36 Dürüst Kişi kim olduklarını bilmezler. Çevreleri de onların özel olduklarını fark etmez.
Bu insanlar, Tanrı'ya karşı büyük bir sadakatle yaşar ve insanlara karşı derin bir şefkat taşır. Evrenin dengesi ve merhameti bu 36 kişinin iyiliği sayesinde sürer. Onlardan biri bile eksik olursa, dünyanın yok olacağı düşünülür.
Kaynağı
Bu kavram, Talmud'un, Sanhedrin 97b ve Sukah 45b bölümlerine dayanır. Orada şöyle bir ifade geçer:
“Dünyada her zaman, ilahi yüzü görebilecek 36 insan vardır.”
“Bu kişiler doğrudan Tanrı'nın ışığına temas edebilecek seviyede içsel saflığa sahiptir.”
Lamed-Vavnikler
Bu kişilere İbranicede 'Lamed-Vavnikim' denir: Lamed-30,
Vav-6, toplamda 36 eder. Bu yüzden bu kişiler gizli kahramanlar gibi anılır.
Günlük hayatta ve efsanelerde
Genellikle sade, dikkat çekmeyen, hatta bazen toplumun dışında görülen kişiler olabilirler. Birçok hikâye, Lamed Vavnik'lerden birinin ölümünden ya da kaybolmasından önce büyük bir felaketin geldiğini anlatır. Kimse “Ben o dürüstlerden biriyim” diyemez. Çünkü kibir onları hemen dışarıda bırakır.
Anlamı ve evrenselliği
Bu kavram sadece Yahudilik değil, evrensel ahlak anlayışı açısından da önemlidir: Dünyayı daha iyi bir yer yapan, sessizce iyilik yapan insanların varlığını hatırlatır.
Kutsallığın yalnızca büyük dini liderlerde değil, sade insanlarda da bulunabileceğini söyler.
Fırıncının Sırrı
Polonya’nın küçük bir kasabasında herkesin tanıdığı ama kimsenin tam anlamadığı yaşlı bir fırıncı yaşardı: Bay Leib, her sabah gün doğmadan kalkar ekmeklerini pişirir, kasabanın fakirlerine hiçbir karşılık beklemeden sıcak çörekler dağıtırdı.
Kasabalılar onu severdi ama kimileri de tuhaf bulurdu. Az konuşurdu, giysileri eskiydi. Bayramlarda en sade kıyafetleri giyer, sinagogun en arka sırasında oturur, gözleri hep yerde olurdu.
Bir kış günü kasabada büyük bir yangın çıktı. Evler yandı, insanlar korkuyla sokaklara döküldü. Ama mucizevi bir biçimde kimse zarar görmedi. Tek zarar gören Bay Leib'in fırınıydı. Onun kaybına herkes ağladı ancak yangından birkaç gün sonra, kasabaya başka bir şehirden gelen bir haham halkı toplayarak alçak sesle şunları söyledi: “Bazen bir insan bir dünyayı ayakta tutar. Siz o insanı kaybettiniz. Artık dualarınız iki kat olsun.”
O gün kasabalılar anladı ki Bay Leib 36 Dürüst’ten biriydi ve kimse o günden sonra sabah çöreklerini aynı tatla yiyemedi.
36 Dürüst için yazılmış bir şiir...
36 GÖLGE
Her biri bir mum gibi,
Kendini yakar, ışığını saklar.
Bir yoksulun çanağında sıcak çorba,
Bir yetimin başında dua gibi.
Adlarını bilmeyiz,
Onlar da bilmez kim olduklarını.
Ama dünya onların
Sessiz adımlarıyla döner hala.
Gizli olanın sessizliği - 36 Dürüst’ten biri
Kudüs'ün taş sokaklarında, eski duvarların gölgesinde kimsenin dikkatini çekmeyen bir kunduracı yaşardı. Adı Eliyahu idi. Sessizdi. Günde üç vakit dua eder, sadaka verir, kimseyi kırmazdı. Ama ne zenginliği vardı, ne de büyük bir bilgeliği gösterişle sunardı.
Bir gün şehirde büyük bir felaketin eşiğine gelindi. Gökyüzü aylarca kararmıştı. Kuraklık, hastalık, korku halkın üstüne çökmüştü. İnsanlar sinagoglara doluşuyor Tanrı'dan yardım diliyordu ama değişen bir şey olmuyordu.
Derken o gece şehirde tuhaf bir rüya yayıldı. Onlarca kişi aynı rüyayı gördü: “36 Dürüst'ten bir aranızda yaşıyor. Onun duası kabul edilirse şehir kurtulacak.”
Herkes bilge hahamların peşine düştü, Kabalistlerin evi doldu taştı. Ama her biri “ben değilim” dedi. Sonunda bir yaşlı kunduracı, Eliyahu'dan söz etti. Küçük bir çocuk, “ona da soralım” dedi. Halk güldü, ama bir kadın “Neden olmasın? Onu hiç kızarken görmedik. Belki de sessizliğinde bir sır saklıyordur” şeklinde konuştu.
Eliyahu'nun dükkânına geldiler. O her zamanki gibi çivilerini düzenliyordu. “Eliyahu bir rüya gördük. Şehri kurtaracak 36 Dürüst’ten biri sensin belki de” dediler.
Eliyahu başını eğdi, sadece, “Ben kimim ki?” dedi.
Ama gece herkes için dua etti. Uzun, içli, sade bir dua… Ertesi sabah gökyüzü açıldı, ilk yağmur damlaları toprakla buluştu.
O gün Eliyahu ortadan kayboldu. Dükkânı boştu. Masasında sadece şu not vardı: “Dünyayı kurtaranlar çoğu zaman fark edilmez, onlar sadece iyilik yapar, görünmeden geçer. Dürüstlüğü bağırmaz.”
NOT: Bu hikâye Lamed-Vavnik inancının ruhunu taşır: Gerçek adaletin ve iyiliğin gösterişsiz ama sarsılmaz bir şekilde dünyayı ayakta tuttuğu fikri. Gelenek, bu 36 kişinin kim olduğunun bilinmediğini, onların bile kendi seçilmişliklerinden habersiz olduklarını söyler. Ama varlıklarıyla dünya var olmaya devam eder.