Çaresiz bir annenin savaşı

Saeed Roustayi ´Anne ve Çocuk´ta baskı altındaki kadının yazgısına odaklanıyor.

Viktor APALAÇİ Sanat
10 Eylül 2025 Çarşamba

Film, iki çocuklu dul bir hemşirenin yeni bir yuva kurma aşamasında yaşadığı ihanetleri anlatıyor. Film, modern İran toplumundaki kadınların karşılaştığı toplumsal ve aile içi baskılar altında ezilen bir yapıyı çarpıcı ve sert bir dille eleştiriyor. Filmin zaafı İran sinemasının karakteristiği olan sosyal gerçekçilik yerine Hollywood duygusallığına yaklaşan sinema dili.

‘ZAN VA BACHE / MOTHER AND CHILD’

Yön.ve Sen: Saeed Roustayi

Gör: Adip Sobhani

Müz: Ramin Kousha

 Kur: Denis Bedlow

Oyn: Parinaz İzadyar - Payman Maadi - Soha Niasti - Sinan Mohabi - Hassan Pourshirazi

İran rejimi tarafından film yapmaları engellenen, hapse atılan, yurt dışına çıkışları yasaklanan yönetmenlerin, uluslararası festivallere yollamayı başardıkları filmlerin yarışmaya 1-0 önde başladıkları biliniyor. Uluslararası sanatçılardan oluşan festival jürilerinin, eziyet gören İranlı yönetmenlere ödül dağıtımında daha toleranslı davranmaları sinema çevrelerinde kabul görüyor. Genç İranlı yönetmen, senaryo yazarı, yapımcı Saeed Roustayi (36), İran İslam Cumhuriyeti rejiminin sıkça cezalandırdığı sanatçılardan biri. Üç yıl önce Cannes Film Festivali’nden FİPRESCİ Ödülü ile dönen, İran rejimini eleştiren ‘Leyla’nın Kardeşleri / Baadan e Leila’yı bu festivale sokması nedeniyle Roustayi altı ay hapis cezasına çarptırılmış, beş yıl boyunca film çekmesi yasaklanmıştı.

İran makamları Roustayi’yi ‘İslami sisteme muhalefet propagandasına destek vermekten’ suçlu buldu. Filmin uluslararası yarışmaya gönderilmeden önce Kültür Bakanlığı’ndan izin almadığı gerekçesiyle cezaevinde dokuz gün geçiren Saeed Roustayi’nin cezasının kalan kısmı ertelendi. Başrol oyuncusu Taraneh Alidosti ise peçesiz bir fotoğrafını yayınladığı için beş ay hapis cezasına çarptırıldı. Her iki davada da cezalar sonunda kaldırıldı. Film İran İslam Cumhuriyeti’nin sansürüyle karşı karşıya kaldı. Film, toplumsal direniş sinemasının örnekleri arasına girdi. Roustayi’nin dördüncü uzun metrajlı filmi ‘Anne ve Çocuk / Zan Va Bache’ bu yıl 78. Cannes Film Festivali’nin ana yarışmasına seçilen filmler arasındaydı. Sansür bu kez filmin ana oyuncusu Parinaz İzadyar başta olmak üzere kadın oyuncu kadrosunun, İran’daki birçok kadının protesto amacıyla çıkardığı, ülkenin zorunlu başörtüsünü takarak filmde yer almasına itiraz etti. ‘Anne ve Çocuk’ bu yıl Cannes’da ödül listesine giremedi, çünkü yarışmada kendi ülkesinden dev bir yönetmenin iddialı bir filmi daha vardı.

‘Kadın, Hayat, Özgürlük’

Nitekim jüri ana yarışmanın en kaliteli filmi ‘Sentimental Value’yu ikinciliğe itip, Altın Palmiye Ödülünü Jafar Panahi’nin ‘Basit Bir Kaza / Yerk Tesadef Sadeh’ine verdi. Routayi’nin filmi modern İran toplumundaki kadınların karşılaştığı toplumsal ve aile içi baskılar altında ezilen bir yapıyı çarpıcı, duygusal ve çoğu zaman sert bir dille işliyor. Senaryoda kademe kademe tırmanan trajedinin aşırı melodramatik tonlarla işlenmesi mizansenin bir zaafı olarak yorumlanabilir. Film Mahnaz (Parinaz İzadyar) adında 40-45 yaşlarında bir dul hemşireyi merkezine alıyor. İki çocuğu (asi oğlu Aliyar ve sakin kızı Neda) ile birlikte yaşayan Mahnaz, Hamid (Payman Maadi) adında bir ambülans şoförüyle yeni bir ilişkiye girer. Hamid evlenme teklif eder, ancak ailesi ziyarete geldiğinde Mahnaz’ın çocuklarının evde olmamalarını ister.

Mahnaz, sosyo-kültürel baskılarla çocuklarını bir süreliğine eski eşinin ailesinin yanında bırakmayı kabul eder. Bu karar bir trajediye, ardından da Mahnaz’ın adalet arayışına dönüşür. Serseri ruhlu Aliyar okuldan atılır. Evde gerçekleşen bir kaza ile Aliyar’ın ölümü her şeyi altüst eder. Oğlunun ölümü üzerine Mahnaz ihmal ve ihanet zincirini sorgulamaya başlar. Evlilik teklifiyle başlayan olayların dramatik bir şekilde tırmanmasının nefes kesici etkisiyle filmin tansiyonu yükselir. Hemşirelik mesleğini çocuk yetiştirmekle bir arada götürüp dengelemeye çalışan Mahnaz kız kardeşi Mehri’nin de ihanetine uğrar. Hamid’in gönlünü çalıp ondan hamile kalır, sonra ikili evlenir. İran sinemasında nadir görünen ‘kadın filmi’ türündeki ‘Anne ve Çocuk’, Asghar Farhadi’nin 2011 tarihli başyapıtı ‘Bir Ayrılık’ filmine ayna tutan bir gerilim olarak değerlendirildi. Kültürel ve ailevi baskılarla mücadele eden kararlı ve güçlü bir kadın figürü olan Mahnaz dâhil, senaryo kadın karakterlerin çoğunu sempatik kişiler olarak çizmemiş.

İran sinemasının karakteristiği olan sosyal gerçekçilik yerine film Hollywood duygusallığına yaklaşan bir anlatıma sahip. Mahnaz’ın iç dünyası ve toplumsal küçümseme bağlamında film sürekli baskı altındaki İran kadınının gündelik direnişini anlatıyor. Düşük bir anlatım temposuyla başlayan film, Mahnaz’ın yaşadığı iki şok ile dramaya dönüşür. Filmde İran’da evlilik öncesi kadının yaşadığı baskı, katmanlı yas ve öfke teması eşliğinde işleniyor. İlk yarı sakin, aile içi gerilimle başlıyor. Arka arkaya gelişen trajedilerle film etkileyici bir melodrama dönüşüyor. Feminist bakış açısıyla, Roustayi İran’daki ataerkilliğe karşı kadının acısını ustalıkla perdeye taşıyor. Sosyal gerçekçiliğe yaklaşımını fazla dramatize edilmiş şekilde kullanan film, özellikle son bölümlerde duygusal şiddet temasına abartılı şekilde yer veriyor. Roustayi’nin önceki filmlerinde işlediği sosyal adalet ve sistem eleştirisi temalarından ziyade, ‘Anne ve Çocuk’ bireysel bir annenin içsel mücadelesine odaklanıyor.                                                                   Film, bir önceki ‘Leila’nın Kız Kardeşleri’nin aksine İran’da resmi izinle çekildi. O filmde (Mahnaz’ın çağdaşı olan Leila ekonomik ve sosyal krizle boğuşan tüm orta sınıf ailesiyle tek başına mücadele ediyordu. Filmin başrol oyuncusu Taraneh Alidoosti, başörtüsü takmadığı bir fotoğrafını yayınladıktan sonra beş yıl hapis cezasına çarptırılmış, sonra affedilmişti. İran yakın tarihinde kadınların rejime karşı direnişini sembolize eden ‘Kadın, Hayat, Özgürlük’ hareketi 2022 yılında polis gözetimindeyken başörtüsü tartışmasından sonra hayatını kaybeden 22 yaşındaki İranlı Kürt kadın Mahsa Amini tarafından başlatıldı. İran’ın iç meselelerinde sıklıkla olduğu gibi güncel tartışmaların ardındaki gerçek çok yönlü ve karmaşıktır. İslam Cumhuriyetinin propaganda filmleriyle sansür kısıtlamaları altında çekilen filmler arasında net bir ayırım var.

 

Çaresiz bırakılan kadının çıkışsızlığı

Bu konuda Moammad Rasoulof “Bazı kişilerin uluslararası festivallere katılmasını engellemeye çalışması fikri, sanatsal özgürlük ilkelerine ve hatta temel insan haklarına aykırıdır” diyor. Saeed Roustayi Mahnaz’ı ‘kafasının içinde çığlık atan bir karakter’ olarak tanımlıyor. Hamid’in Mahnaz’ın 25 yaşındaki bekâr kız kardeşi Mehri (Soha Niasti) ile gizli bir ilişki yaşaması ve evlenmek için onu tercih etmesi, hayırsız bir kayınpederin ortaya çıkması Mahnaz’ın hayatını karartır. Film, karşısına çıkan tüm erkeklere ve annelik hakkı dâhil olmak üzere tüm haklarından mahrum bırakılan, ataerkil topluma direnen bir kadının hikâyesini anlatıyor. İranlı yönetmen tıpkı önceki filmi ‘Leila’da olduğu gibi, Mahnaz ile aynı jenerasyondan gelen kadın kahramanlarıyla, ekonomik ve toplumsal krizin vurduğu orta sınıftan gelen insanların sorunlarına eğilmeyi sürdürüyor.

Kadınlara hak tanımayan İran toplumunda, aile içinde ve birkaç cephede açtığı savaş ile Mahnaz’ın öyküsü Yunan tragedyalarını akla getiriyor. Roustayi’nin senaryosu bu talihsiz dulun yaşadığı acılı duyguları izleyiciye geçirmeyi başarıyor. Filmin yükünü omuzlarında taşıyan, Mahnaz rolündeki Parinaz İzadyar olağanüstü performansıyla filmin duygusal ağırlığını taşıyor. Roustayi’nin üç filminde oynayan İranlı aktris, bunlardan ‘Hayat ve Bir Gün / Life And a Day’ (2016) ile sayısız ödül kazanmıştı. İzadyar, Asghar Farhadi’nin Berlin Film Festivali’nde En İyi Yönetmen Ödülü aldığı ‘Elly Hakkında / Darbareye Elly’ filminde de yer almıştı. Roustayi’nin dört filminde oynayan fetiş aktörü Payman Maadi, Hamid’in kusurlu ama çekici kötücül portresini başarıyla canlandırıyor. Farhadi’nin ‘Bir Ayrılık’ında ve Roustayi’nin ‘Leila’nın Kardeşleri’nde oynayan İran’ın ünlü oyuncusu Maadi, manipülatif, kaypak, zorba erkek karakterine ustalıkla can veriyor. Kendisi Hollywood’da, Michael Bay’in ‘6 Underground’ dâhil üç filminde yer aldı. Ablasının sevgilisini elinden çalan Mehri rolünde Soha Niasti oyuncu kadrosunun başarısına ortak oluyor.                   

1989 Tahran doğumlu Saeed Roustayi’nin çalışmaları temel olarak toplumsal adaletsizlik sorunlarına ve İran toplumundaki kadın tasvirlerine odaklanıyor. İddialı filmi ‘Just 6.5 / Metri Shesh Va Nim’ (2019) En İyi Yabancı Film dalında César Ödülüne aday gösterildi.  Cinayet draması ‘Tahran Kanunu’ Venedik Film Festivali ana yarışmasında yer aldı. ‘Hayat ve Bir Gün / Life and a Day’ (2016) dramasında yoksul bir ailenin en küçük kızı evlenmek üzeredir, ancak ailenin her ferdi yokluğunda zorlukların nasıl aşılacağı konusunda korku içindedir. Yönetmenin dördüncü filmi ‘Anne ve Çocuk’ baskı altındaki toplumlarda kadın hakları, adalet kurumunun bozukluğu, toplumsal ilişkilerin çürümesiyle aile içi çatışmaların tırmanması, eğitim sisteminin yetersizliği, sistem içinde sıkışmış, çaresiz bırakılan bireylerin çıkışsızlığını gözler önüne sermede başarılı. 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün