Sonbahar İstanbul´a sadece serinliği değil, cazın sıcak nefesini de taşıyor. Sahne ışıkları, trompet sololarıyla yarışırken, Akbank Caz Festivali şehrin ritmine imzasını atıyor. 35. yaşını kutlayan bu köklü festival, yalnızca bir müzik etkinliği değil, adeta İstanbul´un kültürel hafızasına damga vurmuş sanatsal bir ifade şekli…
Akbank Caz Festivali, sadece Türkiye’nin değil, Avrupa’nın da en köklü caz festivallerinden biri olma özelliğini taşıyor. Cazın ötesine uzanan müzikal bir keşif vadeden ve sayısız yıldıza, genç yeteneğe sahnesini açan etkinlik, 27 Eylül - 12 Ekim tarihlerinde müzikseverlerle buluşacak.
Festival, bugüne dek cazın efsanelerinden genç yeteneklere, avangart sahnelerden sokak performanslarına uzanan bir yelpazede İstanbul’a hayat verdi. Bu yıl da gelenek ile yeniliği, doğaçlama ile disiplini aynı sahnede buluşturacak. Programdaki konserlerin haricinde paneller, atölyeler ve şehirle bütünleşen etkinlikler cazı yalnızca dinlenilen değil, yaşanılan bir deneyime dönüştürecek. Bu kapsamda Hakan Rauf Tüfekçi moderasyonu ve Hakan Atala, Atilla Ayginin ve Eray Düzgünsoy’un katılımıyla gerçekleşecek ‘Caz Tarihinin Dönüm Noktaları’ paneli, caz tarihine yön veren müzisyenleri ve akımları yeniden hatırlatacak. ‘Caz Dinleme Kulübü’ ise katılımcıları yazar Hakan Bıçakçı ile buluşturarak cazın sinemada bir gerilim unsuru olarak nasıl kullanılacağını şarkılar üzerinden keşfe çıkaracak.
Ünlü caz ustaları İstanbul sahnelerinde
Festival programı, her yıl olduğu gibi bu yıl da iddialı. ‘Doğudan batıya köprü’ söylemine gerçek anlamını getiren İlhan Erşahin’s İstanbul Sssions, rock ile cazın doğaçlama ruhunu iç içe geçirerek festivalin açılışını yapacak. Antik bir geçmişten modern çağa köprü kuran sesiyle Anadolu’nun unsurlarını dünya müziğiyle süsleyen Maya Perest ve ‘Reflections on a Jade’ albümünden parçalarıyla Yeşim Pekiner Quintet, dinleyicileri içsel bir yolculuğa çıkaracak. Batu Şallıel and Istanbul Swing Cats, 1950’lerin New York caz kulüplerini İstanbul’a taşıyarak ‘cool jazz’ coşkusunu dinleyicilerine yaşatacak. Ahmet Ali Arslan, doğa ile iç içe kaydettiği son albümü ‘Manastır’ın pastoral tınılarını mistik bir atmosferle buluşturarak dinleyicisine sunacak. Moğol müzikal geleneklerini folk ve cazla bir araya getiren şarkıcı Enji, etkileyici vokaliyle festivalin dikkat çeken isimlerinden biri. İskandinav cazının son yıllardaki en büyük heyecanlarından biri olan RYMDEN, Bugge Wesseltoft, Dan Berglund ve Magnus Öström üçlüsüyle güçlü bir sahne deneyimi sunacak.
Festivalin özel projelerinden Jazz Meets Rap, cazın doğaçlamacı ruhunu rap’in keskin sözleriyle buluşturarak yeni bir enerji yaratacak. Festivalde sahne alacak isimler arasında ‘Grammy Ödül’lü Brezilyalı piyanist ve vokalist Eliane Elias müziğini, etkileyici sesiyle sergileyecek. Müzik türlerinden bağımsız ve sınırsız bir füzyon anlayışı benimseyen ‘stretch music’ tarzının öncüsü, trompetçi, prodüktör ve besteci Chief Adjuah (önceki adıyla Christian Scott), dinleyicileri cazın geleceğine doğru bir yolculuğa çıkaracak. Piyanist Alfredo Rodriguez ve perküsyoncu Pedrito Martinez, Afro-Küba müziğinden örnekler verecek. Türkiye’nin ilk kadın caz piyanisti olan Nilüfer Verdi, triosuyla birlikte barış için şarkılar çalacak.
Alfredo Rodriguez ve Pedrito Martinez
Flamenkoya getirdiği deneysel yaklaşımıyla tanınan Raül Refree ve akustik cazın özgün üçlüsü Önder Focan & Yavuz Darıdere ‘Legendary Hammond Trio’, dinleyicilere renkli bir akşam yaşatacaklar. Mehmet Uluğ gecesi kapsamında usta perküsyoncu Adam Rudolph’un ‘Invisible Threads’ projesi, başta Okay Temiz ve Hacı Tekbilek olmak üzere, farklı coğrafyalardan müzisyenleri bir araya getirerek kolektif müziğin iyileştirici etkisini sahneye taşıyacak.
Önder Focan
Adam Rudolph
Caz severlerle buluşacak isimler bunlarla sınırlı değil. Grammy adayı ve NAACP ödüllü arpist Brandee Younger, ‘dark jazz’ın öncüsü olarak bilinen Bohren Und Der Club Of Gore, piyanist Joel Lyssarides ve buzuki ustası Georgios Prokopiou, yorumlarıyla sahne alacaklar. Polonya çıkışlı grup Niechęć, karanlık, sinematik ve elektronik seslerin jazz-noir estetiğiyle örüldüğü yeni albümünden parçaları İstanbul dinleyicisiyle ilk kez paylaşacak. Caz ve tiyatroyu yıllardır başarıyla birleştiren Sinem İslamoğlu Group, neo-soul’un cazla harmanlandığı modern tınılara, geniş repertuarı ve özgün yorumlarında yer verecek.
Konserler mekânları
Konserler sadece dinleti salonlarıyla sınırlı değil. Yeldeğirmeni Sanat Merkezi’nden Arter’e, Zorlu PSM ‘den Müze Gazhane’ye, Bova’dan Nardis’e İstanbul’un farklı kültürel mekânları cazın merkezi hâline geliyor. Böylece müzik, dinleyicisini her köşede yakalayabiliyor.
Festival kapsamında düzenlenen dijital projeler, genç sanatçılara ve tasarımcılara alan açıyor. Bazı konserler ücretsiz yapılıyor, öğrencilere özel etkinlikler düzenleniyor. Bu sayede caz, elitist bir müzik türü olmaktan çıkıp herkesin deneyimleyebileceği kültürel bir etkinliğe dönüşüyor.
Sonuç olarak, 35. Akbank Caz Festivali sadece caz tutkunlarını değil, İstanbul’un ruhuna kulak veren herkesi davet ediyor. Müzik aracılığıyla geçmişle bugün arasında bir köprü kurarken, geleceğe de umutla bakmamızı sağlıyor.
Cazı yaşamak, dinlemek ve hissetmek isteyen herkes için bu festival bir buluşma noktası olmaya devam ediyor.