Keyifli bir hafta sonu gezisi - BURSA

Bursalı bir arkadaşın “Bir hafta Bursa´ya gelin, birlikte Şabat duası yapalım” fikir ve teklifi cazip gelince bahar ayında bir cuma sabahı İstanbul´dan hareketle Bursa´ya doğru yola çıktık.

Cako TARAGANO Seyahat
17 Eylül 2025 Çarşamba

Her zaman olduğu gibi gezi öncesi, görülecek yerleri, yemek yiyeceğimiz mekanları, sokak lezzetleri tadacağımız noktaları not alıp programı hazırladım. Yaklaşık 1,5 saatlik bir yolculuk sonrası Soğanlı Botanik Parkı’na vardık.

Botanik park, 400 dönümlük bir alanı kaplamakta. Bitkisel araştırma ve bilimsel çalışmalara açık olan botanik park, kurulduğu 1998 yılından beri birinci derece sit alanı. Japon Bahçesi, Fransız Bahçesi, İngiliz Bahçesi, gül bahçesi, kaya bahçesi, kokulu bitkiler bahçesi, şekilli bitkiler bahçesi gibi bölümlerin yer aldığı parkta, 150 tür ağaç, 27 çeşit gül, 76 tür çalı, 20 tür örtücü bitki bulunmakta. Yine parkın bünyesinde otel ve restoran olarak hizmet veren 17 ve 19. yüzyıl Bursa konaklarının modellendiği bir bölüm var. Koşu ve yürüyüş yolları, spor alanları, bisiklet parkurları, çocuk oyun parkı, otomobil pisti, spor aletleri gibi etkinlik alanlarının yanı sıra parkta bir de suni gölet bulunmakta.

Yürüyüş esnasında ciğerlerimiz mis gibi oksijenle bayram ettikten sonra, öğlen park girişindeki İskender Efendi Konağı’na Bursa’nın spesiyali İskender Kebabı yemek için girdik. Önceden bilgi almıştım; et yemeyen vejetaryenler için patlıcan ve mantarla yapılmış İskender Kebap hazırlıyorlarmış. Siparişimizi verdik; yanında buz gibi şıra getirdiler. Büyük bir keyifle yedikten sonra bir başka Bursa spesiyali olan Mustafa Kemal Paşa tatlısıyla yemeğimizi sonlandırdık.

Tofaş Anadolu Arabaları Müzesi

Yemek sonrası Tofaş Anadolu Arabaları Müzesi’ne yöneldik. Tofaş tarafından restore edilen müze binası, 300 senelik bir çınar ağacına da ev sahipliği yapıyor. Müze bahçesinde ayrıca tartı aletleri müzesi de bulunuyor. Eski bir hamam sergi salonuna çevrilmiş. Hamam, mimari olarak farklı bir hava vermiş müzeye. Türk otomobil üreticisi Tofaş’ın serüvenine odaklanan özel müze, eski dönemlere ait at ve öküz arabalarından, geleneksel faytonlara kadar tekerlekli, motorsuz araçları sergilemiş. Ayrıca Tofaş yapımı ilk arabalardan günümüze kadar geniş bir koleksiyon sergileniyor. Ayrıca müzede hemen hemen her ay caz konserleri ve geçici sergiler organize ediliyor. Araba ve tartı sergilerini gezdikten sonra bahçede bulunan harika manzaralı şık Fayton Kafe’de yorgunluk kahvelerimizi içip biraz dinlendik.

Gezilmesi gereken hanlar

Müze çıkışı kalacağımız Kervansaray City Otel’e giriş yaptık. Çantalarımızı bırakıp çevre gezisine çıktık. Cumhuriyet Caddesi istikametinde yürüyüp Ulu Cami’ye geldik. Bursa’nın simge camilerinden olan yapı gerçekten görülmeye değer. Cami çıkışı Uzun Çarşı, Kapalı Çarşı, İvazpaşa Çarşısı’nı gezdik. Buradan hanlar bölgesine geldik. Eski İpek Han, Fidan Han, tabi ki en meşhur Koza Han’ı gezdik. Bursa’nın özel ürünü ipek mamulleri bu handa meraklıları ile buluşuyor. Kravattan mendile, eşarptan seccadeye kadar envaı çeşit ürün şık ve otantik dekorlu mağazalarda satılıyor. Hanlar Osmanlı döneminden günümüze kadar ayakta kalmayı başarmış. İki katlı, yan yana odalar halinde inşa edilen hanlar alt katında mescit, şadırvan ve havuz bulunan, Bursa’ya gelmişken mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerler. Hanları gezerken zaman zaman molalar verip, alt katlarındaki şadırvanların etrafındaki çayhanelerde soluklandık. Hızlandırılmış gezimizin detaylı ziyaretlerini ertesi güne sakladık.

Çarşıda gezinirken sokak lezzetlerinden tatmayı da ihmal etmedik. Saç örgüsü şeklindeki simit, tarihi taş fırından fırın işlerinin en meşhuru tahinli pide ile süt helvası damaklarımızı şenlendirdi. Akşam için biraz dinlenip Bursa’nın meyhanelerinin bulunduğu Arap Şükrü Sokağı’ndaki Aydın Meyhanesi’ne gittik.

En az adı kadar ilginç olan bu sokak, Bursa’nın bambaşka bir yönünü ve kültürünü meraklılarıyla tanıştırıyor. Tam olarak Altıparmak Mahallesinde konumlanan bu orijinal sokakta özellikle akşamları fasıl geceleri organize ediliyor. Ahşap yapıdaki salaş meyhaneler dışında Arnavut kaldırımlı sokaklar, bölgeye farklı bir hava katıyor. Hafta sonlarında sokakta boş masa bulmak pek kolay olmuyor. Arap Şükrü Sokağı atmosfer olarak İstanbul’un Çiçek Pasajı ile Kumkapı meyhanelerine benziyor.

Ne yediniz ne içtiniz derseniz... Mezelerin bulunduğu tepsiden beş-altı meze seçtik. Ortaya güzel bir peynirli roka salatası yaptırdık. İlk kadehlerimizi bu leziz mezelerle şenlendirdik. Derken bir müzik sesi bizleri hareketlendirdi. Meyhanelerden tanıdığımız sokak çalgıcıları masa masa dolaşıp istek parçaları çalmaya başladı. Gecenin ilerleyen saatlerinde dansözün gelmesi sürpriz oldu. İkinci kadehlerimizi doldurduğumuzda ortaya, üstü kaşar ile fırınlanmış levrek sarması ve acısı yerinde balık kokoreç geldi. Keyifli ve eğlenceli bir geceyle günü sonlandırdık.

Bursa sinagogları

Sabah 8.00’de Bursa’nın ibadete açık, Arap Şükrü Sokağı’nda bulunan Geruş Sinagogu’na gittik. Çok büyük olmayan, pırıl pırıl aydınlık, değişik mimarisi olan bir sinagogla karşılaştık. Kısaca bu sinagogun tarihçesinden bahsedeyim.

  

Sultan II. Selim tarafından 16. yüzyılın başlarında inşa ettirilen sinagog İbranice ‘kovulmuş’ anlamına gelen Geruş adını taşıyor. Sultan II. Bayezid, İspanya’dan ayrılmak zorunda kalan Musevileri Osmanlı Devleti'ne kabul etmiş ve iskânlarını sağlamıştı. İlk kafilelerin bazıları Bursa’ya yerleştirilmişti. Musevilerin ibadetlerini özgürce yapmaları için inşa edilen dikdörtgen planlı sinagogun, zemini mermer kesme taştan inşa edilmiş. Ahşap oturma yerleri çepeçevre duvar diplerinde ve ortada daire şeklinde dizilmiş. Bağdadi kubbesi bulunan sinagogun Tevası (hahamın duayı okuduğu masa) mermer sütunlarla çevrili olup kubbenin altında bulunmakta.

Bursalı dostlarımızla birlikte yaptığımız keyifli Şabat duası sonrası bizleri kahvaltı için Seuda salonuna davet ettiler. Sohbetli, şarkılı bir kahvaltı sonrası görmek için, aynı sokakta bulunan Mayor Sinagogu’na geçtik. Mimari açıdan Geruş’a çok benzeyen bu sinagog da bakımlı ve iç ferahlatıcı bir görüntüye sahipti. Buranın tarihçesi hakkında da bilgiler aldıktan sonra, Bursa gezimizin geri kalanını tamamlamak üzere dostlarımızdan ayrıldık.

Bursa şehrini turistik olarak gezmeye, Tarihi Tophane Kulesi’nden başladık. Harika bir manzara eşliğinde Bursa’yı tepeden izlerken kahvelerimizi yudumladık. Bahçesinde Osmangazi Türbesi, türbenin önünde Osmanlı askeri kıyafetiyle nöbet tutan askerler, Osmanlı’dan kalma toplar ve hemen önünde Sultan Abdülaziz döneminde yapılan, 33 metre yüksekliğinde tarihi saat kulesi bahçeyi çok turistik hale sokmuş. Maalesef şimdilerde saat kulesinin katlarına ve panoramik görüntü veren terasına çıkılmıyor.

Birinci gün hızla geçtiğimiz cami, han ve mekânları bu sefer sindirerek gezmeye başladık. Bursa’nın en meşhur meydanı Heykel’e yürüyerek geldik. Görkemli bir meydan... Meydandan aşağı doğru yürüyerek Kapalı Çarşı’ya geldik. İstanbul’daki ile mukayese edilmese de çok şık, temiz, bakımlı bir kapalı çarşı. Bursa merkezde gezilecek en güzel yerlerden biri diyebilirim. Çarşı, sadece rengârenk tezgâhları ve dükkânlarıyla değil aynı zamanda tarihi atmosferiyle de bizleri etkilemeyi başardı. Ulu Cami’ye son derece yakın olan Kapalı Çarşı’da ağırlıklı olarak kuyumcular ve takıcılar ön planda. Çarşıda ayrıca antikacılar, gümüşçüler ve el yapımı eserlerin satıldığı işletmeler bulunuyor. Toplamda 130 civarında dükkânın hizmet verdiği çarşının tarihi Orhan Gazi’ye kadar uzanıyor.

‘Bursa’nın Ayasofya’sı

Buradan, Bursa’nın en önemli tarihi yapılarından biri olarak ele alabileceğimiz Ulu Cami’ye geldik. Tarihi Yıldırım Beyazıt dönemine uzanıyor. ‘Bursa’nın Ayasofya’sı’ yakıştırmasının yapıldığı yapı, şık minberi, 18 köşeli şadırvanı ve görkemli minaresiyle öne çıkıyor. Bursa denilince akla gelen ilk yerlerden olan Ulu Cami’nin 1396’da yapıldığı tahmin ediliyor. Kendisiyle aynı adı taşıyan caddede konumlanan dini mekân, 1855 depreminde önemli oranda zarar görmesi sonrasında yenilenmiş. Çok ayaklı Osmanlı camilerine örnek teşkil eden Bursa Ulu Camii, 3.100 metrekarelik iç alana sahip. Ahşap oymaları, çini ve minyatürleri görülmeye değer. Ayrıca iç alanda Osmanlı hat sanatının en ince örneklerine tanıklık etmek mümkün. Cami, dönemin yetenekli mimarlarından Ali Neccar tarafından tasarlanmış. Caminin genelinde ‘Kündekâri’ adı verilen sanatın yansımalarını görmek mümkün.

Ulu Cami çıkışı şehrin en eski çarşılarından Uzun Çarşı’ya geldik. Bursa’da alışveriş yapmak isteyen yerli ve yabancı turistlerin uğrak yeri. Anlatılana göre, Evliya Çelebi Seyahatnamesinde, 1340 tarihinde açılmış çarşıdan sıklıkla bahsediyormuş. Bu ifadelerden birinde, çarşının en aktif olduğu zamanlarda 9 bin dükkâna ev sahipliği yaptığını aktarmış.

Buradan yürüyüş mesafesindeki hanlar bölgesine geldik. Şehirde bu tip hanlara her yerde rastlamak mümkün fakat hanlar bölgesi, en önemli hanları bünyesinde topluyor. Bunlar arasında Emir Han, Koza Han, Geyve Han, Pirinç Han, Çukur Han, Balibey Han gibi hanları sıralamak mümkün. Şehrin tarihi semtlerinden Heykel’de bulunan tarihi hanlar, birbirine yürüme mesafesinde. 700 yıllık tarihi olan hanlar bölgesinin UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girmesi gündemde. Ahşap ya da taş mimariye sahip iki katlı dükkânlardan oluşan hanlar, toplamda 106 bin metrekarelik alanı kaplıyor.

Hepsini gezmesek de birçoğuna girdik. Eskiden İpek Yolu kervanlarına ev sahipliği yapan bu hanlarda günümüzde başta ipek olmak üzere havlu, kuyum, baharat gibi ürünler satılmakta. Çoğu, avlusu gelen misafirlerine çay bahçesi hizmeti vermekte. Yorulduğumuzda bazı hanların avlusunda soluklanıp, tavşankanı çaylarımızı yudumladık. Gezerken saatin pek farkında değildik. Yavaş yavaş acıkınca sokak lezzetleri listemizde olan Bursa’nın bir başka spesiyalitesi Cantık pidesini yemeye gittik. Taş fırının karşı köşesindeki Bursa Cantıkçısı’na geldik. Et yemeyenler için ne seçeneğiniz var dedik; kaşarlı ve mantarlı kaşarlı Cantık yapıyoruz deyince hiç düşünmeden sipariş edip oturduk. Yanında şalgam ve ayran istedik. Yerken kimse konuşmuyor bu enfes, leziz pidenin tadına varmaya çalışıyordu. Bu harika yemeği süt helvasıyla taçlandırdık. Yemek sonrası hanları, caddeleri, çarşıları arşınlamaya devam ettik. Akşam saatlerinde aracımıza binip dönüş yoluna geçerek İstanbul’un yolunu tuttuk. Keyifli, tarihiyle, gastronomisiyle güzel bir hafta sonu geçirmek isterseniz ısrarla Bursa’yı tavsiye edebilirim.

Bir Tutkudur Seyahat…

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün