MI? - NEBİ MİŞ

Trump'ın ilk başkanlık döneminde BAE, Suudi Arabistan ve Bahreyn, İbrahim Anlaşmaları'na katılmışlardı. Aynı zamanda bu ülkeler, İsrail'in de yönlendirmesi ile Katar'la diplomatik ilişkilerini kesmiş ve ambargo uygulamışlardı.

Joe Biden'ın başkanlığı döneminde bu ülkeler Katar'la ilişkilerini normalleştirmişti. Bu saldırının ardından BAE ve Suudi Arabistan veliaht prenslerinin destek vermek ve dayanışma göstermek için Katar'a ziyaretleri önemli. Bu ülkeler, ABD'nin güvenlik garantilerini sorgulayacaklardır. Ancak orta vadede radikal bir değişikliğe gitmelerini beklemek gerçekçi değil.

Yine de İbrahim Anlaşmaları'ndaki tutumlarını gözden geçirmek zorunda kalacaklar. İsrail'in bölgesel kaos planından rahatsızlıklarını daha görünür hale getirmeleri ve daha dikkatli politikalar izlemeleri mümkün.

Tamamı :https://www.sabah.com.tr/yazarlar/nebi_mis/2025/09/12/israilin-katar-saldirisi-bolge-ulkeleri-icin-bir-donum-noktasi-mi

 

  • İSRAİL SALDIRISI KATAR İÇİN NE ANLAMA GELİYOR? - FEYZA GÜMÜŞLÜOĞLU

İsrail’in saldırısı, sadece Katar’ın değil tüm Körfez’in ABD’ye duyduğu güveni sarstı. ABD’nin ‘güvenlik şemsiyesi’nin etkinliğini ve manasını sorgulattı. 9 Eylül’deki kırılma anı, Körfez için geleneksel tehdit algılarının revize edilmesi, güvenlik ittifaklarının sorgulanması, savunma alanında daha geniş yelpazede yeni ortaklıklar kurulması gibi pek çok alanda etkilerini uzun vadede hissettirecek önemli bir eşik.

Geleneksel olarak İran’ın öncelikli tehdit görüldüğü Körfez ülkeleri, 7 Ekim sonrası konjonktürde, 9 Eylül’de aşılan yeni eşikle birlikte giderek ABD’ye ve müttefiklerine daha az güven duyan, İsrail’i daha büyük tehdit olarak gören, İran’la daha yakın, Çin’le daha sıkı işbirliği içinde bir bölgeye evrilirse şaşırtıcı olmaz.

Tamamı:https://www.fokusplus.com/odak/israil-saldirisi-katar-icin-ne-anlama-geliyor

 

  • İSRAİL’DEN İKİ GÜNDE İKİ SALDIRI; TÜRKİYE VE KÖRFEZ ARAPLARINA MESAJ - ZEYNEP GÜRCANLI

Trump yönetimi “İsrail’in Katar’a saldıracağından bizim de geç haberimiz oldu” diyor ama Katar’ın Ortadoğu’daki en büyük Amerikan askeri üssüne sahip olduğu düşünüldüğünde, bu pek mümkün değil. Konu İsrail olduğunda, Amerikan yönetiminin gözünün kimseyi görmediği bir kez daha tescillendi, o kadar.

İsrail’in Katar saldırısı, olur olmaz konularda “arabuluculuk” rolüne soyunmaya heveslenen ülkeler açısından da ciddiyetle düşünülmesi gereken bir unsur; Arabuluculuk yapıyoruz derken, kendinizi ateşin ortasında buluveriyorsunuz bugünlerde.

Tamamı :https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/israilden-iki-gunde-iki-saldiri-turkiye-ve-korfez-araplarina-mesaj/842355

 

  • DOHA MESAJLARI - AYŞE ÖZEK KARASU

Netanyahu Doha bombardımanıyla verdiği mesaj doğrultusunda Hamas müzakere etmesin, direkt silahları bıraksın, rehineleri de teslim etsin planını kuruyor. Ama Hamas aniden buharlaşmayacak. Böylece Gazze Kenti’nin teslim alınıp, imha ve işgali başlayabilecek. İsrail ordusu kara operasyonuna karşı çıkmış, ancak kabinenin ultra sağcı elemanları ısrarla onaylatmıştı. En radikal dinci Maliye Bakanı Bezalel Smotriç, “Ateş Zirvesi” adı verilen Doha operasyonunu X’te bayram havasında kutladı; “Çok doğru bir karar. İsrail ordusu ve Şin Bet mükemmel icra etti. İyi şeyler yapmak için tanrı bize güç veriyor” yazdı. Başka kutlayanlar, hatta 1972 Münih Olimpiyatları’nda İsrailli sporcuların öldürülmesine misilleme infazlarıyla kıyaslayanlar vardı.

Doha müzakereleriyle serbest kalması muhtemel rehineleri ise düşünen yoktu. Bombardıman haberi sonrası bir rehine annesi X’te şöyle yazıyordu: “An itibariyle Başbakan (Netanyahu) benim Matan’ımı öldürmüş, kaderine mührü vurmuş olabilir.”

Tamamı :https://www.haberturk.com/ozel-icerikler/ayse-ozek-karasu/3821383-doha-mesajlari

 

  • İSRAİL, KATAR’I DA VURDU. PEKİ, TÜRKİYE’YE CÜRET EDEBİLİR Mİ? – MURAT YETKİN

Türkiye, İsrail’in Katar’a saldırısına sert tepki verdi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan “terörizmi devlet politikası haline getiren” İsrail’in Katar’daki Hamas müzakere heyetine saldırısını “lanetledi”, Katar Şeyhi’yle telefon görüşmesinde Türkiye’nin yanında olduğunu söyledi.

Türkiye’nin 2015 yılından bu yana Katar’da askeri üssü bulunuyor. Hem deniz hem kara birlikleri Katar’a o yıl Suudi Arabistan, Mısır, Kuveyt ve BAE’nin Müslüman Kardeşler örgütüne ev sahipliği yaptığı için ablukasına karşı Şeyh El Sani’ye destek amacıyla gönderilmişti. Birliğin karargâhı resmen şehir içinde, Saray’a yakın, Tarık bin Ziyad Kışlası’nda.

Meclis Başkanlığı’ndan AK Parti’ye, CHP’den Dışişleri Bakanlığı’na kınamayan, lanetlemeyen kalmadı.

Türkiye’nin öfkeli ama temkinli davranmasının bir gerekçesi, devam etmekte olan “Terörsüz Türkiye” projesi; yani PKK’nın silahsızlandırılarak Kürt sorununa parlamenter demokrasi içinde çözüm bulma projesi. Süreç, Suriye’de sıkışmış durumda ve bunun nedenleri arasında İsrail’in SDG’yi cesaretlendirmesi, Orta Doğu’da dış politika önceliği İsrail olan ABD’nin haftada bir ağız değiştirmesi.

Ankara, köprüyü geçene kadar ayıya dayı diyecek ama Netanyahu bırakmıyor.

İran’ı ve Katar’ı vuran, Suriye’yi atış alanına çeviren Netanyahu’nun Türkiye’ye de sataşacak denli gözü dönmüş olabilir mi?

İsrail, Türkiye’nin benzer yanıtının ABD tarafından engelleneceği, NATO’nun da saldıran taraf olduğu halde sürekli mazlumu oynayan İsrail’e karşı Türkiye’nin yanında yer almayacağına güvenerek böyle bir çılgınlığa kalkışabilir mi?

Bu konuda en ileri giden kişi, Türkiye’de kimi Batıcı muhaliflerin sırf Erdoğan’ı karşı diye hak etmediği önem verdiği, Washington’daki İsrail lobisinin en faşizan sözcülerinden Michael Rubin oldu. Rubin saldırının hemen ardından National Security Journal’da “İsrail az önce Hamas’ı Katar’da vurdu: Sıradaki Türkiye olabilir” başlığıyla bir yorum yayınladı. Rubin, İsrail Türkiye’yi vurursa NATO’nun “Hepimiz birimiz için” diye 5’inci maddesini işletmeyeceğini, Türkiye’nin yardımına gelmeyeceğini öne sürüyor, “Tump’ın Erdoğan’la şahsi yakınlığı ve iş ilişkileri” olsa da “NATO onları kurtaramayacak” iddiasını ortaya atıyordu.

Açık kışkırtma çabaları olduğunu görmek gerekiyor.

Tamamı : https://gazeteoksijen.com/dunya/israil-katari-da-vurdu-peki-turkiyeye-curet-edebilir-mi-251366

 

  • İSRAİL'İN KATAR'DA HAMAS SUİKASTİ ORTADOĞU'DA NELERİ DEĞİŞTİRECEK? – PROF DR HASAN ÜNAL & GÖKHAN ÇINKARA

https://www.youtube.com/live/sY1EinEtB5A

 

  • KATAR’A İSRAİL SALDIRISI | SURİYE’DE NELER OLUYOR? - RUŞEN ÇAKIR, GÖNÜL TOL VE ÖMER TAŞPINAR

https://medyascope.tv/2025/09/10/katara-israil-saldirisi-video/

 

  • KIDEMLİ DİPLOMAT ALON LİEL: 35 YIL HİZMET ETTİĞİM ÜLKE BU İSRAİL DEĞİL - ARDA EKŞİGİL
  • Olaylara bir de Türkiye açısından bakalım. Siz Türkiye’de 80’li yılların başında görev yaptınız ve o gün bugündür Türkiye’yle sıkı bağlar kurdunuz. Bize Türkiye serüveninizden bahseder misiniz?

Türkiye’ye, Ankara’ya atanana kadar özel bir ilgim yoktu aslında. O dönem ilişkilerimiz çok gergindi ve büyükelçimiz ülkeden kovulmuştu. Maslahatgüzar olarak bir katibin atanması istenmişti, ben de Şikago’dan maslahatgüzar olarak tayin edildim. Darbeden önce ciddi sokak çatışmaları yaşanıyordu. Ama bir diplomat için iş ne kadar zorsa o kadar heyecanlıdır. Türkiye’ye aşık oldum. Daha sonra Türkiye üzerine doktoramı tamamladım ve İsrail’de bir Türkiye uzmanı olarak tanındım. 90’lı yıllarda müttefik olmamızda ufak da olsa bir payım vardır. Süleyman Demirel, Tansu Çiller, Mesut Yılmaz şahsi dostlarımdı. Hepsini İsrail’de ağırladık.

90’lı yıllar boyunca, diplomatlar arasında Mısır mı Türkiye mi bizim için daha önemlidir diye sorulduğunda oylar eşit çıkardı. Bugün aynı soruyu sorarsak herkes Mısır der, kimse Türkiye demez. 2008’den beri ilişkilerimiz sürekli kötüleşti, güvensizlik kronik bir hal aldı.

Savaştan altı ay kadar önce bir toparlanma başlamıştı. İbrahim Anlaşmaları dolayısıyla Erdoğan’ın dışarıda kalmak istemediğini, ilişkileri toparlamak istediğini düşünmüştük. Bugün resmen diplomatik ilişkilerimiz olan ülkeler arasında en kötü ilişkimizin Türkiye’yle olduğunu söyleyebilirim. Bu statüdeki hiçbir ülke bize Türkiye gibi mutlak ekonomik ve ticari yaptırımlar uygulamadı. Bu yüzden sert bir tabir kullanmak yerinde olacak: Türkiye, İsrail için önemli bir ülke olmaktan çıktı. Erdoğan’ın eleştirileri ciddiye alınmıyor. Yani ilişkilerimiz dibe vurdu diyebilirim. Bu durum ancak Gazze savaşı bittikten sonra toparlanabilir.

  • İlişkilerin dipte olduğundan bahsettik; gerçekten de iki ülke için askeri çatışma ihtimali dahil her türlü kâbus senaryosu konuşulur oldu. Böyle bir ihtimal görüyor musunuz?

Geçmişe dönelim biraz. 80’li yıllarda İsrail Beyrut’u bombaladı ve işgal etti. O dönem, Türkiye’de birçok insan İsrail’in Türkiye’ye yolu yarıladığını düşünüyordu.

Elbette zaman değişti. Bugün İsrail her yere saldırıyor. Dolayısıyla Yemen’i, Tahran’ı vuruyorsa Ankara’ya da sıra gelebilir algısı var. Bunun mümkün olduğunu düşünmüyorum. Türk ordusunun Yemen ordusu olmadığını çok iyi biliyoruz, NATO üyesi bir ülke olduğunun ve stratejik konumunun farkındayız. Fakat ciddi bir öfke birikimi de olduğu açık. Çatışma çıkarsa, Suriye’de çıkabilir. İki ülke de Suriye’de hak iddia ediyor ve çıkarları birbirine ters. İsrail için istikrarlı bir Suriye tehdit, çünkü müreffeh bir Suriye bir gün Golan Tepeleri’ni bizden talep edebilir. Türkiye ise istikrarlı bir Suriye istiyor. Çıkar çatışmalarımızın sonucu olarak bazı dolaylı meydan okumalar yaşandı aslında; Türkiye’nin ele geçirmek istediği bazı havaalanlarını İsrail vurdu. Şayet doğrudan bir çarpışma olursa bu Suriye’yle sınırlı olur.

Tamamı : https://www.diken.com.tr/kidemli-diplomat-alon-liel-35-yil-hizmet-ettigim-ulke-bu-israil-degil/

 

  • KİMLİĞİN SINIR AŞAN POLİTİK YÜKÜ – METİN DUYAR

Uluslararası ilişkilerde devletlerin dış politikaları ile bireylerin gündelik yaşam deneyimleri arasında çoğu zaman doğrudan bir bağ kurulmaz.

Ancak İsrail söz konusu olduğunda bu bağın özellikle keskin ve gözle görülür bir biçimde ortaya çıktığı daha görünür oluyor. İsrail vatandaşları, kendi ülkelerinde olduğu kadar ülke dışında da adeta sürekli bir politik yükün taşıyıcılarıdır. Tel Aviv’den Paris’e, Kudüs’ten New York’a uzanan gündelik yolculuklarda İsrail vatandaşı olmak, yalnızca bir pasaport göstermekten ibaret değildir; aynı zamanda protestoların, sloganların ve hedef haline gelmenin ağırlığını sırtında taşımak anlamına gelir.

Bu durumun en görünür göstergesi, İsrailli turistin veya iş insanının yurt dışında karşılaştığı protestolardır. Birçok ülkede İsrail karşıtı gösterilerin önemli bölümü Gazze meselesi üzerinden şekillenmekte, Filistin’le dayanışma pratikleri çeşitli kamusal alanlarda sergilenmektedir. Ne var ki bu protestolar çoğu zaman İsrail devletinin resmi politikaları ile sıradan yurttaşları birbirinden ayırmamakta, İsrailli olma halini bütünüyle politik bir hedef haline getirmektedir. Böylece turistik bir meydanda yürümek, bir kafede kahve içmek veya yalnızca günlük alışveriş yapmak bile İsrail vatandaşları için protestosuz bir deneyim olmaktan çıkmaktadır.

Aslında bu olgunun kökleri İsrail iç siyasetine de uzanır. Ülke içerisinde demokrasi kültürünün en canlı tezahürlerinden biri olan kitlesel protesto geleneği, yıllardır toplumsal tartışmaların ayrılmaz bir parçasıdır. Son yıllarda yargı reformu ve Netanyahu hükümetine karşı yüz binlerce kişinin sokağa dökülmesi, İsrail’in “protesto toplumu” kimliğini daha da pekiştirmiştir. Burada protesto, İsrail toplumunun iç dinamiklerinin bir parçası olmanın ötesine geçerek, yurt dışında da vatandaşlarını takip eden bir kimlik unsuruna dönüşmüştür.

Dolayısıyla İsrailli olma halinin küresel boyutu iki yönlü baskı üretmektedir: Bir yandan ülke içinde sürekli politik mobilizasyon, diğer yandan ülke dışında küreselleşmiş protesto kültürünün hedefi olma hali. Böylece İsrail vatandaşı olmak, sadece ulusal sınırlar içerisinde değil, uluslararası arenada da “sürekli protestolarla karşılaşmak”la bağlantılıdır. Bu makale, söz konusu fenomeni tarihsel, sosyolojik ve siyasal açılardan irdeleyerek İsrail vatandaşlarının neden ve nasıl küresel protesto kültürünün merkezinde kaldığını ortaya koymayı amaçlamaktadır.

Tamamı :https://medyagunlugu.com/kimligin-sinir-asan-politik-yuku/

 

  • 'TRUMP MİRASI' ÇÖKERKEN… - ZEYNEP GÜRCANLI

ABD Başkanı Trump’ın ilk döneminden en büyük “mirası”, İsrail’in Arap ülkeleri ile imzaladığı “İbrahim barış anlaşmaları” idi. Şimdilerde ise, Ortadoğu’ya barış getirmeyi vaadeden bu “Trump mirası” çökmek üzere.

İsrail’in soykırıma varan operasyonuna Gazze Şeridi’nin tüm Batı’da ve Müslüman dünyada  -Türkiye hariç- ses çıkarılmamasının nedeni, pek de hazmedilmeyen Hamas tarafından kontrol edilmesiydi.

Ancak İsrail Gazze’de durmayıp, “sınırlarını genişletme” çabasını Batı Şeria’ya da kaydırmaya kalkınca, Batı’da kaşlar kalkmaya başladı, Arap dünyası da hareketlendi. Çünkü Batı Şeria, Filistin’i devlet olarak tanıyan ülkelerin “meşru hükümet” olarak gördüğü El Fetih tarafından yönetiliyor.

ABD Dışişleri Bakanı Rubio bu kritik dönemde İsrail’e gitti. Ancak ABD’nin Batılı ve Müslüman müttefiklerinin beklentilerinin aksine, Rubio’nun gezisi “İsrail’i durdurmak” için olmayacak gibi.  Daha İsrail’e yola çıkmadan yaptığı açıklamalarda uyarıyı İsrail’e değil, Avrupalı müttefiklerine yapmayı tercih eden Rubio, “Avrupalılara Filistin Devleti’ni tanımak konusundaki kararlarının sonuçları olacağını söyledik” dedi.

Rubio’nun ziyaretindeki ilginç ayrıntı ise, Amerikalı Bakan’ın Doğu Kudüs’teki, Müslüman-Yahudi gerilimi açısından en hassas mahallelerden Silwan’da Yahudi yerleşimciler tarafından düzenlenecek bir etkinliğe katılacak olması. Sadece bu katılım bile, Kudüs’ün “kimin başkenti olduğuna” ilişkin yürüyen kilit tartışmada Trump yönetiminin ne tarafta durduğunu somut şekilde ortaya koyar nitelikte.

Tamamı : https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/trump-mirasi-cokerken/843049

 

  • İSPANYA'NIN 'KESKİN' İSRAİL POLİTİKASI NEDEN ÖNE ÇIKIYOR? - EMİN ARSLAN

İspanya ve İsrail arasındaki ilişkiler tarihi dipte. Başbakan Sanchez ve kabinesi, Filistin'i tanıyarak simgesel bir adım attı, İsrail'e fiili etkisi olan sert yaptırımlar getirerek Filistin'e olan desteğini pekiştirdi.

İspanyol bakanlar konuyla ilgili konuşmalarını, "Nehirden denize kadar Filistin özgür olacak" sözleriyle bitiriyor.

Bu politikanın İspanya'da derin kökleri var. İspanyol toplumunun Filistinlilerin durumuna uzun süredir duyduğu sempati, diplomatik reelpolitiğin bir ürünü. İspanya'da yaşayan Yahudilerin 1492'de sürgün edilmesi ve bu Sefarad Yahudileri'nin Osmanlı İmparatorluğu tarafından vatandaşlık verilerek Anadolu'ya getirilmesi tarihin sayfalarında duruyor.

İspanya'yı 1936'dan 1975'e kadar demir yumrukla yöneten faşist Franco döneminde İsrail ile olan ilişkiler resmi olarak başlamadı bile. İspanya, 1948'de kurulan İsrail'i 1986 yılında tanıdı.

Franco'nun 1975'te ölmesi ve yerine demokratik bir hükümetin geçmesi İsrail'i daha iyi ilişkiler arayışına itti. İspanya, 'Arap ülkeleriyle geleneksel dostluğunu' İsrail ile olası ilişkilerinden çok daha değerli gördü ve bu ilişkileri tehlikeye atmak istemedi.

Bunun bir sebebi, faşist Franco rejiminin II. Dünya Savaşı sonrasında oluşturulan demokratik Avrupa modelinin içinde olmaması ve Batı dünyasından izole edilmesi nedeniyle 'yeni ittifaklara' muhtaç olması.

Franco rejimi Latin Amerika ve Arap dünyasıyla, özellikle de Ürdün, Suudi Arabistan ve Mısır monarşileriyle bağlarını güçlendirerek alternatif ittifaklar aradı.

Arap monarşileri Franco'ya petrol ve gıda gibi hayati kaynaklar sağladı. İspanya'nın 1955'te yaptığı BM'ye katılma başvurusunu destekledi. Ayrıca, İspanya'nın ABD'nin gözünde itibarının iade edilmesine ve izolasyonunun sona erdirilmesine yardımcı olan aracılar olarak da hareket ettiler. Eylül 1949'da Ürdün Kralı I. Abdullah, iç savaştan bu yana İspanya'yı ziyaret eden ilk devlet başkanı oldu.

Arap dünyasıyla kurulan bu ayrıcalıklı ilişkiler nihayetinde benzersiz kültürel bağların oluşmasına yardımcı oldu. Hatta 1966 yılında dönemin Franco yanlısı aşırı milliyetçi gazetesi Arriba'nın yöneticisi Sabino Alonso Fueyo, Suudi Arabistan ile ilişkileri güçlendirmek amacıyla ortaokullarda Arapça öğretilmesini bile önerdi.

İspanya kritik konularda uluslararası forumlarda Arapların desteğine güveniyordu, öyle ki dönemin İspanya Dışişleri Bakanı Castiell, "İsrail ile diplomatik ilişkilerimizin olmaması Araplar açısından bizim lehimize işliyordu" demişti.

İsrail'in tanınmadığı dönemde İspanyol hükümeti Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) ile yakın ilişkiler kurdu. İspanya 1979 yılında Madrid'de bir FKÖ temsilciliği açılmasına onay verdi ve FKÖ lideri Yaser Arafat'ı ağırladı.

İspanya 1986 yılında İsrail'i tanısa da bu, Arap devletleriyle yapılan uzun istişareler ve dönemin Başbakanı González'in Arap Birliği genel sekreterine gönderdiği kişisel bir mektup sonrasında gerçekleşti. González 1991 yılında İsrail'i ziyaret etti ve 2000 yılında İspanya, İsrail'in BM Batı Avrupa Grubu'na kabul edilmesine koyduğu vetoyu kaldırdı. Yine de İspanyol siyasetinde İsrail'e karşı geliştirilen tutum temel olarak yerini korudu.

Ancak son zamanlarda asıl kritik faktör İspanyol toplumunda Filistin davasına duyulan yaygın sempati. Eski büyükelçi Harel, İsrail-İspanya ilişkilerini 'İsrail-Filistin çatışmasının esiri' olarak nitelendiriyor. 2000'li yıllarda İspanyol basınında Batı Şeria'daki Filistinlilerin durumunu Nazi yönetimi altındaki Yahudilere benzeten karikatürler yayınlandı.

Tamamı : https://www.haberturk.com/ispanya-nin-israil-politikasi-neden-one-cikiyor-3821352

 

  • BÜYÜK BİRLİK PARTİSİ’NDEN SAHTE İSRAİL ASKERLİĞİNE: “EŞCİNSEL EVLİLİKLE VATANDAŞLIK” VAADİYLE DOLANDIRDI, MONTAJLA İSRAİL ASKERİ OLDU - OĞUZHAN KESKİN

Annesi bir dönem Büyük Birlik Partisi’nde kadın kolları başkanlığı yapan 2004, Ankara doğumlu Mustafa Enes Ünsal, çocukluk döneminde BBP’de çalıştı, liseyi bitirince eşcinsel evlilikle ABD vatandaşı olduğuna dair videolar paylaşarak green card dolandırıcılığı yaptı. 7 Ekim saldırılarından sonra İsrail askerlerine kendi yüzünü montajlayarak Gazze’de işgale katıldığına dair izlenim oluşturdu, sosyal medyanın gündemine oturdu.

Tamamı : https://serbestiyet.com/haberler/buyuk-birlik-partisinden-sahte-israil-askerligine-escinsel-evlilikle-vatandaslik-vaadiyle-dolandirdi-montajla-israil-askeri-oldu-218458/

 

  • İSRAİL ORDUSU, YAPAY ZEKÂYI NASIL KULLANIYOR; ABD ŞİRKETLERİ BUNUN NERESİNDE? | İŞTE DETAYLARIYLA İSRAİL'İN 'SAVAŞ MAKİNESİ'... – NAMIK DURUKAN

Yapay zekâ artık İsrail ordusunun savunma ve saldırı stratejisinde teknik bir ayrıntı değil, yeni bir muharebe doktrininin temel bir unsuru. Ateş gücü ve manevra kabiliyetindeki üstünlükten, bilgi hakimiyetine ve hızlı karar almaya kadar, savaş felsefesi endüstriyel bir ölüm üretim hattına dönüşmüş durumda: tespit ve ateşleme arasındaki süreyi saniyelere indiriyor, "hedef" tanımını genişletiyor ve angajman kurallarını, hata için "istatistiksel bir marj"ın önceden kabul edilmesiyle esnetiyor.

Bu bir donanım yükseltmesi değil; algoritmayı mermiye bağlayan ve hızı doğruluk yerine ahlakî bir kriter haline getiren ideolojik bir devrim.

Tamamı : https://t24.com.tr/haber/israil-ordusu-istihbaratini-beynini-olusturan-yapay-zekayi-nasil-kullaniyor-abd-sirketleri-bunun-neresinde-iste-detaylariyla-israil-in-savas-makinesi,1260940

 

  • TÜRK MUSEVİ CEMAATİ YENİ HAHAMBAŞISINI BELİRLİYOR - NUH ARSLANTAŞ

Her ne kadar yazımızın başlığı yeni hahambaşının seçimine işaret etse de, gerçekte bu makamın kime tevdi edileceği büyük ölçüde kesinleşmiş görünmektedir. Beş asrı aşkın bir geçmişe sahip Hahambaşılık kurumu için 2002 yılından bu yana üç dönemdir uygulanan seçim prosedürü ise bu kez daha çok şeklen işletilecek gibi gözükmektedir.

Tamamı : https://serbestiyet.com/featured/turk-musevi-cemaati-yeni-hahambasisini-belirliyor-218643/

 

  • SÜPER STAR DA BULAŞIK YIKAR!.. - RECA DEŞİLTON

Bir bayram günüydü. O sırada bir beyefendiyle beraberdi. Ömer diye ortak bir arkadaşımız vardı; maalesef çok genç yaşta kaybettik. Ajda ve Ömer Karayipler’e gitmeyi planlıyordu ama o müsait olamayınca Ajda bana dönüp,

“Reca sen gel Karayip’e, olmaz mı?” dedi.

Benim Karayiplere gidecek sanki param mı var!

“Benim ancak İsrail’e amcamlara gidecek kadar param var” dedim.

Ajda: “Olur, o zaman biz de oraya seninle geliriz” demez mi!

Bir anda kendimi Ajda Pekkan’la Bat-Yam’a giderken buldum!

Bat-Yam’da o yıllarda Türkiye’den göç etmiş kabaca yaklaşık 150 bin Sefarad vardı. Sokaklar Türkçe konuşuyor, radyolar Zeki Müren, İbrahim Tatlıses çalıyor; Sefaradlarımızda bir memleket hasreti ki, sormayın!

Gittik, amcamın evinde misafir kalacağız; amcam bırakmıyor.

Evi de nohut oda bakla sofa, küçük bir mekân…

Ajda büyük bir tevazuyla gitti, yerleşti. Amcam Ajda hayranı zaten; dudakları fiyonk makarna gibi kıvrım kıvrım sevinçten. Bat-Yamlılar da duydular tabii Ajda’nın ziyaretini; bir anda havadis yayıldı.

Bizim iki odalı evin önünde Ajda’yı görmek için ânında bir kuyruk oluştu.

Amcam kasım kasım kasılıyordu; sanki Bat-Yam’ın sahibi o!

Tamamı : https://www.mesele121.org/super-star-da-bulasik-yikar/

 

  • Emrah Erken 🔥🎺@AtticusJazz

İrlanda, İspanya ve Hollanda, İsrail'in katılması halinde bir sonraki Eurovision Şarkı Yarışması'nı boykot etmek istiyor.

Seyircilerin oylamalarında İrlanda İsrail'e 10 puan, İspanya 12 puan, Hollanda ise 12 puan verdi.

Avrupa'daki kamu televizyon yayıncıları her ülkedeki toplumu yansıtmıyor.

Bunlar sol görüşlü radikal, cihat yanlısı ve anti-Semitik kendini öven kişiler tarafından yönetiliyor, kendi halklarından tamamen kopmuş durumdalar ve yalnızca kendi sol görüşlü radikal, cihat yanlısı ve anti-Semitik balonlarına hizmet ediyorlar.

Dolayısıyla eğer ülkenizdeki kamusal medyada bir sorun olduğunu düşünüyorsanız, çoğu Avrupalı gibi siz de aynı durumdasınız demektir.

https://x.com/AtticusJazz/status/1966642719260110987

 

  • Hen Mazzig@HenMazzig

Sadece bu hafta dünyadaki Yahudilerin uğraşmak zorunda kaldığı olaylara bir göz atalım:

-Londra'nın Golders Green semtindeki sinagog ve Yahudi okullarını hedef alan bir adam, üzerlerine dışkı attı.

-ABD Kongresi üyelerinden biri, Yahudi meslektaşına, hararetli bir tartışmanın ardından burun estetiği için bir cerrah tavsiyesine ihtiyacı olup olmadığını sordu.

-İspanya'da düzenlenen bir satranç yarışmasında İsrailli oyuncuların kendi bayrakları altında oynamasına izin verilmedi

-Venedik'te bir köpek sahibi, rottweiler cinsi köpeğiyle Ortodoks Yahudi turistlere saldırdı.

Binlerce sinema emekçisi İsrail filmlerini boykot etme sözü verdi

-Birçok ülke, İsrail'in katılmasına izin verilirse Eurovision'a katılmayacaklarını söyledi

-Fransa Cumhurbaşkanı, ülkesinin nükleer silahlara sahip olması halinde İsrail'i "durdurabileceklerini" söyledi

-"Yerleşimcilere" yönelik bir saldırı olarak kutlanan otobüse düzenlenen korkunç terör saldırısında 6 İsrailli öldürüldü

-Greta Thunberg'in "Özgürlük Filosu"nda bulunanlardan biri, işaret fişeği tabancasını yanlış ateşledi ve çıkan yangından kötü niyetli "Siyonistleri" sorumlu tuttu.

https://x.com/HenMazzig/status/1966916021874208878

 

  • ENGİN TATLIBAL VE NESİM BENCOYA - İZMİR’İN YAHUDİ KÜLTÜR MİRASI ÜZERİNE SOHBET

https://www.youtube.com/watch?v=i6S_zw2Yug0

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün