Geçtiğimiz aylarda uluslararası basının manşetlerinde aynı manzara vardı: Mısır piramitlerinin altındaki sırlar.
BBC, “Piramitlerin altından geçen Nil’in kayıp kolu bulundu” derken, The Guardian “Radar, spiral merdivenler ve gizli odaları açığa çıkardı” diye yazdı. İtalyan araştırmacılar tarafından gerçekleştirilen jeofizik ölçümler, yalnızca mühendislik tarihine ışık tutmakla kalmadı; aynı zamanda kadim ezoterik öğretilerde adı geçen Hall of Records — Kayıtlar Salonu — kavramını yeniden gündeme taşıdı.
Amerikalı mistik Edgar Cayce, 20. yüzyılın başlarında yaptığı vizyonlarda bu salonun bir gün bulunacağını söylemişti. Cayce’ye göre orada Atlantis uygarlığının kayıp bilgileri saklıydı ve insanlık olgunluğa eriştiğinde açığa çıkacaktı. Bugün radarların bize gösterdiği karanlık odalar ve tüneller, işte bu vizyonun yankıları gibi görünmüyor mu?
Stargate ve Gerçeğe Açılan Kapılar
1994 yapımı Stargate filminde, çöllerin altında bulunan bir kapı başka dünyalara açılıyordu. O kapıdan geçenler, hem bilinmeyen bir gezegene hem de insan zihninin sınırlarına doğru yolculuğa çıkıyordu. Bugün Mısır’da basına yansıyan keşifler, bu sinematik mitin adeta arkeolojik bir karşılığı gibi.
Piramitlerin altındaki spiral merdivenler, tüneller ve karanlık geçitler… Bunlar yalnızca taş ve topraktan oluşmuş yapılar mı? Yoksa insanlığın kolektif hafızasında saklanan “içsel kapıların” dışarıdaki yansımaları mı? Belki de Mısır’ın bize söylediği şu: Gerçek kapı hem dışarıda hem içeride açılır.
Gökyüzüyle Yeryüzünün Diyaloğu
Tam da bu keşiflerin ortaya çıktığı dönemde gökyüzü olağanüstü bir enerji taşıyor.
Astrolojik dille konuşursak: gökyüzü ile yeryüzü aynı senaryoyu oynuyor.
Kali Yuga: Karanlık Çağın Çatlakları
Hint öğretilerinde içinde yaşadığımız çağ Kali Yuga — yani karanlık çağ — olarak adlandırılır. Bu çağda hakikat saklanır, bilgi çarpıtılır, insanlık kendi özünden uzaklaşır. Ama aynı öğretiler, Kali Yuga’nın sonunda hakikatin tekrar ortaya çıkacağını da söyler.
Belki de bugün radarlarla görülen tüneller ve odalar, sadece taş yapılar değildir. Belki de bunlar, karanlık çağın sonunda insanlığa bırakılan birer “hatırlatma taşıdır.” Sanki bize fısıldıyorlar:
“Gerçek asla kaybolmaz. Yalnızca bekler. Ve zamanı geldiğinde yeniden açılır.”
Bireysel Yolculuk: Senin Kapın Nerede?
Evet, İtalyan bilim insanları piramitlerin altındaki kapıları arıyor olabilir. Ama esas soru şu: Senin kendi kapın nerede?
Hepimizin bilinçaltında karanlık odalar var. Açmaya cesaret edemediğimiz, ertelenmiş kapılar… Belki bu keşifler bize dışarıdaki bir arkeolojik bulgudan çok daha fazlasını anlatıyor. Belki her şey bir metafor:
Mısır’daki kapılar bulunabilir ya da bulunmayabilir. Ama senin içindeki kapı, seni bekliyor.
Sonuç: Bir Çağın Eşiğinde
Bugün uluslararası gazetelerde gördüğümüz başlıklar yalnızca arkeoloji haberi değil. Belki de insanlık tarihinde yeni bir perdenin açılışı. Stargate’in sinemada anlattığı şeyi, gökyüzü ve yeryüzü birlikte sahneliyor: Kapılar açılıyor.
2025 yazının astrolojik geçitleri, Kali Yuga’nın çatlakları ve piramitlerin altından yükselen ses bize aynı mesajı veriyor:
Kapılar açılıyor. Peki, sen hangi kapıyı açmaya hazırsın?