60 Günlük Yolculuk- Ulu Bayramlara Spiritüel Olarak Hazırlık Kılavuzu / 3- Kişisel önyargıları tanımlama

Umuda, sevgiye, içsel memnuniyete ve en derin amaçlarımızı ve hayallerimizi gerçekleştirmeye doğru

Nazlı DOENYAS Kavram
25 Ağustos 2025 Pazartesi

60 Günlük Yolculuk

R.Simon Jacobson

Çeviri: Lizet DeAdato

 

#3

Elul 2

26 Ağustos Salı

KİŞİSEL ÖNYARGILARI TANIMLAMA 

Tanrı Avraam’a “yurdunu, doğduğun yeri, ebeveynlerin evini terk et ve Benim sana göstereceğim topraklara git” dediği zaman, bize yani Avraam’ın torunlarına, benliğimizi keşfetme yolculuğuna çıktığımız zaman, geride kendimize ait üç sübjektiflik şeklini terk etmemiz gerektiğini öğretir:

“Toprakların” sözcüğü, sübjektifliğin ilk seviyesi olan toplum ile cemaatin etkisini, akranlarımızın baskısını ifade eder ve bunlar içimize işleyerek bizi derinden etkiler. Hepimiz başkaları tarafından beğenilmek ve onaylanmak isteriz ve davranışlarımızı ona göre ayarlarız.

“Ebeveynlerin evi”, sübjektifliğin ikinci seviyesi olan ailenin etkisini belirtir. Bu etki o kadar hafif görünebilir ki, onu fark etmeyiz bile. Çoğunlukla, ailemizin tutumlarının kendi iyi veya kötü tutumlarımıza nasıl derinden nüfuz ettiğinin farkına varmayız.

“Doğum yerin” ,üçüncü sübjektiflik seviyesini gösterir; bu da doğuştan gelen, insanın kendi kendisine olan sevgisidir. Her insanın kendi çıkarları, gözlerini kamaştırır ve kimsenin bu duyguya bağışıklığı yoktur.

Bu, ailemizden veya cemaatimizden öğrendiğimiz bütün iyi şeyleri bir kenara bırakmalıyız, demek değildir. Bu,  her şeyden önce, bu etkilerin davranışlarımızı, fikirlerimizi ve düşünce kalıplarımızı nasıl etkilediğinin farkına varmalıyız demektir. Ancak o zaman kendimizin kim olduğunu, ne düşündüğümüzün, ne bildiğimizin ve neye inandığımızı öğrenmeye başlayabiliriz.

Aynı şekilde, aslında kendi çapında bir günah sayılmayan kişisel önyargı veya kendini (fazlaca) sevme, bunu (farketmediğimiz) kabullenmediğimiz ve bunlar (dünyayı, insanları)  görüşümüzü çarpıtmaya başladığı zaman bir günaha dönüşür.

Kendinize sorun:                                                     

Gelenekleri  (veya politik olarak doğru düşünceleri) hangi noktada körü körüne izlediğinizi ve hangi noktada üzerinde dikkatlice düşünerek ulaştığınız kendi gerçek yolunuzda olduğunuzu ayrıştırabiliyor musunuz?

  • Günün alıştırması:

-Dün cereyan etmiş olan kayda değer bir olayı seçin ve bu olay ile ilgili olarak, yukarıda bahsettiğimiz üç sübjektiflik seviyesi ile davranışlarınızın ve tepkilerinizin nasıl şekillendiğini tanımlayın.

-Dün tanımladığınız zarar verici kalıbın bu davranışlarda ve tepkilerde nasıl bir rol oynadığını ifade etmeye çalışın.

----------------------------------------------------------------------------------------------

#2

1 Elul, Roş Hodeş Elul’un  ikinci günü

25 Ağustos Pazartesi

ZARAR VEREN KALIPLARI KIRMAK

Moşe’nin Elul yolculuğu esasında yedi nesil önce Avraam’ın yolculuğu ile başlar.

Yaradılış Kitabında (12:1) Tanrı Avraam ile konuşur ve der ki: “Kendi topraklarından, doğduğun yerden, baba ocağından, Benim sana göstereceğim topraklara git.”

Bu insana çok garip geliyor, çünkü birine seyahat etmesini söylediğiniz zaman, varış noktasını ayrıntıları ile belirlersiniz, ama sürekli gidiş noktasını tekrarlamazsınız. Ne de olsa, kişi nereden yola çıktığını bilir.

Ama burada, Tanrı Avraam’a kendi topraklarını, doğduğu yeri ve yuvasını terk etmesini söyler, yani o anda bulunduğu mekânı üç kez tarif eder. Daha sonra, varış noktasına gelince, Tanrı ona, adını vermeden, hatta nerede olduğu hakkında ipucu bile vermeden, sadece bir “ülkeye” gitmesini söyler.

Tora’nın içsel boyutunu dile getiren Hasidik düşünce esasında bu pasuğun, Tanrı tarafından her birimize verildiğini açıklar: “Kendini keşfedeceğin bir yolculuğa çık. Senin gidişini engelleyecek her şeyi bırak. Ve o zaman sana senin İlahi ruhunun-gerçek benliğinin toprağını göstereceğim.”

Eğer kendi üst benliğini keşfetmek istiyorsan, bu keşfin sırrı burada yatar.

Birçok insan böyle bir yolculuğa çıkmak için ilham alır ve heveslenir; gerçekten de-kelimenin gerçek anlamında veya mecazi anlamda-eşyalarını toplarlar ve yola çıkarlar. Ancak bir süre sonra, tam olarak başladıkları noktaya geri dönerler ve aynı alışkanlıklarını tekrarlarlar.

İyi niyetler temiz ve gerçektirler. Gitmeye karar verdiğiniz zaman, gerçekten bir yere gitmek istersiniz. Ama o kadar çok yükünüz, o kadar “altın putlarınız” vardır ki… O halde, anlamlı ve gerçek bir değişimin anahtarı, tam olarak yeni bir yere nasıl gideceğinizi bilmek değildir; sizi eski kalıplarınıza geri götürmemesi ve geleceğinizi şekillendirmemesi için, geçmiş yüklerden nasıl kurtulacağınızı bilmektir.

Kendinize  sorun: Hayatınızın hangi alanlarında eski alışkanlıklarınızı tekrarlıyorsunuz? Size ne şekilde zarar veriyor?

  • Günün alıştırması:

-Önümüzdeki sene kurtulmak istediğiniz ve size zarar veren bir kalıbı bulun ve onu tanımlayın.

-Ondan kurtulmak için yapmanız gereken bir şeyi not edin.

----------------------------------------------------------------------------------------------

#1

30 Av, Roş Hodeş Elul’un İlk Günü

24 Ağustos Pazar

SAYIM YAPMAYA HAZIRLIK

Bugün iki günlük Elul  Roş Hodeş’inin ilk günüdür. Esasında, bugün aynı zamanda Av ayının son günü de sayılıyor.

Elul ayının diğer bir adı da hodeş haheşbon, ya da “muhasebe ayı”dır, çünkü manevi açıdan mali senenin sonuna düşer. Aynı şekilde, bu ay Roş Aşana ile başlayan yeni manevi sene için bir hazırlık ayı sayılır. Elul ayının bu iki teması, yani hazırlık ve muhasebe, birbirleri ile bağlantılıdır, çünkü geçmişimizi nasıl açıklarsak, geleceğimizi de böyle hazırlarız.

Elul sözcüğünün Aramice anlamı “araştırmak”tır. Bu ay boyunca, geçmiş senede yaptığımız hataları tekrarlamamak için, onları araştırır, inceleriz. Bu da, özellikle, bizim gerçekten gelişmemizi engelleyen ve takıldığımız unsurlara dürüstçe bir göz atmak demek oluyor.

Açıkçası, temel değişiklikler hemen oluşmuyor. Yine de, kendimizi  “daha iyimize” dönüştürmek mümkün ve bu dönüşüm ancak biz istediğimiz, kendimizi dürüstçe incelediğimiz ve üzerinde çalışılması gereken sorunları tanımlayabildiğimiz ve bu amaca kendimizi adadığımız ölçüde mümkün olabiliyor.

Kısacası, her birimizin Roş Aşana ve Kipur deneyimleri, bu büyük günler için nasıl hazırlandığımıza bağlı oluyor.

Emin olabiliriz ki, Tanrı yaşamı yarattığı gibi, onu değiştirme gücünü de bize vermiştir. Ve eğer Tanrı bize bazı kalıplar ve alışkanlıklar edinme yeteneğini verdiyse, ruhumuza bunlardan (bize hizmet etmeyenlerinden) kurtulma gücünü de vermiştir. Onları nasıl edindiysek, aynı şekilde onlardan kurtulabiliriz.

Tanrı’ya olan inancımız, umut ve değişime olan inancı da barındırmalıdır. Geçmiş hatalarımız için bağışlanacağımıza ve değişebileceğimize inanmalıyız.

Kendinize  sorun: İnsanların kendilerini değiştirebileceğine inanıyor musunuz? Değişmek istiyor musunuz? Böyle bir karar almaya hazır mısınız?

  • Günün alıştırması: Bu ay yapacağınız muhasebe çalışması için hazırlamış olduğunuz günlüğü açın ve oraya yukarıdaki soruların cevaplarını kaydedin.
----------------------------------------------------------------------------------------------

ELUL ve İÇE DÖNÜŞ

Senenin Sonu

Batı takviminde senenin son ayı olan Aralık ayının aksine, Yahudi takvimindeki son ay olan Elul ayı, genellikle Ağustos veya Eylül’e denk gelir. Elul, o dönemdeki bayramlarımız olan Roş Aşana ve Yom Kipur gibi Ulu Bayramlara ve yeni yıla hazırlık olarak kendimizi incelediğimiz ve kendimizle hesaplaştığımız bir ay olarak kabul edilir. Bu bakımdan, teşuva yaptığımız, yani pişmanlık içinde , asla geç kalmadığımızı, dua ederek kaderimizi değiştirebileceğimizi ve bağışlanacağımızı ümit ettiğimiz ve Tanrı’ya döndüğümüz bir aydır.

Elul ayı İlahi merhametin ayı sayılır, çünkü o ay Moşe, Tanrı’nın merhamet göstermesi ve bağışlaması için, son 40 gününü dağda geçirir. Moşe dağda iken, bir insanın Tanrı’yı en iyi tanıyabileceği mertebeye gelir ve Tanrı da ona “ Merhametinin On Üç  Özelliği”nin sırlarını açıklar ve öğretir. (Mısır’dan Çıkış –Şemot- 33:18-34:6-7) Elul günlerine bu yüzden,  “lütuf günleri” veya “merhamet günleri” deriz, çünkü bu dönemde Tanrı Moşe’yi dinlemeye hazırdı ve Moşe bağışlanma ve  (ilişkilerini) yenileme yakarışlarında başarılı olmuştu. O günden sonra, Elul ayı İlahi merhametin ve bağışlanmanın ayı olur. 

 Elul ayının böyle bir güce sahip olmasının nedeni budur-bu ay “Kralın meydanda olduğu ve bütün halkı keyifle ve gülümseyen yüzüyle ağırladığı bir aydır. Tanrı’nın Merhameti’nin On Üç Özelliği her birimize ışık saçar. Elul ayı Tanrı ile O'nun halkı arasındaki derin sevgiyi su yüzüne çıkarır. Bu nedenle, bu ayı ve Yom Kipur ile biten 40 günlük dönemin tamamını dualara, şofar sesine, iç hesaplaşmaya ve teşuvaya adıyoruz.

Elul ayının ruhsal enerjisini, isminin taşıdığı çeşitli anlamlarında hissederiz. Bu anlamların her biri, bu dönemde yapmamız gereken manevi çalışmanın farklı yönlerini yansıtır.

BİR İSMİN İÇİNDEKİLER

Kabala’nın mistik terminolojisinde, isim cennet ile dünya arasındaki aracı sayılır. Bunu, film makinesinin arasından parlayan beyaz ışığa şekil ve renk vermek için sarılmış bir filme benzetebiliriz. Işık, film makineye sarılmadan önceki gibi parlar, ışık değişmemiştir, o hala beyaz bir ışıktır. Ama ışık ile ona şekil ve kimlik veren perde arasına bir aracı girmiştir.

Bu benzetmede, ruhsal enerji beyaz ışık, isim de filmin kendisidir. Bir ismin İbrani harfleri ondan yayılan ruhsal enerjiye şekil ve kimlik verir. İşte bu yüzden, bir ismin çok büyük bir gücü vardır.

Elul adı dört İbranice harften oluşur:

Alef-“e”, “i” veya “a” olarak telaffuz edilir,

Lamed-“l” olarak telaffuz edilir,

Vav-“u”, “o”, veya “v” olarak telaffuz edilir,

Lamed –aynı.    

Elul ismi bir akronimdir, ya da şöyle söyleyebiliriz: Tora’daki beş farklı pasukta, dört harfinden her biri farklı bir kelime için kullanılmıştır: bu kelimelerin her biri de, bize Elul ayının ruhsal enerjisinin farklı bir yönünü anlatır.    

ELUL SÖZCÜĞÜNÜN BEŞ FARKLI KULLANIMI

1) Elul, Kral Şlomo’nun “Ezgilerin Ezgisi” (6:3) olarak bildiğimiz çok dokunaklı ve manevi yönü çok güçlü şiirinin bir mısrasının harflerinden oluşur.

Ani l’dodi v’dodi li

“Ben sevgilim için varım, sevgilim de benim için var”

Elul sevgi ayıdır. Elul ayında Tanrı’ya ulaşma yolunu bulur ve geçmiş yıl yaptığımız hatalar ve işlediğimiz günahlar ile neden olduğumuz manevi yıkımı onarmaya çalışırız. Tanrı bizim girişimimize cevap verirken, O’nun bize olan sevgisini hissederiz. Bizler “ben sevgilim için varım” derken, aşağıdan yukarıya doğru, Ona ulaşırız; O da “sevgilim benim için var” diye bize yukarıdan cevap verir. Bu, aynı zamanda duanın da özünü oluşturur. Böylece Elul, Tanrı ile olan ilişkimizin karşılıklı olduğunu, diğer bir deyişle sevgi dolu bir ortaklığı ifade eder.

2) Elul,  Megilat Ester’de hüznün sevince, matemin bayrama dönüştüğü, insanların birbirlerine lezzetli yiyecekler ikram ettiği, fakirlere hediyeler gönderdiği bir aydan bahseden bir pasuğu temsil eder.

İsh lerei’eihu umatanot la’evyonim

“Her kişiden dostuna ve fakirlere hediyeler”

Bu pasukta Elul ayının sevgi yönünü- özellikle iyilik ve yardımseverlik ile insanlar arasında yer alan dayanışmayı, birleşmeyi görürüz. Bunun yanında Elul ayı, Av ayının yıkımı ile Tişri ayının bağışlayıcılığı arasında bir köprü vazifesi görür. Diğer bir deyişle, Elul ayı, bir teselli ve merhamet ayıdır.

3) Elul aynı zamanda, kazara bir başkasını öldürmüş bir kişinin, kurbanın ailesinin öfkesinden korunmak için kurulan “sığınak şehirlerden” bahseden Mısır’dan Çıkış-Şemot Kitabında (21:13) bir pasuğun ilk harflerini oluşturur:

inah le’yado vesamti lash

“ona teslim ol, Ben senin için kuracağım…”

Tanrı’ya karşı işlenen her günah bir “cinayet” sayılır.  Çünkü tıpkı ölüm gibi, günah da hayatın amacını ve özünü ihlal etmek anlamına gelir. “Kasıtlı” değildir, çünkü her birimiz özümüzde iyiyiz ve bütün günahlar gerçek içsel niyetimizin farkında olmadan, bu niyetteki bir sapmadan ortaya çıkar.

Bu pasuk bize, Elul ayının takvimde bizim için bir zaman sığınağı olarak kurulduğunu anlatır-her koşulda ve her sene geri döner. Aynı zamanda, Elul’un Tora ile bağlantısını anlatır, çünkü bilgeler bize “Tora’nın sözcüklerinin birer sığınak” olduklarını öğretirler. Elul bize bir barınak, kendimizi gözlemlemek, incelemek, bağışlanmak ve iyileşmek için kutsal bir mekân sağlar. Elul ayı, bundan sonra, kaza eseri işlenen hiçbir günahın ruhumuzun esas iyiliğine zarar veremeyeceğini çözümlediğimiz bir aydır.

 

4) Elul, Yahudilerin, günahlarının bedeli olan sürgünden sonra Erets Yisrael topraklarına geri dönüşlerini anlatan Devarim Kitabında (30:6) bir pasuğun ilk harflerinden oluşur.

et levavcha ve’et levav

“senin kalbin ve (çocuklarının) kalbi:”

Bu pasuk, Elul ayının bir teşuva, ya da tövbe ayı olduğunu-bir pişmanlık, bağışlanma ve uzlaşma dönemi olduğunu, gerçek benliğimizi ve ruhumuzun özündeki Tanrısallığın kıvılcımını tekrar keşfetmek için eski zamanlara dönüş yaptığımız bir dönem olduğunu anlatır.

5) Elul, tersten okununca, Kızıl Deniz yarılırken İsraillilerin söylemiş olduğu, günlerin sonunda son kurtuluşu ima eden şarkıdan söz eden Mısır’dan Çıkış-Şemot Kitabında (15:1) bir pasuğun harflerini oluşturur.

L’Hashem va-yamru leimor ashira

“bu şarkı Tanrı içindir ve şarkıda der ki “ben şarkı söyleyeceğim…”

Elul senenin son ayı olduğu için, dünyanın üstünde durduğu üç temel taşı olan-Tora, dua ve iyi davranışlar- ve bu temel taşlarını canlı tutan ve hedefe ulaştıran tövbe ve kurtuluşu, diğer bir deyişle varoluşun bütünlüğünü içerir. Ama her şeyden önce, bu ay bir umut ayıdır. Tanrı mükemmel olmayan bir varoluş yaratıp, ondan mükemmellik beklemez; bu nedenle, Elul ayı, bağışlanmanın ve kurtuluşun mutlaka geleceğine dair bir umut ayıdır. Şimdi, bu dönemde, her birimiz için bağışlanma ve kurtuluş imkanı, fırsatı vardır. Her sene bu ay, zamanın sonunda son kurtuluşu ve tüm varlığımızın amacının farkındalığını vaat ediyor. Tüm varlığımızın amacı, aslında bugünkü çabamıza ve çalışmamıza dayanıyor ve buna değer. 

YOLCULUK BAŞLIYOR

Şu sahneyi gözünüzün önüne getirin:

Evli biri, eşini en kötü şekilde aldatmıştır-ilişkilerinin özüne leke sürmüştür. Güven denen o narin şey kırılmıştır.

Ortaya şöyle bir sorun çıkıyor:

Zarar görmüş olan bu ilişki onarılabilir mi, böyle büyük bir ihanetten sonra tekrar kurulabilir mi?

 40 gün boyunca, “iman dolu bir çoban” arabuluculuk yapmaya çalışır. Tatlı sözler söyler, yalvarır, dua eder ve eşleri barıştırmak için elinden geleni yapar. Ancak tüm çabalar boşunadır.

Sorulması gereken soru :

Bu arabulucu pes mi etsin, yoksa barış çabalarında ısrarcı olmaya devam mı etsin? Bu göz ardı edilecek bir soru değil. İşin ucunda sadece ilişki değil, hayatın kendisi vardır.

İşte Elul ayının özü budur.

Yahudiler Tanrı’ya en kötü şekilde ihanet etmişlerdir: Tarihin en önemli anı sayılan Tanrı ile Sinay Dağında karşılaşma olayından sadece 49 gün sonra, Altın Buzağı’yı inşa ederler! Üstelik Tanrı’nın başka tanrılara tapmama emrini açıkça kabul ettikten sonra!

Yahudilerin ne yaptıklarını gören Moşe, Tanrı’dan aldığı taş levhaları parçalar ve halkının affedilmesi için dua etmek üzere dağa geri döner ve 40 gün orada kalır. Ancak boşunadır. Tanrı merhamet etmeyecek ve affetmeyecektir. Bu 40 günlük süreye “Gazap Günleri” adı verilir. 

Ancak Moşe vazgeçmez. 40 gün boyunca bin bir şekilde rica ettikten sonra, soğukkanlılığını bozmadan dağa geri döner ve 40 gün daha orada kalır.

İşte Elul ayının gücü, Moşe’nin Tanrı’nın merhametine olan sarsılmaz inancından gelir. Bu güç, umudun gücüdür. Gerçek umut, durmak bilmeyen, ısrarlı ve sarsılmaz bir güçtür. Sonsuz umudun gücü-Tanrı’ya ve Onun sonsuz bağışlama ve merhamet gücüne olan sınırsız inancın, Tanrı’nın bize olan inancının, bizimle Tanrı arasındaki koşulsuz sevgi ve ‘tam’ inancın gücüdür. (Zira sonuçta, Tanrı’ya ihanet ettiğimiz zaman aynı zamanda, kendimize-ruhumuza, özümüze, İlahi isteğimize ve hayattaki en büyük görevimize ihanet etmiş olmuyor muyuz?)

Sonunda, 40 gün sonra, Kipur Gününde, Moşe’nin çabaları sonucunu verir.

Elul, Moşe’nin yolculuğunun öyküsüdür. Tehlikeye düşmüş olsa bile, gerçek ve kalıcı bir ilişki kurmanın öyküsüdür. Moşe’nin Elul deneyimi, “Kral’ın meydanda olduğu” ve Merhameti’nin On Üç Özelliğini ışık gibi saçtığı bu ay boyunca, bize özel bir sevgi ve merhamet enerjisi sağlar.  

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün